Başbakan Ahmet Davutoğlu, hukuk devletinde kimsenin imtiyazının olmadığını belirterek, “Türkiye’de herhangi bir isim için yapılacak işlem neyse Fethullah Gülen’e de aynı işlem uygulanır. Normal süreç neyse o işliyor. Yurtdışında olmak, şu vasfı taşımak dolayısıyla kimseye ayrım yapılamaz” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını cevaplayarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hanefi Avcı’nın açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Hep dikkatli ve temkinli olmaya özen gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum. 2007 seçimlerini düşünün hemen öncesinde e muhtıra. Genç subaylar rahatsız diye atılan. Hep bir hareketlilik gündeme geliyor seçimlerle birlikte. Eğer başarılı olmuş olsalardı nasıl bir Türkiye olurdu. Geçen sene neden bu yoğunlaştı, çünkü 30 Mart seçimleri vardı. Bu seçilerde bizi sendeletselerdi halkın iradesi dışında AK Parti kadroları dışında bir cumhurbaşkanının gelmesinin önünü açacaklardı. Olmadı, kazandık. Ahmet Necdet Sezer dönemi AK Parti’nin kararlarının uygulanmadığı bir dönem. Sonra Ak Parti’nin içinde bir hareketlilik yaratabilir miyiz? 12 yıllık istikrar devam edecek mi gibi yansıtılıyor. Görev değişimlerinden sonra AK Parti’nin oyları düşmedi. Şu anda gelen bütün şeyler, yüzde 48 ile 52 arasında. Öyle veya böyle hayalleri AK Parti’yi yüzde 40 bandına indirebilir miyiz? Bütün teşkilatımıza ne yorumlar yapıldı. 3 dönemlikler kongreden sonra şöyle yaparlar, böyle yaparlar. AK Parti yeni hükümet sürecini aştı ve tek bir fire vermedik. Bu bizim grubumuzun asaletini gösteriyoruz. Her hafta sonu 3 veya 4 ildeyim. Her yerde büyük bir heyecan var. AK Parti’de hiçbir motivasyon eksikliği yok. Bir CHP’nin yaptığı toplantıya bakın bir bizimkiye. Bütün bunları gördükleri için, AK Parti üzerinde operasyon olmayacağını gördükleri için seçime kadar birçok şey karşımıza gelebilir. İstihbari şeyle söylemiyorum bunu. Seçimlere giden süreçlerle yaşananlarla. 12 Eylül’de aynı şekilde bir sene sonra seçim olacaktı Hep seçimlere gidip de milli iradenin tecelli edeceği anlarda, o iradeyi yönlendirebilir miyiz diye bir şey yönetiyorlar. AK Parti kadroları bu tür komplolara karşı aşılı. Heyecan veren şey şu, bütün bu komplolara mümkün olduğunca derinden çabalarla güçlü derinden geçen bir dalga var” dedi.

“KİM NE VARSA ELİNDE ORTAYA KOYSUN”

“Yeni ses kayıtları olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, “Olabilir. Kim ne varsa elinde ortaya koysun. Kaygımız yok. Komplo birtakım düzmece şeylerle. Toplumda algı operasyonu... Normal şartlarda geç refleks veren çevreler paralel yapıyla ilgili gelişmeler olduğunda nasıl refleks veriyorlar? Hükümet olarak biz yönlendirmiş değiliz ama bu gruba karşı 14 Aralık’ta mağdur edilenlerin davası hak arama davasıdır. O grup haksız bir şekilde terör örgütü olarak ilan edildi. Ülkede her bir vatandaşın haklarını korumak için ne gerekiyorsa yaparız. Gelebilecek herhangi bir komplo ya da sabotaj demokrasiye sabotaj anlamında söylüyorum, aşılıyız” dedi.

