Acıbadem Ankara Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. U. Emrah Altıparmak, yaşam alanlarının yanlış aydınlatılmasının, göz sağlığını olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu.

Doç. Dr. Altıparmak yaşadığımız mekanların göz sağlığımıza zarar vermeden nasıl tasarlanabileceği ile ilgili bazı ipuçları verdi. İyi aydınlatmanın, bireyin yazılı veya basılı dokümanları rahatsız olmadan okuyabileceği ışık seviyesini ifade ettiğini belirten Doç. Dr. Altıparmak, “Bunun altında kalan ışık seviyeleri çalışmayı güçleştirerek zorluk yaratır. Baş ve boyun ağrısı, gözlerde batma ve yanma gibi sorunlara sebep olabilir. Bundan daha parlak ışık seviyesi ise gözde kamaşma, parıldama, kontrast ayırmada güçlük ve yorgunluk gibi sıkıntılara neden olur” dedi. Ortam aydınlatması tasarlanırken nelere dikkat edilmesi gerektiği hususunda ise Altıparmak şunları kaydetti:

“Ortam aydınlatması sırasında öncelikle gün ışığı varsa, bundan yararlanılmaya çalışılmalıdır. Gün ışığı renklerin daha doğal görünmesini sağlar, kişide mutluluk hissi uyandırır. Ancak doğrudan ve aşırı gelen gün ışığı rahatsız edici olabilir. Bu tarz gelen gün ışığını engellemek için camlar filtre ile kaplanabilir veya tül perde gibi araçlar kullanılabilir. Doğrudan gelen aşırı parlak gün ışığı da rahatsız edici olabilir.

Gün ışığının yetersiz olduğu mekanlarda veya kış ayları gibi günlerin kısaldığı zamanlarda elektriksel aydınlatma araçları kullanılır. Bunlar arasında ampuller, floresan, led veya halojen ışıklar sayılabilir. Kalabalık çalışılan veya ofis benzeri iş ortamlarında genel olarak her yeri eşit miktarda aydınlatan tavan aydınlatmaları tercih edilmelidir. Buradaki amaç çalışılan mekanın her noktasının, benzer ışık sıcaklığı ve parlaklığı ile aydınlatılmasıdır. Bu bakımdan tercih edilebilecek bir aydınlatma biçimi, ışığın doğrudan değil de tavana veya duvara yansıyarak ortamı aydınlattığı ’dolaylı (indirekt) aydınlatma’ dır. Bu tarz aydınlatma ile kamaşma ve gölge oluşması gibi istenmeyen etkiler en alt düzeyde tutulabilir. Çünkü kamaşma ve gölge gözleri yorar.

Floresan gibi özellikle soğuk ışık tonlarının kullanıldığı ortamlarda, parıldamayı azaltmak için başka yöntemler de kullanılabilir. Işığın önüne konabilen kafes veya filtreler bu tür araçlar arasındadır.”

Doç. Dr. Altıparmak, ışığın yönü konusunda ise şu bilgileri verdi:

“Genel amaçlı iş ve yaşam alanlarında doğrudan gelen ışık gözü yorduğu için çok tercih edilmez. Bu nedenle ideal aydınlatma biçimi dolaylı aydınlatmadır. Bu tür aydınlatmada ışığın yönü genellikle ya tamamen ya da büyük oranda tavana doğru verilir ve tavandan yansıyan ışıkla aydınlatma sağlanır. Ancak özel durumlarda çalışırken doğrudan ışık gelmesi gerekebilir (tamirci, saatçi,vb).”

Bir rengin doğal olarak fark edilmesinin ancak gün ışığında mümkün olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Altıparmak, “Aydınlatma araçlarında da genellikle gün ışığına en yakın olan tonlar tercih edilir. Işığın tonunu (sıcaklığını) ifade etmek üzere Kelvin (K) birimi kullanılır. 5000 K öğlen ışığına denk gelir. 5000 K’ den daha yüksek derecede ışık tonları soğuk ışıklar (mavimsi beyaz), 3300-5000 K arasındaki tonlar ara değerler (beyaz), 3300 K’ den düşük ışık tonları ise sıcak (pembemsi beyaz) olarak izlenir. Kelvin cinsinden rakam azaldıkça renk kırmızıya (sıcak renkler), arttıkça maviye (soğuk renkler) yaklaşır. Sıcak renkler insana rahatlık ve keyif verdiğinden daha çok ev ve dinlenme ortamlarında tercih edilmelidir. Soğuk ışıklar ise uyanıklık ve dikkat artışı sağladığından iş ortamında tercih edilmelidir.

Günümüzde floresan, tungsten veya led lambalar farklı sıcaklık derecelerinde üretilebilmektedir. Lamba ve ampuller sıcaklık derecelerinin tüketiciler tarafından daha kolay anlaşılabilmeleri için soğuk beyaz-sıcak beyaz veya günışığı olarak da isimlendirilirler” ifadesini kullandı.

Uyku esnasındaki aydınlatmanın önemine de dikkat çeken Doç. Dr. Altıparmak şunları dedi:

“İnsan beyninde yer alan epifiz bezi tamamen karanlıkta iken melatonin isimli hormonu salgılar. Bu hormon vücudun gece-gündüz döngüsünü düzenler. Aynı zamanda vücutta bağışıklık sistemi üzerinde düzenleyici etkisi vardır. Düzenli melatonin salınımı stresi azaltır ve mutluluk hissi yaratır. Melatonin hormonu salınabilmesi için uykunun karanlıkta gerçekleşmesi gerekir. Bu nedenle uyku sırasında hem ışıkların hem de TV gibi ışık yayan elektrikli aletlerin kapalı tutulması gerekir."