Kalemi kâğıda dokundurmayalı bir hayli vakit geçti. Cümleler incindi, kelimeler bir araya gelemiyor, her hece ayrı kaprislerde. Kış mevsimi çetin geçmişti. Bahar güz tadında yaz desen muamma. Baharın ayaza çalan meltemi; zarif parmaklarından...
'Ve bir sonbahar yaklaşırken, aslında hiç gitmemiş olan ince zarif esintisi ağustos akşamında şehrin depresif duvarlarına çarparak yüzümüze vurmuştur. Hayatımızın en güzide zamanlarıdır, kapımızı çalan tevafuklar. Bunu idrak...
Şiirsel bir yalan. Hadi canım sen de! Yalanın şiiri olur tamam da şiirin yalanı olur mu veya şiir tadında yalan? Ahh yapmayın lütfen! Yalan; yalandır sadece. 'Fırtınalı bir geceydi, fırtınanın sesi ahşap pencerenin altından; uğultulu...
'Yokmuşum gibi… Var olan sizlere merhaba. Yokluğun sesini duyamazsınız ki… Kaldı merhaba; bastığınız ayakaltı kaldırımlarda. Yazık, ziyan oldu sinemde heyecan… Yazık, ziyan oldu dudaklarımdan dökülen o selam… Başımın sol yanını...
Kapatın telefonları bir fincan kahvenizi alın ve yaslanın koltuğunuza az soluklanalım. Yüreği dağlıyor; bir sancı, bir alev, bir sızı… Zaman ayırmak gerek hasbihâli tadında olanlara. Düğümlenmiş kelimeler toparlanmasını beceremiyor....
Kalem kağıda dökülmeye başlar, Erol Evgin ve Sezen Aksu ' Ben imkansız aşklar için yaratılmışım, belki de aşk imkansız olmalı” düetinde buluşmuşlar gerçekten güzel buluşmuşlar. Çayımı; birkaç hafta evvel sallama içmeye...
Kalabalık lakırdılar hayata zulümdür, etmeyin! Yakınmayın serzenişlerinizi; sabır, şükür ve dua ekseninde yoğurun. Pozitif düşünür müsünüz lütfen? Umut ve Korku arasında hayat çizgisinde havayı teneffüs etmek zaruriyetindeyiz. Olacak...
1 SEN Aşktan İbaret benimki. Bakışlarımda Sen, Baktığım Her yerde Sen, Güneşim Sen , Yağmurum Sen , Geceme Mehtabım Sen , Çatık Kaşlarında O Sert Bakışlarında Gizlediğin Ben. Meltemin sesi Sen Baktığım her yerde Sen Yaprak hışırtılarında...
Sıradaki çaylar hunharca harcanmış duygulara gelsin. Akşam olmak üzereydi. Kapı aralandı, bu sefer biraz çekimser ama samimiyetinden taviz vermeyen tebessümü ile selamladı, adımladı ve sandalyeye oturdu, çayı geldi ardı sıra. Birkaç saat...
Vazgeçmesini bilemeyince kalakalıyor insan. Sabrederek sebat ederek geldik bugünlere, biraz yıpranmış biraz yorgun. Yere göğe sığamaz halde, dinç olmamızı borçluyuz yorgunluğumuza. Dostum ile hasbihal ederken söylemişti 'yorgunluk iyidir...
Riskler riskleri düşünüyordu. Düşündükçe sancılı bir umut büyüyordu... Kabına sığamıyordu... İç sesi sağır etmişti kulağını artık almak istediği riskleri dışında düşüncelere sağırdı kulakları. Susmaktı belki en doğru...
Kalem, kağıt, mühürlü cümleler... Sana yazılan her cümle azizdir, kitap kokar . Dediğim gibi arada göğüs kafesin sıkışacak nefes alamayacak gibi olacaksın acıya acıya alacaksın o nefesi. Yutkunamayacak boğazında düğümlenecek her kelime....
'Düşlerde sevdim seni söyleyemedim,” 'Bir muhabbet kuşu da ben olurum yeter ki sev diye”, 'Aşk nedir nasıldır bilen var mı? Seviyorum diye ölen var mı?” 'Bir ihtimal daha var …” Bitmez bu şarkılar dinlemesini bilene…...
Balkona çıkar kışın ayazını çekersin içine hem de diyaframdan. Yutkunamaz susarsın. Ağlayamaz yutkunursun. Ne bileyim öyle işte. Geçmişe bakar susarsın, yarınlara bakar yine susarsın. Kelimeler yetmez haleti ruhiyyeni anlatmaya. Tevekkül...
Tevafuk ile tesadüf arasında ki ince çizgiyi yaşamak. Tesadüfe verilme ihtimali olmayan İlâhi gücü hissederek kadere teslim olmak… Hayatımızda karşılaştığımız birçok olaylar ve dönüm noktaları vardır. İçinden çıkılmaz zannettiğimiz,...