Karaman Eğitimsen yaptığı basın açıklamasında;''Emeğimizin, bedenimizin hatta yaşam hakkımızın saldırı altında olduğu bir dönemden geçiyoruz. İktidarın en yetkili ağızdan kadınla erkeğin eşit olmadığını söylediği, çalışma hakkımızdan kürtaj hakkımıza kadar bedenimize emeğimize dönük söz ve karar hakkımızın elimizden alınmak istendiği devlet uygulamaları ile karşı karşıyayız. Bu uygulamalardan güç alan erkek şiddeti ile yaşam hakkımızın elimizden alınıyor, özgürlüklerimizi sınırlayan toplumsal kurumlar her yanımızı sarıyor.

Tüm bunlar yaşanırken kadınlara yönelik bu kuşatmayı güçlendirmek üzere Meclis’te bir yasa tasarısı genel kurula sevk edileceği günü bekliyor. 
AKP’nin kadınlara müjde olarak sunduğu “Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde 
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” yakın zamanda TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından içeriği 
açıklanan bu tasarıya biz kadınların itirazı var. Biz kadınlara göre açıklanan yasa tasarısının temelde iki hedefe sahip. Bir yandan kadınları sadece annelikle tanımlayıp, kamusal alanda ve ücretli emek gücünde öncelikle annelik “görevinin” belirlediği çizgilerle var etmeye çalışmak. Diğer yandan da sermayenin ana yönelimi olan esnek ve güvencesiz çalışmayı doğum/annelik bahanesiyle kadın emekçilerden başlayarak sınıfın genelinde yaygınlaştırmak. 

Yasa ne diyor ve aslında ne demek istiyor…
Kadınlara ancak anne olursanız erkeklerle eşdeğer olabilirsiniz diyen AKP fiilen kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor. Çeyiz parası, erken evlilikte teşvik kredisi, çocuk doğumu sonrası altın vaatleri ile kadınlar erken yaşta evliliğe ve üç çocuk doğurmaya zorlanıyor. AKP’nin emek düşmanı neo-liberal politikaları muhafazakârlıkla iç içe kadın olmayı annelikle özdeşleştirirken kadınları ailelerin ücretsiz  köleleri haline getirmeyi vadediyor.
Program “doğum sonrası kadınlar süt izni verilmeksizin analık izni bitiminden sonra ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üç ve üzeri çocuklar için 6 ay olmak üzere yarı zamanlı çalışabilir” diyor.
Bu maddenin anlamı açık:
Doğum izni gerekçe gösterilerek tam zamanlı ve güvenceli çalışma yerine yarı zamanlı çalışmanın yaygın ve yerleşik haline gelecek. Eksik sigorta 
primi ve düşük ücretlere mahkûm olmanın yanı sıra kadınların daha geç emekli olacak hatta hiç emekli olamayacak.
Yarı zamanlı çalışma ile kadınların kıdem alma ve nitelikli işlere getirilerek yükselme imkanı ellerinden alınacak. Çalışma zamanının kısalmasına bağlı olarak yoğunlaşacak mesai ile iş yükün artacak ve kadınlar kayıt dışı çalışmaya itilecek. Artan iş yükü ve kayıt dışı çalışma ise kadınların işçi sağlığı ve iş güvenliğinden giderek daha  fazla yoksunlaşması sonucunu doğuracak. Program, mevcut Belediyeler Kanunu’nda belediyelerin kadın ve çocuklar 
için konukevleri açabilmesi yetkisine, çocuklar için kreş ve gündüz bakımevleri açabilmesi yetkisinin eklenmesi öneriliyor. Ayrıca özel 
kreşlere vergi muafiyeti getiriliyor.
