Medical Park Elazığ Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Güngör, bebek ve çocuklarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının önemine yönelik açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de çocukluk yaş grubunda böbrek nakli gerektiren kronik böbrek hastalığının ve de çocuklarda ciddi hipertansiyonun en önemli nedeni Vezikoüreteral Reflü (VÜR) olduğunu belirten Uzm. Dr. Güngör, VÜR idrar torbasındaki idrarın böbreğin üreter ve böbreklerdeki idrar haznesine kaçışı olarak ifade edildiğini söyledi. Uzm. Dr. Güngör, Özellikle yüksek dereceli reflünün böbreği zedeleyici etkisi olduğundan, erken tanı konulması büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde, çocukluk yaş grubunda böbrek nakli gerektiren kronik böbrek hastalığının vede çocuklarda ciddi hipertansiyonun en önemli nedeni VÜR’dür. VÜR oluşumunun başlıca nedeni üreterlerin mesane içindeki yollarının kısa olmasından kaynaklanmaktadır. Sekonder olarakta disfonkisyonel işeme bozuklukları dediğimiz idrar kaçırma ve sık sık idrara gitme, üriner anomalilere,nörojen mesane vede nöropatik mesane gibi hastalık durumlarında da ek olarak da görülebilmektedir" dedi.

VÜR ve buna bağlı gelişen reflü nefropatisi çok fazla bulgu vermeden seyrettiğini ifade eden Uzm. Dr. Göngür, "Eğer bir çocukta birden daha fazla sayıda kanıtlanmış idrar yolu enfeksiyonu geçirme öyküsü varsa vede üriner sistemde darlık tespit edilmemiş böbrek genişlemelerinde VÜR olasılığı açısından mutlaka araştırılması gerekir. Ayrıca nedeni bilinmeyen ateş, tekrarlayan karın ağrısı ve yan ağrıları, yüksek tansiyon, idrar kaçırma gibi durumlarda da VÜR olasılığını akıldan çıkartmamak gerekir. VÜR’u saptamak için en yaygın olarak kullanılan görüntüleme yöntemi işeme sistoüretrografisidir. Bu yöntemde, önce lokal anestezik jeller perine bölgesi ve sonda ya sürüldükten sonra mesane içine steril koşullarda idrar sondası yerleştirilir. Daha sonra mesane içine yavaş yavaş görüntülemeyi sağlayan bir ilaç verilir. Mesane iyice dolduktan sonra sonda çekilir ve çocuğun ıkınarak işemesi istenir. Eğer bebekse el ile mesaneye baskı yapılarak boşalması sağlanır. Tüm bu işlemler sırasında ara ara görüntüler alınarak geriye doğru kaçak olup olmadığına bakılır. Bu yöntem ile reflünün varlığı, evresi ile mesane ve üretranın anatomik yapısı görüntülenmiş olur" diye konuştu.

VÜR tespit edilen hastaların tedavisinde antibiyotik proflaksisine alındıktan sonra hangi tedavi yönteminin uygulanacağına karar verirken hastanın yaşı, reflünün evresi ve idrar yolu enfeksiyonu geçirme sıklığı göz önüne alınması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Güngör şöyle devam etti:

"Eğer hasta yaşı çok küçükse izleme alınır vede idrar kültürleri ile takip edilir, takipte idrar yolu enfeksiyonu geçirirse veya hastanın yaşı ileri ve reflü ileri derecede ise hastaya öncelikle kapalı tedavi olarak bilinen Sistoskopi işlemiyle birlikte üreterin mesaneye giriş yerinde bir engel oluşturarak idrarın geriye doğru kaçmasının önlenmesi amaçlı üreter girişi yerinin altına özel bir madde enjekte edilir. Eğer reflü derecesi çok yüksekse vede kapalı işlemden fayda görmeyen hastalara açık cerrahi işlem uygulanmaktadır."

Uzm. Dr. Güngör, VÜR hastalığı uygun ve zamanında yapılacak bir tedavi ile böbreklerde oluşabilecek kalıcı zedelenmelerin önüne geçilmiş olacağını da sözlerine ekledi.