HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı Adası’na gidecek heyeti Abdullah Öcalan’ın belirlediğini, Öcalan’ın dışında hiçbir mekanizmanın bu heyete müdahalede bulunamayacağını söyledi.

HDP İmralı heyetinin Çözüm Kurulu ile dün yaptığı görüşme sonrasında TBMM HDP Grubu’nda düzenledikleri basın toplantısında çözüm sürecinin kaldığı yerden devam etmesi konusunda karşılıklı bir iradenin ortaya çıktığı izlenimini aldıkları açıklamasında bulunan İmralı heyetinde bulunan HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, açıklama sonrasında gazetecilerin sorularına cevap verdi. İmralı Adası’na gitmek için yaptıkları başvuruya cevap alamamaları durumunda çözüm sürecinin tıkandığı izlenimin doğup doğmayacağı sorusu üzerine Sırrı Süreyya Önder, “Biz bu tür takvimlendirme anlayışına sıcak bakmıyoruz. Bu iş neredeyse saatlerin bile önemli olduğu ciddi bir meseledir. Bu görüşmelerin tekrar kaldığı yerden devam etmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Sanırız, hükümette meselenin ağırlığını ve ciddiyetini kavrayacaktır” dedi.

“BU HEYETE ÖCALAN DIŞINDA KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ”

İmralı’ya gidecek heyetin değişeceği yönündeki iddialara cevap veren Önder, “Bu heyeti Öcalan belirledi ve tayin etti. Öcalan’ın dışında hiçbir mekanizma bu heyete müdahale edemez. Müdahaleyi ne Öcalan, ne biz, ne de partimiz kabul etmeyecektir. Ayrıca bu yol da değildir, bunun kimseye faydası yok. Bir önceki görüşmemizde de bunun altını çizmiştik. Bu icbar dili, mecbur bırakma, ben tayin ederim anlayışı barış süreçlerinin dili olamaz. Yaptığımız görüşmelerden edindiğimiz bilgi de böyle bir düşüncenin olmadığı şeklinde. Heyette bir değişiklik yok. İmralı ziyareti yarında olabilir, üç gün sonra da olabilir. Bunu karşılıklı olarak belirleyeceğiz. Karşılıklı olarak bu iradenin çözüm, barış, demokrasi etrafında birleşmiş olması, buna dönük irade ve niyet beyanı kıymetlidir. Görüşmelerde genel olarak Sayın Buldan’ın dile getirdiği hususları konuştuk. Belli noktalarda benzer bir müştereklik yakaladığımızı söyleyebiliriz. Belli noktalarda hala ayrı düşünüyoruz ama barış süreçleri tam da budur. Anlaşan insanların ya da kurumların böyle bir müzakereye ihtiyacı yoktur” diye konuştu.

Önder; yapılan görüşmede çözüm sürecinin devam etmesi konusunda mutabık kalınıp kalınmadığı konusundaki ısrarlı sorulara, “Buna dönük bir irade beyanı ve buna dönük bir kararlılık izlenimi aldık. Bu izlenimi karşılıksız bırakmamak adına anlaşılmayan, belki de ısrarla yanlış bir zeminde tartışılan düşüncelerimize bir netlik ve vurgu yapmak için bunu yaptık” cevabını verdi.

“YOL HARİTASI İLE İLGİLİ BİR PAYLAŞIMIMIZ OLMADI”

HDP heyeti ile Çözüm Kurulu arasında yapılan görüşmede nelerin masaya yatırıldığını açıklayan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, yol haritası ile ilgili yeni paylaşımlar olmadığını belirtti. Baluken, “Biz yaptığımız bu görüşmede çözüm sürecinin askıya alındığı bütün durumları masaya yatırdık. Gerek Kobani politikasıyla ilgili, gerekse de müzakere mekanizmalarının kurulmamasıyla ilgili konuları değerlendirdik. Kamuoyu üzerinden yapılan polemiklerin getirdiği bazı sıkıntılar vardı, bu sıkıntıların aşılması konusunda da belli görüş alışverişlerimiz oldu. Bu çerçevede sürecin hızlandırılması, süreçle ilgili tıkanıklıkların aşılması konusunda karşılıklı irade beyanının şekillendiği somut bir sonucu sizinle paylaşabiliriz. Yol haritasıyla ilgili yeni paylaştığımız bir durum söz konusu değil. Bugüne kadar detaylı bir yol haritası henüz heyetimizle paylaşılmadı. Bizimle paylaşılan bir yol haritası taslağı söz konusu. Biz bu yol haritası taslağının bütün detaylarının içeriğinin biran önce gerek partimizle, gerekse sürecin yürütücüsü olan taraflarla paylaşılması gerektiğini söylüyoruz. Ancak dün yaptığımız görüşmenin çerçevesi daha çok şuanda yaşanan tıkanıklık noktasını aşma, sorun alanlarını giderme üzerinde şekillendi. Tıkanmış diyalog kanallarının açılması ve biran önce müzakere sürecinin gerekli olan mekanizmalarının kurulması üzerinde bir tartışma yürüttük. Belki ileriki görüşmelerimizde yol haritasıyla ilgili bazı şeyleri hükümetle tartışma durumumuz olabilir” şeklinde konuştu.

