CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “AK Parti saraylıların partisi oldu. Onun için o tabloda gazetelerdeki resimleri görünce bir siyasetçi olarak ta utandığımı ifade etmek istiyorum” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen Avrupa Birliği Uluslararası İlişkiler Merkezi’nin açılış törenine katıldı. Tekin yapılan açılışın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Tekin, Ankara’da yapımıyla birlikte tartışmaları da beraberinde getiren AK Saray ile ilgili bir soru üzerine, “Hepimizin çok yakın tarihimizden hatırlayacağı gibi 2002 yılında seçimden hemen sonra AK Parti yetkilileri başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere Ankara’daki devasa binalar ile ilgili çok acımasız eleştirileri olmuştu. Sadece binalarla ilgili değil milletvekillerinin oturduğu lojmanların da çok lüks olduğunu söylemişti ve doğrusu çok şaşkınlıkla izledim. İlk kez bir siyasetçi Ankara’daki bu hantal yapıyı tespit etmiş ve bunu da ifade etmişlerdi. Ve hatta hatırlarsanız programlarını üç şey üzerine kurmuşlardı. Yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaksız bir Türkiye yaratacaklardı. Bizde muhalefet olarak çok heveslenmiştik doğrusu. Uzun süredir Türkiye’de bu tespitleri yapabilecek bir siyasi partinin olması gerekir diye bekliyorduk. Çıktı ve o siyasi parti başka bir şey oldu, saraylıların partisi oldu. Onun için o tabloda gazetelerdeki resimleri görünce bir siyasetçi olarak ta utandığımı ifade etmek istiyorum” dedi.

Hükümetin barış süreciyle ilgili politikalarını da değerlendiren Gürsel Tekin, “İktidarın şöyle bir alışkanlığı var, dünyanın her yerinde kritik şeyler siyaset üzerine her türlü tartışmayı müzakereyi yapabilirsiniz ama iç barışınızı yada dış barışınızı bozabilecek sıkıntılı şeyleri siyaset malzemesi haline getirmezler. Yani bütün demokratik ülkelere baktığınızda yöntem budur. Yani dış politikayı iç politika malzemesi haline getirmezsiniz. Getirdiğiniz zaman çok ciddi ağır bedeller ödersiniz. Nihayet şimdi çok ciddi ağır bedellerle karşı karşıyayız. Türkiye hiçbir dönemde yaşamadığı sorunlarla yüz yüze kaldı. Çözüm süreci ya da ismini bir türlü belirleyemedikleri barış süreci. Bunun adı barıştır yani ne derlerse desinler. Bu sürecin başladığı andan itibaren 76 milyonu ilgilendiren, kısmen tabii ki gizli olabilir ama çoğunluğunun şeffaf olması gereken bu sorunun kapalı kapılar ardında gitmesi doğrusu başlı başına bir çözümsüzlüktür” diye konuştu.

Çözüm sürecinin taraflar arasında tam olarak bilinmediğini savunan Tekin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi düşünün taraflarda iktidar partisi milletvekilleri bu çözümün ne olduğunu bilmiyor, HDP milletvekilleri bilmiyor, parlamentoda siyasi partiler bilmiyor. Şimdi doğrusu bu çözüm nedir? Çözümün içeriği nedir? Ne kadarı çözülür ne kadarı çözülmez bunu da kamuoyunun taktirine bırakıyoruz ama şunu da ısrarla vurgulayarak söylemek istiyorum, bu mesele iç politika rey meselesine dönüştürülecek bir mesele değildir, çok tehlikelidir, iktidarında bu konuda hassasiyet içinde götürmesi gerektiğine inanıyorum.”

Gürsel Tekin, gazetecilerin sorularını yanıtladıktan sonda buradan ayrıldı.