Bu düzenlemenin sonucu belli:
Belediye ve patronlara yaptırım getirilmediği sürece kreş hakkı kâğıt üstünde kalmasıdır. Kreş hakkı mevcut yasada 150 kadın işçinin çalıştığı tüm işyerleri için zorunlu tutulmuş bir uygulama olmasına ve Belediyeler Kanunu ile belediyelere kreş açması yükümlülüğü getirilmesine rağmen uygulamada ne işverenler ne de belediyeler bu sorumluluğu yerine getirmemektedir. Özel kreşlere teşvik ise kreş hizmetinin kamusal bir hizmet olmaktan çıkması, piyasalaşması Kreş sahiplerinin faydasına olan bu öneriyle fahiş kreş ücretleri yüzünden bu hizmeti “satın alamayan” kadınların kreş hakkına erişmesinin imkansız hale gelmesidir.
Yasanın hedefleri ne?
Son iki üç yıldır AKP’nin her altı ayda bir ama anneliği ama kadın istihdamını teşvik etme başlığı altında sunduğu paketlerin/yasaların arkasında üç neden mevcut: Sermayeyi ve erkek egemenliğini güçlendirirken kendi iktidarını daimi kılmak için otoriter ve anti demokratik yasalara rıza gösterecek 
muhafazakâr aileleri yaygınlaştırmayı hedefliyor. Boşanmalarını engellemek ve evlerdeki erkek baskısı karşısındaki kadın direnişini kırmak için Aile Danışmanlığı Hizmeti adı altında kadınları sürekli olarak denetlemeyi yasalaştırıyor. Sosyal hizmet uzmanları ve diyanet temsilcileri aracılığıyla kadınlar 
üzerindeki erkek- aile baskısının yanı sıra toplumu dindarlaştırma dayatmalarını da yasal güvence altına almaya çalışıyorlar. Bu programla ücretli emek gücüne katılacak kadınlar. Yarı zamanlı niteliksiz işlere mahkûm olacak. Git gide daha düşük ücretler alacak, görevde yükselme, terfi ve sorumluluk gerektiren işlerde ayrımcılığa uğrayacak. Prim gün sayısını doldurmaları ve emeklilik hakkı kazanmaları hayal olacak. Nitelikli işgücü içindeki kadınların işsizlik sorunu artacak. İnsanlar arasındaki sevgi ve birlikte yaşama ilişkisini heteroseksüel aileyle sınırlandırırken LGBTİ bireyleri toplumdan tümüyle dışlama politikaları güçlenecek. Tüm bu nedenlerle taleplerimiz şunlar:
Çocuk bakım izinleri, hiçbir hak kaybı ya da yarım zamanlı çalışma dayatması olmaksızın, erkeklerle eşit hak ve sorumluluklarla düzenlensin.
Doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde kullanılmak şartıyla erkeklere en fazla ikiye bölünecek şekilde ücretli zorunlu ebeveyn izni verilsin.
Çalışma süreleri tüm çalışanlar için günde en fazla 7, haftada en fazla  35 saate indirilsin. “Aile sorumlulukları”, “çocuk bakım yükümlülükleri” gibi bahanelerle kadınlara esnek çalışma dayatmak yerine, tam zamanlı ve tam güvenceli istihdam olanaklarını sağlayacak ve cinsiyete dayalı iş ayrımını 
sınırlandıracak yasal düzenlemeler yapılsın.
Devlet tüm kadınlara çalışma süresine ve prime bağlı olmayan işsizlik maaşı ve prim ödemesiz sağlık güvencesi sağlansın. Kadınların çifte mesaisi göz önüne alınarak erken emeklilik ve yıpranma payı uygulamaları sosyal güvenlik sistemine dâhil edilsin. Kapatılan tüm kamu kreşleri 24 saat açık ve anadilde hizmet verecek şekilde yeniden açılsın. Kadın/erkek olmasına bakılmaksızın, en az 50 işçi çalıştıran kamu/özel tüm işyerlerinde ücretsiz, nitelikli bakım evleri ve kreşler açılsın. Kadın bakanlığı yeniden kurulsun, kadın erkek eşitliğini sağlamak üzere Anayasa dâhil tüm yasal düzenlemelerde kadınları koruyacak politikalar ve pozitif ayrımcılık ilkesi hayat geçirilsin,''dendi.