AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, "Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen güçlüdür, buna inanıyoruz. Bugüne kadar masa başında oturup da koparmadan kalktığını görmedik" dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası’nın (Eğitim-Bir-Sen) düzenlediği Türkiye Yazarlar Birliği’nin Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı, eğitimci, yazar ve şair Mehmet Akif İnan anısına ortaklaşa düzenlenen "Eğitim ve Ahlak Şurası"nın açılışı Ankara Bera Oteli’nde yapıldı.

Şuranın açılışında konuşan AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, 3 sürecek şuranın başarılı geçmesini, yararlı olmasını diledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yardımcısı Halil Etyemez’in öğretmen maaşlarına zam talebinin toplu sözleşme masasında görüşüleceği yönündeki sözlerini hatırlatan, Tanrıverdi, "Bakan Yardımcısı Değerli Kardeşim Halil Etyemez, sözlerinin başında 3600’ü masaya bıraktı. Adeta ’Gücünüz varsa gelin alın’ der gibi oldu. Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen güçlüdür, buna inanıyoruz. Bugüne kadar masa başında oturup da koparmadan kalktığını görmedik, İnşallah bunu da koparacaktır" şeklinde konuştu.

"İSRAİL’İN PİS POSTALLARIYLA SECDE ETTİĞİMİZ MÜBAREK BELDELERİ ÇİĞNEMESİNİ KINIYORUZ"

Akif İnan’la yıllar önce tanışmış olmaktan, onun tedrisatından geçmiş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Tanrıverdi, "O benim için örnek bir insandı. O sadece insani kişiliği, insani özellikleri ile değil, aynı zaman da birden çok vasfı ile de ön plana çıkan idealist bir insandı. O, İslam aleminin dertleriyle dertlenmiş ’Mescid-i Aksa’ ve ’Kudüs şairi’ydi" dedi.

Tanrıverdi, "Şuranın girişinde rahmetli Hocamın, ’Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde’ şiirinden bir dörtlüğün alınmış olması aynı zamanda Mescid-i Aksa’yı hatırlamamızı ve siyonist İsrail’in Mescid-i Aksa’yı hatırlatmakta ve bir defa daha buradan lanetle kınadığımızı, o pis postallarıyla secde ettiğimiz mübarek beldeleri çiğnemelerini kınıyoruz" diye konuştu.

"SOSYAL RESTORASYON ALANINDA ÖNEMLİ SORUNLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

İslam’ın adının, Kur’an’ın sözünün geçtiğinde etrafına bir öcü gibi bakıldığı günlerden, başörtüsü meselesinin gündeme gelmediği, Kur’an’ın ve Siyer-i Nebi’nin ders olarak okutulduğu günlere gelindiğine dikkat çeken Tanrıverdi, "Ancak buna rağmen itiraf etmeliyim ki son 12 yıl içerisinde siyasi restorasyonda yarı yolu geçtik ama özellikle sosyal restorasyon alanında önemli sorunlarla karsı karşıyayız" dedi.

Tanrıverdi, sosyal restorasyonun çekirdeğinde gençlik ve eğitim sorunlarının bulunduğunu belirten Tanrıverdi, "Şüphesiz bu sorunların en can alıcı ve yakıcı olanı da idrak ve idealden yoksun, ahlaki ilkelere sahip olmayan, elinde akıllı cep telefonları, aklında Twitter ve Facebook olan bir neslin geliyor olmasıdır. Sosyal restorasyon deyince yanlış anlaşılmasın, eski Türkiye’nin sosyal mühendisliği akla gelmesin. Biz, sosyal restorasyondan milletin isteklerine göre yönetimi, milletin daha çok söz sahibi olmasını anlıyoruz.

Eski Türkiye’nin tek tip insan yetiştirme politikalarını reddediyoruz" ifadelerini kullandı.

"GENÇLİK VE EĞİTİM SORUNLARI YALNIZCA SİYASETLE ÇÖZÜLEMEZ"

"Siyasete ve gençlerimize güveniyor, onlardan korkmuyoruz" diyen Tanrıverdi, şunları kaydetti: "Tam tersine gençlik ve eğitim sorunlarının da yalnızca siyasetle çözülebileceğini düşünmüyoruz. Bugün teknolojik olarak gençlerin kullandığı aletlere baktığınız zaman bahsettiği Facebook, Twitter gibi hesaplar bu cihazlar, telefonlar bir muhabere aracıdır, bir muhabbet aracı değildir. Muhabbet aracı olarak görüldüğü için bu teknolojik aletler büyük sorunlarla gençlerimizi karşı karşıya bırakmaktadır. Bugün hala hem eski Türkiye’den devralınan sorunlar var hem de yeni sorunlar ortaya çıkmış durumda. Artık büyük şehirler Türkiye’sinde yaşıyoruz, bunun getirdiği fırsatlardan yararlanıyoruz ama daha önceden karşılaşmadığımız sorunlarla da yüz yüzeyiz. Mesela artan okullaşma ile birlikte gençlerimizin yeni yurt ihtiyacı da devasa boyutlara geldi. Mesela gençlerimizi alkol ve madde bağımlığının pençesine düşmemesi için eskisinden daha çok çaba göstermeye mecburuz. Üstelik bu sorunları çözerken, eski Türkiye alışkanlıklarından, her şeyi devletten beklemekten vazgeçmemiz gerekiyor. Artık millet de sivil toplum örgütleri aracılığıyla elini taşın altına sokmak zorundadır. Millet olarak, topyekün yarınlarımıza sahip çıkmalı, Mevlana’nın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin Saruhan Beyin ve Yunus’un hedefi ve özlemi olan bir toplum için çaba göstermeliyiz. Maddi mutluluk ve doygunluk ancak bir süre gider. Sonrasında bugün Avrupa’nın yaşadığı sosyal krizler ve tıkanıklıklar gelir. Onun için kökü mazide gözü atide olan bir gençlik için tarihi ve kültürel değerlerimizi gelecek nesillere aktarmalıyız."