Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, çözüm sürecinin şiddeti, terörü, eylemi, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı hoş gören bir süreç olmadığını söyledi. Bozdağ, "Son Kobani hadiselerinde gördük. Pek çok kişi zarar gördü. Pek çok insanımız hayatını kaybetti. Bunun en önemli sebebi ise HDP’nin temsilcilerinin ortaya koyduğu çözüm süreciyle bağdaşmayan söylemler ve eylemler olmuştur. HDP heyetinin görüşme önerilerini biz bu çerçevede elbette değerlendireceğiz. Sürecin sıhhati, görüşmelerin sıhhatini etkileyecektir” dedi.

Reform Eylem Grubu (REG) Toplantısı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın katılımıyla JW Marriott Otel’de gerçekleşti. REG Toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında bakanlar gazetecilerin sorularını cevapladı.

“TABİİ Kİ MOLOTOF BİR SİLAHTIR”

Bir gazetecinin, iç güvenlik reform paketiyle ilgili çeşitli haberlerin hatırlatılarak, molotof kokteylinin silah olarak kabul edilmesi ve buna karşı polisin silah kullanma yetkisinin olduğunun doğru olup olmadığının sorulması üzerine İçişleri Bakanı Ala, “Tabii ki molotof bir silahtır. Hatta tekil olarak silahtan daha tehlikelidir. Patlayıcı maddedir. Atıldığı zaman toplu kıyımlara neden olabilmektedir. Bunun mevzuattaki boşluk giderilerek silah olarak tanımlanan patlayıcı maddeler, buna benzer yakıcı maddeler yeniden mevzuatta açıkça tanımlanıyor. Tabi ki silah olarak tanımladığınız zaman polisin elinde silah olana karşı hangi yetkileri varsa orada da o yetkilere sahip olması tabidir” karşılığını verdi.

“BELLİ SAYIDAKİ KOLLUK AMİRİNE VE MÜDÜRÜNE BU YETKİYİ VERİYORUZ”

İç güvenlik paketiyle ilgili amirin emir vermesiyle gözaltı ya da aramaların daha genişleyebileceğine ilişkin haberlerin sorulması üzerine Bakan Ala, şunları kaydetti:

“Biz gözaltı yetkisini eskiden her güvenli kolluk görevlisinin sokakta gözaltına alma yetkisi vardı. Türkiye’de bu ‘çekelim karakola’ anlayışını getirmişti. Tabi biz oralara fırsat vermeyen, oralara dönmeyen düzenlemeler yapıyoruz. Vatandaşımızın da bugün polisin ya da kolluk birimlerinin gözü önünde bir kavga olduğunda, bir hırsızlık olduğunda ya da uyuşturucu satıldığında, bonzai satıldığında polisin onları gözaltına alıp karakola götürme ve adliyeye teslim etme prosedüründe bir açıklık var. Bir gri alan var. Tereddütler doğuyor. Gözaltına alma yetkisi yok. Suçüstü halinde belli suçlarda milleti tedirgin eden milletimizin can ve mal güvenliğini emniyet altına alacak, hususlarda onları tehdit eden can ve mal güvenliğini, özgürlüğünü, haklarını kullanmasını vatandaşlarımızın tehdit eden hususlarda suçüstü hali olursa polisin gözaltına alma yetkisini getiriyoruz. Bunu da her sokaktaki görev yapan her bir kolluk gücüne, kolluk görevlisine polisine, jandarmaya değil onların amirlerine yani kısıtlanmış bir biçimde gözaltı önemli bir husustur çünkü. Vatandaşın hürriyetini kısıtlayıcı bir düzenlemedir. Dolayısıyla biz belli yetkililere bu yetkiyi vereceğiz. Belli sayıdaki kolluk amirine ve müdürüne bu yetkiyi veriyoruz. O bakımdan hem suçu önleme konusunda alacağı inisiyatif genişlerken vatandaşın hak ve hürriyetini koruyacak önlemleri de birlikte getiriyoruz. Aynı zamanda kolluğun şikayet mekanizmasını da tekrar bu paket içerisine aldık. Mecliste onu da çıkaracağız. Yetkiyle denetim ve görev arasında ciddi bir denge kuran vatandaşın hak ve özgürlüklerini korurken diğer vatandaşlarında can ve mal emniyetini sağlayan, sokakta suçluyla mücadele edebilen, suçluyla mücadele ederken, yani uyuşturucuyu önlerken, kavgayı gürültüyü önlerken, gaspı önlerken bu işlerle ilgisi olmayan vatandaşımıza karşıda oldukça demokratik bir sistem içerisinde hareket edecek bir düzeni kurmayı taahhüt ediyoruz.”

