Başbakan Ahmet Davutoğlu, “HDP, TBMM’de grubu olan meşru bir siyasi partidir ve bu meşruluk içinde hareket edildiği sürece her zaman görüşmeler olabilir. HDP, siyasi meşruiyet içinde hareket etmelidir, meşruiyet çizgileri dışına çıkmamalıdır” dedi.

Başbakan Davutoğlu, Avustralya’nın ev sahipliğinde 15-16 Kasım 2014 tarihlerinde yapılacak olan 9. G-20 Liderler Zirvesi’ne iştirak etmek üzere Avustralya’ya gitmeden önce Ankara Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, basın toplantısının soru-cevap bölümünde, HDP’nin çözüm süreciyle ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine, şu ifadeleri kullandı:

“Hükümet olarak yaptığımız açıklamaları, aldığımız tutumu kamuoyu biliyordur. Biz ilkeli bir tutum benimsedik ve hiçbir zaman bu tutumumuzda bir değişim olmadı. Hükümet kurulur kurulmaz çözüm süreci mekanizmasını oluşturduk, Bakanlar Kurulu kararını çıkardık. Bu konudaki hem esasta niyetimizi belli etmiş olduk hem de yöntemlerini belirledik. Çok kısa zamanda HDP ile birçok temaslar oldu. Daha sonra 6-7 Ekim olayları, süreçteki olumlu atmosfere ciddi bir zarar verdi. Açıkçası bir niyet tazelenmesine ihtiyaç vardı. Bugünkü açıklamada, çözüm sürecine olan bağlılığın esasta teyit edilmiş olması olumludur. Zaten kamuoyunda bu konudaki muhalefeti belli olanlar dışında çözüm sürecine alenen karşı çıkan yok. Esasta toplumumuz, çözüm sürecini hükümetimizin takdim ettiği şekliyle, ülkede vatandaşlık aidiyetini güçlendiren, siyasi ve ekonomik istikrarı garanti altına alan bir kardeşlik projesi olarak görüyor. Bu konudaki kararlılığımız hiç değişmedi. 6-7 Ekim’de bu olaylar devam ederken, çözüm sürecini tehdit eden çağrılar yapılırken dahi biz, hem tedbir aldık hem de çözüm sürecini kararlılıkla sürdüreceğimize dair tereddüt olmaması gerektiğini söyledik. Yöntemle ilgili konuya gelince; esasta bunu benimsemenin yanında doğru yöntemlerin de kullanılması konusunda herkesin ortak bir anlayışa gelmesi lazım. Nedir doğru yöntem; bir kere çözüm süreci ya da herhangi bir sürecin ilerlemesi için kamu düzeni esastır. Yani kargaşa ortamında, kaos ortamında sadece çözüm süreci zarar görmez, iletişim imkanı bile kalmaz. İşte, son olaylarda gördük. Kamu düzeni sağlanacak, herkes barışçıl yöntemlerle görüşlerini ifade edecek, tartışılacak, konuşulacak… Toplantı ve gösteri hakkı herkes tarafından kullanılabilir. Nitekim daha sonra barışçıl bir şekilde kullanıldığı zaman kimse karşı çıkmadı. Ama şiddet ve vandalizm baş gösterdiği zaman tabi bu çözüm sürecinin esasına da uygun düşmez. Nitekim son yaşadığımız tecrübe, herkesin sadece esasta değil yöntemde de mutabık kalınması yönünde önemli mesajlar vermiştir. Biz, çözüm sürecindeki irademizi tartışmaya bile açmadık. HDP, TBMM’de grubu olan meşru bir siyasi partidir ve bu meşruluk içinde hareket edildiği sürece her zaman görüşmeler olabilir. HDP, siyasi meşruiyet içinde hareket etmelidir, meşruiyet çizgileri dışına çıkmamalıdır. Maalesef, 6-7 Ekim tarihlerinde meşruiyet anlayışının dışına çıkılmıştır. Şuana kadar birçok meselede ciddi mesafeler alma fırsatı varken, bir güven problemi doğmuştur. Bugünkü açıklama bu anlamda olumlu yönde yapılan bir açıklamadır. Tabii bununla ilgili gerekli değerlendirmeler de yapılacak.”

“BİRİLERİ KOBANİ’YE GÖSTERDİĞİ TEPKİYİ HALEP İÇİN GÖSTERMİYOR”

Halep’te yaşanan insani trajedinin sona ermesi için herkesin adım atması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, “Çok açık bir ifadeyle Halep için çok kaygılıyız ve haklı bir şekilde de tepkiliyiz. Halep, Suriye’nin 2. büyük şehri, ticari anlamda da en büyük şehri. Suriye ekonomisi büyük ölçüde Halep merkezlidir. Yaklaşık 3 buçuk yıldır, Halep gibi bir şehir havadan her türlü bombardımana maruz kalıyor, kuşatılıyor, top atışına, füzelere maruz kalıyor ve dünya bütün bu vahşeti seyrediyor. Kobani’de yaşanan vahşete her zaman tepkimizi gösterdik. Ama birileri Kobani’de yaşanan vahşete gösterdiği tepkiyi Halep’te göstermiyorsa bunun da tartışılması lazım. Ben bugün Suriye Ulusal Koalisyon Geçiş Hükümeti Başkanı ile görüştüm. Halep’teki son gelişmelerle ilgili bilgi aldım. Hiçbir etnik ve mezhep ayrımı göstermeden Suriye’nin hangi şehrinde kim zorda kalırsa Türkiye onun yanında yer alır. G-20 Zirvesi’nde de bu konuyu ele alacağız, Halep’teki bu insani trajedinin durdurulması için herkese gereken adımları atması konusunda çağrıda bulunacağız” şeklinde konuştu.

“SURİYE REJİMİNİN HERHANGİ BİR ATEŞKESE UYDUĞU GÖRÜLMEMİŞTİR”

Başbakan Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın ‘sınırlı ateşkes’ çağrısıyla ilgili, “Sınırlı ateşkese gelince; Özel Temsilci De Mistura tecrübeli bir diplomattır. Tabii ateşkes her zamanda insanların hayatlarını kolaylaştırması, geçici bir nefes alması bakımından önemlidir. Ama şimdiye kadar Suriye rejiminin herhangi bir ateşkese uyduğu da görülmemiştir. Uluslararası toplum konuya girecekse kararlı bir şekilde girmeli. Aslında bu gelişmeler de ülkemizin uzun zamandır dile getirdiği, ‘güvenli bölge, uçuşa yasak bölge’ argümanlarını bir kez daha teyit etmiştir. Eğer uçuşa yasak bölge ilan edilmiş olsaydı, havadan sürdürülen bu vahşet mümkün olmayacaktı. Bütün Suriye bizim dostumuz, komşumuz ve kardeşimizdir ama özellikle de Halep sınırımıza yakınlığı, Gaziantep’le, Urfa’yla, Hatay’la olan ilişkileri bakımından çok özel öneme sahip olan, tarihi bakımdan da bizim tarihi mirasımızın yoğun olarak bulunduğu bir şehirdir. Halep’in korunması ve ayakta kalabilmesi için elimizden gelen yardımı yapmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.