“BÖYLE BİR MEKTUP BİZE ULAŞMADI”

Ekrem Dumanlı’nın mektup gönderdiği iddialarıyla ilgili soru üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

"Böyle bir mektup bize ulaşmadı. Bu nasıl medyaya sınırlama getirmek ki bir yıldır bahsi geçen yayın organları her gün hükümete, Cumhurbaşkanımıza söylenebilecek her türlü hakareti yapıyorlar. Hala yapıyorlar. Herhangi bir sınırlama yapıldı mı? Kendileri böyle şeyleri çıkartarak biraz da bir baskı atmosferi oluşturup tahrik ediyorlar. Gerçekten üzülüyorum. Bu gazetelerin yayın organlarının o hale gelmesi için benim de tanıdığım masum insanların katkısı var ki. Herkesin bildiği katkıda bulunduğu geniş bir toplumsal kesim var. Tanıdığımız insanlar bunlar. Şimdi açınız bu yayın organlarını. Bir tek olumlu haber yoktur. Mavi Marmara olayı olduğunda, şimdi menfi olan ne varsa onu işliyorlar. Toplumun yayını bozan yayınları temel yayın politikası gibi her yayın hep bu işleniyor. Herhangi gelen bir sınırlama yok. Bu tip haberlerle Batı’da bazı kimseleri hareketlendirmeye çalışıyorlar. Hiçbir dönemde bu çapta kampanya yürüten bir tecrübe yok neredeyse. Türkiye’yi kötülemek için ne söylenecekse onu söyleyeceksiniz, gerçekten herkesin bir muhasebe yapması lazım. Bunlar basın özgürlüğü içinde değerlendirilebilir. Neler yayınlıyorlar. Herhangi bir kısıtlama mı geldi? Onların emniyette ve yargıda hakim olduğu dönemde sabahın köründe hayatları zehir edilirken neden sesleri çıkmıyorlardı? O zaman ses çıktığında yine bizim hükümetimiz eleştirildi. Onlar perde gerisinde bunları yaparken yine hükümetimize eleştiri yapıldı. Bu ülkenin ağır sorumluluğunu üstlenmiş, bu sorumluluğu yerine getirmek dışında bi rşey taşımayan biri olarak, hiçbir topluluğun bu devletin mekanizmalarının kullanmak suretiyle vatandaşımıza haksızlık yapılmasına izin verilmeyecek. Basın özgürlüğü bu çerçeve içinde aynı ölçüde değerlendirmek gerekir. Bizim dönemimizde herhangi bir gazetenin kapatıldığını gördünüz mü? Herkes yine görüşünü söyleyebilir ama bu görüşünü söylerken başka insanların özgürlüğünü..Hukuki süreç devam eder, sonucunu görürüz. Hükümetin talimatıyla yapılmış değil. Hükümet her zaman bunların karşısında yer alacak.”

“HUKUK DEVLETİNDE KİMSENİN İMTİYAZI YOKTUR”

Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkıp çıkmayacağıyla ilgili soru üzerine Davutoğlu, "Hukuk devletinde kimsenin imtiyazı yoktur. Kimseye pozitif veya negatif anlamda ayrım yapılmaz. Yargı böyle bir talepte bulunduğunda bunun böyle bir prosedürü var. Türkiye’de herhangi bir isim için yapılacak işlem neyse Fethullah Gülen’e de aynı işlem uygulanır. Normal süreç neyse o işliyor. Yurtdışında olmak, şu vasfı taşımak dolayısıyla kimseye ayrım yapılamaz. Ülkeler arasında bu konuda ahdi anlaşmalar vardır. bu konuda gereklilik neyse ABD’in de onu yapması bekleriz” dedi.

TİB’in merkezinin gömülmesinin planlandığına dair haberlere ilişkin Davutoğlu, “Burada bir tedbir alacağız. TİB birçok suçun geçmişte işlendiği, yasadışı dinlemelerin yapıldığı, insanların mahremiyetinin tehdit edildiği birçok uygulamaya tabi oldu. Böyle bir kurum, bu kurum zaruri. İletişim çağında böyle bir yapıya ihtiyacı var. Bu kurumun yeniden yapılandırılması da zaruridir. Vatandaşımızın hukukunu zedeleyen hiçbir faaliyetin olmayacağı şeklinde tedbirler alınacak. Maalesef yanlış yaklaşımlar ve yapılanmalara şey olmuştur, bu istismar edilmiştir. Buna dönük olarak her türlü tedbir alınacak. Bir daha böyle bir ağ ile devlet otoritesi üzerinden, birileri bir masaya oturup giden bütün telefonları dinleyip mahremiyeti yok etme şeklinde faaliyete girmemesi için gereken yapılacak. Bir daha yasal olmayan dinlemenin yapılmayacağı bir ortam olacak” dedi.

