Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Emine Ayna, partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nda gazetecilere çözüm süreciyle ilgili açıklamada bulundu. Ayna, demokratik siyasetin önünün açılması gerektiğini söyledi.

DBP Gençlik Meclisi üyelerinin gözaltına alınmasından dolayı DBP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda Eş Başkan Emine Ayna’nın da katılımıyla basın açıklaması düzenlendi. Yapılan açıklamanın ardından gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ayna, çözüm sürecinde son günlerde yaşanan gelişmeleri anlattı. İnsanların taleplerini ifade etmeye çalıştıklarını dile getiren Ayna, böylesi dönemlerin en anlamlı bulunan yönü, görüşmelerle çözüm arayışı olduğunu kaydetti. Görüşmelerde beklenen ise, bu görüşmelerle bir halkın talepleri yerini bulması olduğuna dikkat çeken Ayna, "Bir halk, ulusal, siyasal ve kimlik mücadelesi yürütüyor. Yürüttüğü bu mücadelesinde statü, ulusal kimliğinin anayasal güvenceye alınmasını istiyor. Tüm dünya halklarında olduğu gibi Kürt halkı da bu mücadelesini silahlı olarak başlattı. Bu mücadele PKK ile başlamadı. Yüzlerce yıldır tüm dünya halklarında olduğu gibi Kürtlerde de bir mücadele yöntemiydi. Bugün gelinen noktada hem dünya hem de Türkiye ve Kürt halkının artık bu işin masada çözülmesi yönünde bir iradesi açığa çıktı. Bu irade de bizi bugüne getirdi" dedi.

"BU TUTUKLAMALARLA İÇTEKİ ÖFKENİN DAHA ÇOK BİRİKMESİNE, BÜYÜMESİNE VE PATLAMASINA NEDEN OLURSUNUZ"

Ayna, 6-8 Ekim olaylarına karıştıkları iddia edilen 600 kişinin gözaltına alınmasına tepki göstererek, gençlerin siyaset yapması için demokratik siyaset kanalının açılması gerektiğini vurguladı. Ayna, "2 yıldır görüşmeler yapılıyor. 2 yıldır bu görüşmelerde beklentiler var. Temel beklenti, bu halkın mücadelesini yürüttüğü hakların anayasa güvenceye alınmasıdır. Herkes, silahlar sussun, demokratik siyasetin konuşmasını söylüyor. Bu söyleniyorsa, Hani’deki genç neden vuruldu, 600 kişi neden tutuklanıyor, mücadelesi yürütülen haklara ilişkin Türkiye Cumhuriyeti devleti tek bir açıklama neden yapmıyor? Silahlar susup, demokratik siyaset konuşulacaksa, TBMM’de hakların korunmasına ilişkin yasaların tartışılması gerekirken, polisin öldürme yetkisi dahil artırılması neden konuşuluyor? Sorgulamamız gerekenler bunlardır. 600 genç 6-8 Ekim olaylarından dolayı tutuklandı. 6-8 Ekim olaylarında hepimiz sokaklardaydık. Bütün Kürtler sokaktaydı. Hepimiz demokratik siyasetin konuşmasını istiyoruz. Ama demokratik siyasetin önü açılmadan, konuşamayız. Terörle Mücadelesi Kanunu var olduğu sürece demokratik siyaset konuşulamaz. Siyasetin demokratikleşmesinin ön koşullu, insanların siyaset yapabilmesinin önü açılmasıdır. Gençlere siyaset yapma önünü açın, gençler de sokaklarda eylem yapma olanağını yaratmaya çalışmasınlar. Siyasetin merkezinde yapabilsinler. Bütün siyaset kanallarını kapattığınız zaman, bir halkın siyaset yapma olanağı bulduğu tek yer sokaklar olur. Siz Kürt gençlerini tutuklarsanız, o gençler nasıl siyaset yapacaklar? Demokratik bir ülkede bir seferde 600 genç tutuklanırsa, kıyamet kopar. Devletin tutuklamalarda beklentisi, gençleri korkutup sindirmektir. Aksine, bu tutuklamalarla içteki öfkenin daha çok birikmesine, büyümesine ve patlamasına neden olursunuz. Önümüzdeki tarihlerde 6-8 Ekim olaylarından daha büyük patlamalar yaşarız. Hepimizin beklentisi bu mudur? Bence hepimiz bu noktada hükümeti uyarmak gibi çok ciddi bir sorumluluğum var" diye konuştu.