“ÇÖZÜM SÜRECİ SUÇ İŞLEME HÜRRİYETİ DEĞİLDİR”

HDP’nin Adalet Bakanlığına İmralı’ya gitmek için bir başvurusuyla ilgili son durumun ne olduğunun sorulması üzerine Adalet Bakanı Bozdağ, “Çözüm süreci Türkiye’de terörün, kanın, gözyaşının olmadığı barışın egemen olduğu ve bütün bunların kalıcı olduğu bir Türkiye’yi oluşturmak için başlatılmış ve samimiyetle yürütülen bir süreçtir. Hükümetimiz onu son hükümet programına da almıştır. Bu bizim samimiyetimizin somut göstergesidir. Ancak çözüm süreci şiddeti, terörü, eylemi, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı hoş gören bir süreç değildir. HDP’nin Eşbaşkanları veya milletvekilleri yaptıkları açıklamaları kendi eylemleriyle tekzip etmektedirler. Biz isteriz ki açıklamalarını eylemleri teyit etsin veya bazı açıklamalarıyla kendi kendilerini inkâr etmesinde bunu görüyoruz. Son Kobani hadiselerinde gördük. Pek çok kişi zarar gördü. Pek çok insanımız hayatını kaybetti. Bunun en önemli sebebi ise HDP’nin temsilcilerinin ortaya koyduğu çözüm süreciyle bağdaşmayan söylemler ve eylemler olmuştur. Onlarca insanımız öldü. Bu insanların ölümünden kim sorumlu. Sokağa insanları çağıran onları örgütleyen, onları tahrik ve teşvik edenler sorumlu mudur, değil midir? Çözüm süreci suç işleme hürriyeti değildir. Çözüm süreci kamu düzeni ve kamu güvenliğinin kalıcılığının olması ve herkesin özgürce hareket etmesi temel hak ve hürriyetlerinin güvence altında olduğu bir Türkiye’yi oluşturmak için yürütülen bir süreçtir. HDP heyetinin görüşme önerilerini biz bu çerçevede elbette değerlendireceğiz. Sürecin sıhhati, görüşmelerin sıhhatini etkileyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

“BİZ HESAP SORACAK MEVKİDEYİZ. HESAP VERECEK MEVKİDE DEĞİLİZ”

İnterpol kaynaklı haberlere göre IŞİD militanlarının gemilerle Türkiye üzerinden Kobani’ye geçtiği yönünde haberlerin sorulması üzerine Bakan Ala, “Valilik konuya ilişkin açıklama yaptı. Türkiye bu bölgede en çok insani yardımı yapan bir ülkedir. Burada hiç tereddüt yok. Terör örgütleriyle de en fazla mücadele eden ülkedir. Ben evvelsi gün Fransa’da içişleri bakanları ile bir araya geldik ve toplantı yaptık. Bazı insanlar nasıl oluyor da o ülkelerden çıkıyorlar Türkiye sınırına kadar geliyorlar ve biz Türkiye sınırında bunları yakalayıp sonra sınır dışı ediyoruz. Sorgulanması gereken şey budur. Orada da açıklıkla ifade ettim. Türkiye, 7 bine aşkın insana giriş yasağı koymuştur. Binden fazla yabancı savaşçı diye adlandırdıkları kişiyi sınır dışı etmiştir. Bu kadar ağır bir sorumluluk üstlenmişken böyle gereksiz, lüzumsuz ve dezenformasyona dayalı bilgilerle Türkiye’yi meşgul etmek büyük bir haksızlıktır. Bunu kesinlikle reddediyoruz. Biz hesap soracak mevkideyiz. Hesap verecek mevkide değiliz. Bazı ülkelerin propagandaların bizi yönlendirmesine izin vermemeliyiz” diye konuştu.

Adalet Bakanı Bozdağ, bazı haber sitelerinde “Adalet Bakanı açıkladı. Türkiye’de yolsuzluk yüzde 70 arttı” şeklinde yer alan haberlerin ise çarpıtma olduğunu ve kendisinin yaptığı böyle bir açıklama olmadığını ifade etti.

"BUZ TUTMUŞ BİR ALGIYI BUZ KIRAN GEMİSİ ŞEKLİNDE PARÇALAYA PARÇALAYA, AÇA AÇA GİDİYORUZ"

AB sürecinin ivme kazandığını ve oluşturulan strateji eylem planının Brüksel’de ki temaslara nasıl yansıyacağı sorusuna Bakan Bozkır, “Yeni Türkiye 2023’e kadar gidecek dönem zarfında AB sürecine de eskiden beri önem verdiği AB sürecine güçlü ifadelerle tekrar gündeme getirmesi önemli bir mesajdır. Tabiatıyla çok önemli hamleler yaptık. Bunların çok önemli iki gerekçesi var. AB’de ve Batı dünyasında Türkiye ile ilgili olarak maalesef yanış bir imaj oluşmuş vaziyette. Bu imajın yanlış algılarla oluşmuş imajın süratle değiştirilmesi lazım. Bu yapıldıktan sonra ancak Türkiye’nin gerçek yüzü daha rahatlıkla ortaya konabilecektir. Ben buna adeta bir buz kıran gemisi adını veriyorum. Buz tutmuş bir algıyı buz kıran gemisi şeklinde parçalaya parçalaya aça aça gidiyoruz" ifadelerini kullandı.