BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, BBP Genel Başkan Yardımcıları Remzi Çayır, Tevfik Eren, Haşim Yanar ile birlikte Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul’u ziyaret etti.

BBP Genel Başkanı Destici, ziyarette madenlerde tedbirlerin hızla alınması gerektiğini belirterek, yapılacakların açık ve net olduğunu ifade etti. Destici, “İşçiler, sendikalar, işverenler dinlenip ortak bir çözüm rahatlıkla üretilebilir. Birinci olarak bütün ocakları kapatacağız. Türkiye’deki ocakların tamamına yakını sağlıksız. Dışarıya her yıl elektrik üretmek için aldığımız doğalgaza ödediğimiz on milyarlarca doların bir kısmını buraya ayıracağız, ocaklarımızı iş güvenliği ve işçi sağlığına uygun hale getireceğiz. Çünkü bizim kömüre de ihtiyacımız var. Ama bu şartlarda değil. İnsanlarımızı ölüm ile yaşam arasına mahkûm ederek değil. Avrupa standartlarına uymazsak bundan sonraki yaşanacak olan ölümlerden ve kazalardan birinci derecede sorumlulardır” dedi.

Kapatılan maden ocaklarında çalışan işçilerin maaşlarının asgari ücret üzerinden ödenmesi gerektiğini ifade eden Destici, “Bu işçi kardeşlerimizin sosyal güvenlikleri de yatırılmalı. Madenci kardeşlerimiz Soma’da olduğu gibi mağdur edilip kapının önüne konmayacak. Bu kabul edilemez. Kendinizin dış politikadan kaynaklanan hatalarınızdan dolayı Suriye’den ya da başka ülkelerden gelen mültecilere 3-4 milyar dolar harcadık diye övüneceksiniz, ama öbür taraftan yıllık maliyeti sadece 2 bin 800 işçinin 45 milyon TL olan Soma işçilerinin işlerine son vereceksiniz, kış ortasında ortada bırakacaksınız” şeklinde konuştu.

“TEDBİRLERİN HIZLA ALINMASI GEREKİR”

Maden kazalarının bir daha yaşanmaması gerektiğini ifade eden Destici, “Maden kazalarında ölümlerin sebebi çok açık. Bu işin fıtratından değil. Burada ihmal, denetimsizlik, tedbirsizlik ve az maliyetle çok para kazanma anlayışından ve hırsından anlaşıldığı çok net açık bir şekilde ortada. Tedbirlerin hızla alınması gerekir” diye konuştu.

Destici, şöyle devam etti:

“Eğer birileri Türkiye Cumhuriyeti hükümetine meydan okuyorsa, bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğünü kaybettiği anlamına gelmez. Bu Türkiye’yi yönetenlerin, Türkiye’ye hükümet edenlerin basiretsizliğinin, cesaretsizliğinin ve korkaklığının bir sonucudur.”

Çözüm süreci ile ilgili eleştirilerde bulunan Destici, “HDP’nin siyasi sözcüleri önce İmralı’ya gittiler, teröristbaşıyla görüştüler. Oradan aldıkları müzakere taslağını PKK’nın Kandil’deki yılanlarına götürdüler. Ondan sonra da döndüklerinde açık ve net bir şekilde bir müzakere taslağının var olduğundan ve bu taslağı İmralı’dan aldıklarını ve Kandil’e götürdüklerinden, Kandil’in de bu taslağı kabul ettiğinden bahsettiler. Demek ki bir müzakere süreci varmış, pazarlık süreci varmış. Şimdi biz soruyoruz Türkiye’yi yönetenlere; bu taslağın içinde ne var? Özerklik var mı? Net çıksın söylesin, niye kamuoyunda bir var yokmuş gibi tartışmalar oluyor? Ana dilde eğitim var mı? Genel af var mı? Apo’ya af var mı? Suriye’nin kuzeyinde PKK devletine göz yumma var mı, yol verme var mı? Bunlar kamuoyuyla paylaşılsın” şeklinde konuştu.

“KİMSE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NE MEYDAN OKUYAMAZ”

Destici, şunları kaydetti:

“Türkiye bir hukuk devleti. Kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne meydan okuyamaz. Eğer birileri Türkiye Cumhuriyeti hükümetine meydan okuyorsa, bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğünü kaybettiği anlamına gelmez. Bu Türkiye’yi yönetenlerin, Türkiye’ye hükümet edenlerin basiretsizliğinin, cesaretsizliğinin ve korkaklığının bir sonucudur. Eğer birileri sizin çıkaracağınız yasaları sokaklarda şiddet eylemleriyle, 6-7 Ekim olaylarını da hatırlatarak size meydan okuyorsa, sizi tehdit ediyorsa; onu kim pervasızlaştırdı, bu kadar hadsizleştiren kim diye sorduğunuz zaman ‘iki yıldır bunlarla çözüm süreci adı altında çözülme ve bölünme sürecini yönetenlerdir’ derim.”

Ziyarette Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Akçul, Desticiye madenci heykeli hediye etti.