Memorial Ataşehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. K. Yalçın Polat “3-9 Organ ve Doku Bağışı Haftası” öncesinde karaciğer nakline götüren sebepler hakkında bilgi verdi.

Sağlık Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, 21 bin 767 böbrek, 2 bin 132 karaciğer, 537 kalp, 250 pankreas, 38 akciğer, 4 kalp kapağı, 1 ince bağırsak hastası kadavradan nakil olmak için beklediğini ifade eden Prof. Dr. K. Yalçın Polat, bir o kadar da bu listeye kayıtlı olmayan hastanın bulunduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Polat, “Ülkemizde kadavradan nakillere göre canlıdan canlıya gerçekleştirilen nakil operasyonları daha sık yapılmaktadır. Organ bağışının az olması bunun en önemli sebebidir. 2002-2014 yılı istatistiki bilgilerine bakıldığında; Türkiye’de bugüne kadar toplam 31 bin 783 organ nakli yapılmış ve bu nakillerin 8 bin 666 kadavradan, 23 bin 117’si canlıdan canlıya gerçekleştirilmiştir” dedi.

“YAŞAMIN DEVAMI İÇİN KARACİĞER SAĞLIĞI ŞART”

Vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan karaciğerin, metabolizmanın beyni, aynı zamanda vücudun fabrikası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Polat, “Karaciğer 500’ün üzerinde biyokimyasal işlem yapmaktadır. Vücutta birçok önemli görevi yerine getiren karaciğerin sağlığını korumak organizmanın hayatiyetini devam ettirmesi için oldukça önemlidir. Akut karaciğer yetmezliği, daha önce karaciğer rahatsızlığı olmadığı bilinen bir kişide aniden gelişen bir klinik tablodur. Bu süreç çok tehlikelidir ve ölüme yol açabilir. Birtakım ilaçları bilinçsizce kullanmak, toksik maddeler, mantar zehirlenmeleri, nedeni bilinmeyen bazı durumlar, spor ve diyet için kullanılan protein ekstreleri (protein, tozları, ilaçlar) kişinin akut karaciğer yetmezliğine girmesine sebep olabilir. Özellikle yabani mantar tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bu mantarlardan bir tane bile tüketmek akut karaciğer yetmezliğine neden olabilir” diye konuştu.

SİROZA DİKKAT

Kronik karaciğer hastaları tedavi edilmediği takdirde “siroz” olarak adlandırılan son dönem karaciğer yetmezliğine girdiğini vurgulayan Prof. Dr. Polat, “Karaciğer yeterince çalışmadığı için diğer organlar da etkilenir ve çalışamaz hale gelir. Karaciğer tümörü görülme riski de 10 kat daha artar. Dolayısıyla karaciğer rahatsızlığı olan kişiler karaciğer kanseri açısından risk grubunda ilk sıralarda yer alırlar. Karaciğer yetmezliğinde “dekompanse” denilen sürece giren hastaların yaklaşık yüzde 65-70’i 2 yıl içinde hayatını kaybetmektedir. Bu süreçte yemek borusu etrafında oluşan varislerden dolayı kanamalar da görülebilir. Tekrarlayan bu kanamalar hayati tehlikeyi gösterir” şeklinde konuştu.

“ORGAN NAKLİ HASTANIN HAYATINA SİHİRLİ BİR DOKUNUŞTUR”

Karaciğer yetmezliğinin son evresinde olan hastalar için nakil sayesinde uzun ve kaliteli bir yaşam sağlandığını bildiren Prof. Dr. Polat, “Karaciğer nakli, karaciğer yetmezliğinin son döneminde yapılmaktadır. Bu karar karaciğer nakli merkezlerinde yapılan tetkikler sonucu verilmektedir. Nakil sonrası kişiler sosyal hayatlarına daha aktif olarak devam edebiliyor. Bayan hastalar için nakilden 2 yıl sonra gebelik ve sağlıklı bir doğum mümkündür. Yine nakil sonrası sporcular, doktorunun kararı ve kontrolünde spor yaşamına geri dönebilmektedirler. Kısacası nakil sonrası hastalar fiziksel ve sosyal açıdan olumlu değişimler yaşamaktadırlar” ifadelerini kullandı.