Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, Adıyaman’da katıldığı programa yaptığı konuşmada, ‘Çözüm süreci’yle ilgili son yaşanan olayların ardından trenin rayına oturduğunu vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, Adıyaman’da düzenlenen 10. İmam Hatip’liler Kurultayı’na katıldı. TPAO Kültür Merkezi’nde İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) tarafından düzenlenen 10. İmam Hatipliler Kurultayı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kurultayın afişi Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak yazıldı.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bu süreçte sivil toplum kuruluşlarımızın duruşları büyük önem taşıdığını ifade ederek, ‘Çözüm süreci’ konusunda özellikle Türkiye’de yaşanan siyaset vesayeti karşısında STK’ların çok önemli bir duruş sergilediğini söyledi.

Milletin iradesine sahip çıkmak, demokrasiye sahip çıkmak için çok önemli tavır ortaya konulduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Devam eden süreçte toplumsal destek çok büyük önem taşıyor. Sürecin iki ayağı var. Birincisi Kamu düzeni ve güvenliği, diğeri bölgelerdeki bütün STK’ların, patilerin söyleyecek sözleri olan herkesin paydaş olmasıdır. Sürecin parçası olmasıdır. Bu süreç toplumsal güven devam ediyor. Çekilen sıkıntılar eziyetler, toplumun büyük bir oranla sürecin arkasında durmasına sebep oldu. Bölgedeki her kim varsa, söyleyecek sözü olan herkesin bu sürecin muhatabıdır. Devlet bu süreçte elbet bir takım temaslar yapıyor ama bu bölge halkının sorunlarını müzakere ediyor, değiliz. Temel hak ve özgürlükler müzakere edilmez. Bu zaten insanın bu temel hak ve özgürlüğüdür. Bölge halkının meselelerini biz bölge halkıyla konuşuruz. Temel hak ve özgürlükleri insanımızla konuşuruz. Bunu biz yaptık. İçinden geçtiğimiz siyasi süetçe bütün STK’ların bir duruş sergilemesi önemliydi. Bu duruşlarından dolayı onları tebrik ediyorum” dedi.

AK Parti iktidara geldikten sonra ‘çözümsüzlük çözüm değildir’ diyerek sorunları çözmek istediklerini dile getiren Akdoğan, ‘Çözüm Süreci’yle ilgili şunları söyledi:

“Bütün sorunları çözeceğiz. Prangaları kırıp atacağız. 2005’den itibaren on binlerce evladımızın toprağa düştüğü sorula ilgili ‘analar ağlamasın’ dedik. Bu sorun Türkiye’ye yakışmıyor; dedik. Milletin cebinden çıkan yüz milyarlarca dolar para harcandı. Bunun üzerine kararlılıkla üzerine gitmeye çalıştık. Bu olmadan, ne iç barışını koruyabiliriz, nede güçlü bir ülke olabiliriz, dedik.

Sorunu görmezden gelmek sorunu çözmez. Siz gözünüzü yummuştunuz, toprağa gömmüştünüz, kendi güzel dünyanızdan başka yerlere bakmıyordunuz. Hastalığı görmezden gelirseniz hastayı kaybedersiniz. Biz teşhis ettik ve tedavi için çok büyük çaba ortaya koyuyoruz. İlgilik nedeniyle mağdur olan bölge halkına yatırımlar yaptık. Sosyal politikaları devreye koyduk. Ayrımcılığı ortadan kaldırmak için yok sayan anlayış paradikmasını değiştirdik. Etnik ayrımcılıklar için eline silah alan örgütün üzerine güvenlik boyutu ile gittik. Sorunun temellerinden birisi olan Kürtçe konusunda temel bir irade otaya koyduk. Cezaevinde ana oğul kütçe konuşamıyordu. Biz Kürtçe TV kanalı kurulması Kürtçe vaaz ve hutbe yapılması, Kürtçe enstitü kurması, bütün bu sorunların temeli dildir. İnsanlar hiçbir şey yapılmadığı gibi düşünüyorlar. Ama saysanız yüzden fazla maddede ciddi reformlar yapıldı.

Bunlar yapılırken birde işin terör ayağı var. Elinde silah olan bir örgüt var. Bununda halledilmesi için mücadele başladı. Bu konuda hükümet samimi bir şekilde kararlı bir şekilde ciddi adımlar atıldı. Ama Kobani olayları banhane edilen sabote edilmek istendi. Ne zaman sonuca yaklaşsak birileri ‘Türkiye kendi iradesiyle bu sorunu çözmesin’ dedi. ‘Türkiye’yi baskı altına alalım, büyümesini engelleyelim’ diye hep devreye giriyorlar. Bizim kontrolümüzde olan ve olmayan konular olabiliyor. Bu uzun soluklu bir süreç. Akşamdan sabaha yapılacak bir şey değil. Bu olaylardan sonra toplumsa bir duyarlık oluştu. Vandalizme karşı çıkan bir toplumsal direnç ve duyarlılık meydana geldi. Süreç toplumsal destekle tren rayına oturdu. Bu süreçte herkesin samimi dürüst olması gerekiyor. Sorumlu davranması gerekiyor.

Her sabah düne uyanıyorlar bazıları. Ondan dolayı bu güne uyanamadılar. Geçmişte takılıp kalıyorlar. Geçmişe takılarak gelecek inşa edilmez. Bu yüzden herkesin duyarlı olarak tahrik edici, lüzumsuz siyasi polemiklerden kaçınmak gerekiyor. Toplumsal olaylardan destekler çıkarak geleceğe yürümek gerekiyor.