Müzakere mekanizmalarının kurulması noktasında karşılıklı bir irade beyanının olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğini belirten Baluken, hükümetin bu konuda yetkilendirmiş olduğu Çözüm Kurulu’nun süreçle ilgili bütün planlamaları yürüttüğünü, kendileri için asıl olan yetkilendirilmiş olan Çözüm Kurulu’nun kendilerine ifade ettiği konular olduğunu söyledi.

“BARIŞI GETİRMEK NİYE BİR İKTİDARA OY KAYBETTİRSİN”

“Sekretarya için 2015 genel seçimlerini bekleyecek misiniz, yoksa bu hala öncelikli talebiniz mi?” şeklindeki soruya cevap veren Önder, “Bu konuda Sayın Arınç eksik bilgiye sahip olarak bir değerlendirme yaptı. Bu bugün kararlaştırılmış bir mutabakat değildir. Sayın Arınç o talihsiz demeci vermeden önce oluşmuş bir mutabakattı, o mutabakatın devam ettiği bilgisi var bizde. Bu üzerinde spekülatif tartışmalar yürütülecek bir şey değil. Bir müzakere yürütüyorsanız, onun çalışma koşullarını ve çalışma yetkinliğini sağlamak durumundasınız. Bu çok akılcı ve insanı bir yaklaşımdır. Sanırım Sayın Arınç bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadan o demeci verdi. Milliyetçi oylar ve seçim meselesi aslında oluşturulmuş bir yanlış algı. Ben bu ülkede eğer faşist değilse hiçbir siyasal düşüncenin barışı sağlayan siyasal yapılara desteğini azaltacağını düşünmüyorum. Barış karşıtı ve faşizan mecradan beslenen insanların oluşturmaya çalıştığı algıdır. İnsanlar hayatını kaybederse hiçbir siyasal iktidar ayakta duramaz. Barışı getirmek niye bir iktidara oy kaybettirsin. Seçimden önce mi, sonra mı tartışması abesle iştigaldir, barış, hemen şimdi. Bizim yaklaşımımız budur” dedi.

Genel seçimlerden sonra genel bir af ve bunun ardından Öcalan’ın serbest bırakılmasını kapsayacak bir düzenleme bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine Önder, “Önümüzde şuan çok daha acil halledilmesi gereken bir gündem var. Bu tartışmalar meseleyi spekülatif boyuta taşır. Genel bir cevap vermek gerekirse bu ülkede tarihi barışımız tarihi kucaklaşmamız ve tam bir demokrasi için ne gerekiyorsa biran önce ve hep birlikte hayata geçirmek zorundayız. Af da buna dahil, demokratikleşmenin önündeki bütün engeller de buna dahil” diye konuştu.

“BİZİM SİLAHLI BİRLİKLERİMİZ YOK”

HDP heyeti ile Çözüm Kurulu arasında yapılan görüşmede silah bırakma konusunun gündeme gelip gelmediği yönündeki soruya “Bizim silahlı birliklerimiz yok, ‘HDP silah bıraksın’ gibi bir algı ortaya çıktı, bunun gerçekliğe tekabül eden hiçbir yanı yok” sözleriyle cevap veren Önder, HDP olarak bu süreçte taraflar arasında koordinasyon gerçekleştirmek için kendilerini konumlandırdıklarını ifade etti.

Önder, Cemil Bayık’ın verdiği bir röportajda AK Parti’nin oyalama politikası izlediği yönündeki beyanının hatırlatılması üzerine, “Oradan bakınca bu gerçeklik böyle görünüyor, bizim açımızdan da çok farklı değil. Biz bir sivil siyaset kurumuyuz, PKK bir silahlı örgüt. Baktığımız noktalarda yaklaşım biçimleri anlamında farklar olması da doğal ama o belirleme gerçek bir belirlemedir. Bu süreci başlatan kuşkusuz Öcalan’dır. Onun bu iradesi olmadan kamusal bir güç ne yapabilir? Bu tartışmanın da bir anlamı yok, bu şeref sayın Cumhurbaşkanına ait olsun bir an önce gereğini yapsın” dedi.