“CUMHURBAŞKANIMIZI ENGELLEYECEKLERİNİ DÜŞÜNDÜLER”

Birgül Ayman Güler’in açıklamalarıyla ilgili Davutoğlu, “Bu çok önemli açıklama. CHP’nin eskiden beri antidemokratik girişimlerle bir akrabalığı vardır. Ben Mecliste darbecisiniz dediğimde alındılar. Belki en yakın örneği budur. CHP ve bazı başka partiler kendileri halktan destek alamayacaklarını bildikleri için 17 Aralık’ta bir fırsat doğdu diye düşündüler. Biz oyunu seyredelim, sonra o birileriyle birlikte seçim başarısına yönelelim. CHP ile HDP ile bazı ilginç paslaşmalar, diğer parti yapılanmaları içinde bunu yapacaklar. Çatı adayda örneği var. Hepsi bir aday üzerinde bütünleştiler, o aday üzerinde birleşmek suretiyle Cumhurbaşkanımızı engelleyeceklerini düşündüler” diye konuştu.

4 eski bakan ile ilgili alınacak karar ve toplantının ertelenmesiyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, “Eğer bunlardan, MİT TIR’larına baskının yolsuzlukla ne alakası var. MİT Müsteşarını yerinden ederek o zamanki Başbakanımızı yerinden etmenin ne anlamı var. Eğer bir yolsuzluk varsa bu kim tarafından yapılmış olursa o olsun biz o yolsuzluğun karşısında yer alırız. Saldırdıkları bir anlamda yıpratmaya çalıştıkları Cumhurbaşkanımız yolsuzluklarla yıpranmış bir ekonomiyi ayağa kaldırdı. Bu bir darbe teşebbüsüdür. Bu darbe teşebbüsünün hedefindeki kişi, hedef olarak gösterilen Sayın Cumhurbaşkanımız yolsuzluklara karşı mücadelesi dolayısıyla bütün bu kaynakların oluşmasını sağlayan yeni dönemin Cumhurbaşkanıdır. Eğer birisi yanlış yapmışsa, bu yanlışı birileri istismar etmiş olsa dahi.. Hukuki süreç vardır, devam ediyor. Meclis içinde komisyon var. Komisyonu AK Parti kurdu. AK Parti’nin çekindiği bir şey olsaydı buna izin vermezdi. Bu komisyon çalışıyor. Ben bu komisyonun çalışmalarına müdahil olmadım. Buna kimse müdahale etmemelidir, ben etmedim. Sonuçta neye ulaşırsa o ulaştığı sonuç üzerinden tablo ortaya çıksın. Burada herhangi bir şekilde ikircikli bir tavır, bazı olayların örtülmesi gibi tavır yok. Erteleme olayı ise yeni bazı evraklar sunulduğu için ertelendi. Komisyon ne sonuç alırsa alsın, ne sonuca ulaşırsa ulaşsın bu 17 Aralık’ın, 25 Aralık’ın bir darbe teşebbüsü halkları olduğu gerçeğini değiştirmez. Burada bir darbe teşebbüsü vardır. Eğer, kardeşimiz olsa yolsuzluk yaparsa affetmeyiz dedik. Bunu tekrar da söyledim. Bilgilendirilmiş, delillendirilmiş şekilde yolsuzluk dosyası önümüze konulursa kardeşimiz olsa affetmeyiz. Cumhurbaşkanımızın da benim de hassasiyetle üzerinde durduğumuz husustur. Ben komisyonun çalışmalarına müdahil olmadım, olmayacağım. Netice çıkar, değerlendiririz. Yolsuzluk görüntüsü vererek darbe teşebbüsünü örtme çabasına tahammül göstermeyiz.

Tartışma her zaman sürer. Bu tartışmalar kamuoyunda sürer. Gitse de başka tartışmaların önü açılır. Komisyonumuzun yapacağı çalışmaların neticesini beklemek lazım. İki şey konusunu tekrar vurguluyorum, bu yaşananların darbe teşebbüsü olduğunu ortadan kaldırmaz. Öncelikle komisyonun nasıl bir sonuca ulaşacağını görelim AK Parti grubu kendi iç bütünlüğü konusunda sınavlardan geçmiştir. Biz, bu sınavları aştık” şeklinde konuştu.