Kontrolümüzde olan dinamikler, olmayan dinamikler var. Kronik sorunlarda bir anda çözüm olmayacağına göre, bunları çözmeye çalıştığımızda bir çok karanlık el devreye girdiğine göre, kararlı ve duyarlı; son derece büyük riskler alarak sorunu çözmek isteyen bir hükümet var.

Çok şükür STK’larımız bu sürece yüreğini, koyuyor ve bizi teşvik ediyor. Zor süetçe hep birlikte dayanışma içerisinde el birliğiyle götürmek durumundayız. Son yaşanan olaylarda kim hizmet ediyor, kim tehdit ediyor, kim yakıyor, kim yapıyor bunlar görüldü. Kütlere bölgede kim zulmediyor bunlar görüldü. Bunların farkına varılması önemli durumdur. Bu gün insanına değer veren bir devlet var. Tüm bunlara rağmen biz süreci sonuca ulaştırmakta kararlıyız. Görüşmelerimiz devam ediyor. Şuanda muhteva üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Zamana yaymadan nihai sonuca oluşmak önem taşıyor. Bu tür süreçte süreci zehirlemek isteyen, bloke etmek isteyen olabiliyor. Bize hem hızlı ve kararlı olacağız. Yeni Türkiye’nin yeni yüzleriyle bu süreci birlikte götüreceğiz.”

İmam Hatiplilerin içinden çektiği sıkıntılı süreçten bahseden Akdoğan, “İmam hatiplerin bir döneminde karanlık bir döneminde aydınlık dönemler vardır. İmam hatipliler tarihi çok kesintili, trajedilerin olduğu tarihtir. Adnan Menderes ve Tayyip Erdoğan İmam Hatiplilerin önünü açan iki isimdir. İki karanlık dönem vardır. Ezanın Türkçe okunduğu dönemdir. Arkadasından Kur’an-ı kerim öğrenilmesi öğretilmesi yasaklandı. Kur’an kursları yasaklandı. 28 Şubatta bütün cemaatlerin üzerinden silindi gibi geçen zalimhane, ceberut bir dönem yaşadık. Herkes ailesinde bu zulmü yaşandı. İmam hatipli kardeşlerimiz çok çekti ama hiçbir zaman isyan etmediler. Birileri gibi dağa çıkmadılar. Onurlu bir mücadele verildi. Kızlarımız yavrularımız Türkiye’de okuyamadılar ama bu mücadelenin parçası oldular. Küsmediler, kaçmadılar, kokarak bir yerlere gitmediler. Bu mücadelenin soncunda AK Parti iktidara geldi. Muhtar bile olamaz denilen Tayyip Erdoğan, Başbakan, Cumhurbaşkanı oldu” dedi.

Toplantıda konuşan Adim-Der Başkanı Ebubekir Turmaz, farklı kültür ve inançların bir arada yaşadığı bu kentte Saffanların ektiği sevgi fidanları ile bu kentin güven ve huzur kenti olduğunu ifade etti.

ÖNDER Genel Başkanı Dr. Hüseyin Korkut, Adıyaman’da tarihi bir gün yaşandığını dile getirerek, “Ülkemizin içinden geçtiği önemli süreçte, yarım asırı aştığı zamanda bu günde, ülkenin özgürleşmesinde çok önemli katkıları olan İmam Hatiplilerin daha iyi yarınlara beraberce çalışmak için buradayız. Çözüm sürecine buradan destek vermek ve seslendirmek, ‘yanınızdayız, kardeşliği istiyoruz’, ‘yeniden kardeşliği kuşanmak ve geleceğe taşımak istiyoruz’ demek için buradayız. Yeni Türkiye’nin İslam coğrafyasına barış huzur sağlamak için katkı sağlamak için Adıyaman’da bir aradayız. Kardeşliğimizi ve beraberliğimizi Rabbimiz daim eylesin. Bin yıldır bu coğrafyada kardeş olarak yaşadık. Terör sorununu ortadan kaldırmak için imam hatip camiası olarak bu konuya omuz veriyoruz. İnşallah yakın zamanda kardeşliğimizi engelleyen sorunların ortadan kalkacağına inanıyoruz” dedi.

Adıyaman Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu, bu önemli programı Adıyaman’da gerçekleştirdikleri için ÖNDER’e teşekkür etti.

Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş ise konuşmasında, kurultayın hayırlı olması temennisinde bulunarak, “Hoş görü ve huzu kenti Adıyaman’da misafirleri ağırlamaktan onur duyuyoruz. İmam Hatipleri manevi değerlerin pozitif ilimle harmanlandığı eğitim değerleridir. Bu okullarımızda ülkesini karşılıksız seven, kendi kimliğine sahip çıkan, gönlü barış, sevgi dolan insanlar yetişmektedir” dedi.

Milletvekilleri adına konuşan Mehmet Metiner, “ilimize hoş geldiniz, sizi burada ağırlamaktan büyük onur ve mutluluk duyuyoruz” dedi.

Kurultaya Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın yanı sıra Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş, AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, Milletvekilleri Murtaza Yetiş, Mehmet Erdoğan, Salih Fırat, Mehmet Metiner, Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu, Adıyaman Ünivesiesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü ve birçok kişi katıldı.