Mersin İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Mustafa Kemal Başaralı, Birleşmiş Milletler’in 2013 yılı raporuna göre, 2012 yılında dünyada 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğunu ve 1,6 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğünün tahmin edildiğini bildirerek, halkı AIDS’e karşı korunma yöntemlerini uygulamaları konusunda uyardı.

1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Başaralı, AIDS’in (Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), vücudun mikroplara karşı koyma yeteneğinin bozulduğu bir hastalık, hastalığın etkeninin ise HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) adı verilen bir virüs olduğunu bildirdi. HIV enfeksiyonunun 1980’li yıllardan beri tüm dünyada görüldüğüne işaret eden Başaralı, hastalığın bulaşma yollarını şöyle sıraladı: “En sık erkek ve kadının cinsel organ salgılarında bulunan virüs nedeniyle her türlü cinsel ilişki sonucu, korunmasız cinsel temas, damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektörler ile olmaktadır. Kontrolsüz kan nakilleri, kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi alet, kesici ve delici aletler, dövme ve akapuntur aletlerinin kullanımı AIDS’in bulaşma yollarındandır. HIV virüsü taşıyan gebe kadından doğacak çocuğa, doğum ve emzirme yoluyla da bulaşabilmektedir.”

“2-10 ARASINDA HASTALIK ORTAYA ÇIKAR”

Toplumun büyük bölümünün tokalaşma, öpüşme, kucaklaşma, tükürük, gözyaşı, ter, idrar ve dışkı, hayvan ısırması, arı, sinek ve böcek sokması gibi durumlarda bulaşma olacağı korkusunu taşıdığına dikkat çeken Başaralı, yaygın kanının aksine sosyal temas nedeniyle HIV/AIDS’in bulaşıcı olduğuna dair hiçbir vaka bulunmadığını kaydetti. AIDS virüsünün bir insana bulaşması ile hastalığın ortaya çıkması arasında ortalama 2-10 yıl arasında bir süre geçtiği bilgisini veren Başaralı, “HIV (pozitif) kişiler, ortalama 10 yıllık bir süre içinde mutlaka AIDS tablosuna girerler. Virüsün varlığı HIV testi denilen ELISA test ile belirlenir. HIV Enfeksiyonu, tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. Hastalığın kesin tedavisi bulunmamakla birlikte uygulanan ilaç tedavileri ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmaktadır. Bununla birlikte uygulanan ilaç tedavisi bulaşıcılığı da engellemekte, HIV(+) anne ve babadan, HIV(-) bebek doğabilmektedir. Hastalığın aşısı bulunmamakla birlikte aşı konusunda çalışmalar devam etmektedir” dedi.

“AIDS ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIKTIR”

AIDS’in önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizen Başaralı, HIV/AIDS ile mücadelenin en etkili yolunun, korunma önlemlerini uygulamak olduğunu vurguladı. Tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımının, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yolları olduğunu belirten Başaralı, “Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2013 yılı raporuna göre, dünyada 2012 yılı içinde yaklaşık 2,3 milyon kişinin HIV’e yakalandığı, 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,6 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü tahmin edilmektedir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE HASTALIK SIR GÖRÜLÜYOR"

Türkiye’de de HIV/AIDS hastalığı konusundaki farkındalığın ve test imkanlarının artması ile birlikte, tanı alan HIV/AIDS vaka sayısında göreceli bir artış görüldüğüne işaret eden Başaralı, şöyle devam etti: “Ancak Türkiye hala dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirilmektedir. Bakanlığımıza 1985’den 2013 yılı Kasım ayına kadar toplam 7 bin 50 HIV(+) kişi bildirimi yapılmıştır. Vakaların yaklaşık yüzde 73’ünü erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en fazla etkilenenler 40-49 yaş arasındaki kişilerdir. Ülkemizde bildirimi yapılan HIV(+) vakaların yaklaşık yüzde 17’si yabancı uyrukludur. Ülkemizde bulaşma en sık cinsel yolla olmaktadır. Bireylerin ayırımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak üzere, birimlerimiz tarafından yapılan bildirimler kodlu bir şekilde yapılmaktadır. Kişilerin bilgileri üçüncü kişiler ile kesinlikle paylaşılmamaktadır.”

HIV/AIDS’in, çağımızın en önemli sorunlarından birisi olduğuna vurgu yapan Başaralı, AIDS’in sadece tıbbi bir hastalık değil, aynı zamanda ekonomik, kültürel, psikolojik ve sosyal boyutları da olan bir sorun olduğunu kaydetti. Henüz etkin bir aşısı olmayan AIDS hastalığına karşı koruyucu önlemlerin ve hastalık ile ilgili halk eğitimlerinin büyük rolü olduğunun altını çizen Başaralı, “Hastalıkla mücadelede tedavi sürecindeki yenilikler önem taşımaktadır. Yeni ilaçlarla tedavi, hastalık belirtilerinin ortaya çıkışını geciktirmekte ve hastaların daha uzun yaşamalarına imkan tanımaktadır. Ülkemizde HIV ile enfekte kişilerin tedavileri, sosyal güvence kapsamında karşılanmaktadır. Sağlık sigorta kapsamında olmayan HIV/AIDS hastalarına sosyal durumları uygunsa yeşil kart sağlanmaktadır. Bakanlığımız, akademik çevreler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içinde HIV/AIDS konusunda toplumsal duyarlılığın artırılması, halkımızın HIV/AIDS hastalığının bulaşma yolları ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi, kişilerin toplumda ayrımcılık ve damgalanmaya uğramalarının azaltması, hatta ortadan kaldırılması, şüpheli teması olan kişilerin HIV/AIDS hastalığı, bulaşma, korunma yolları konusunda bilgilendirilmesi ve doğru yönlendirilmeleri için Gönüllü Danışmanlık ve test merkezlerinde ücretsiz danışmanlık ve test hizmetlerini sürdürmektedir” dedi.