Dünya Diyabet Günü, diyabet dünyasının en önde gelen farkındalık kampanyasıdır.
1921 yılında insülini bularak diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig'in doğum yıl dönümü anısına, her yıl 14 Kasım'da Dünya Diyabet Günü düzenlenerek, çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. 
Dünya Diyabet günü, diyabet konusunda insanları ve medyayı bilgilendirmek amacıyla çeşitli organizasyonların yapıldığı bir gündür. Tüm dünya da 300 milyondan fazla şeker hastası vardır ve bunların çoğu yeterli tıbbi bakım alamamaktadır. Bu yüzden diyabet hastalarına dikkat çekmek ve hastalığın artmasını önlemek adına düzenlenmiş çok önemli bir gündür.
Biz de İl Sağlık Müdürlüğü olarak konunun önemi nedeniyle, yurtiçi ve yurtdışında diyabetle ilgili çok sayıda konferans ve eğitimlere katılmış olan Aile Hekimi Dr. Recep ERMUT’ la bir söyleşi gerçekleştirdik.
SAYIN RECEP ERMUT DİYABET NEDİR?
Öncelikle İl Sağlık Müdürlüğü olarak böylesine önemli bir konuya değindiğiniz ve konu hakkında görüşlerime başvurduğunuz için çok teşekkür ederim. 
Diyabet, tüm dünya da ve ülkemizde her geçen gün artan metabolik bir hastalıktır. Vücutta bulunan pankreas hormonu insülin salgılamıyorsa veya eksik salgılıyorsa ya da insülin salgılandığı halde organlarda direnç gelişmişse kişide diyabet hastalığı meydana gelir. Yani diyabeti kısaca vücudun kan şekerini uygun şekilde kullanamaması olarak tanımlayabiliriz.
DİYABET BERABERİNDE KALP HASTALIĞINI DA GETİRİR!
Diyabet neden önemlidir?
Diyabet önemlidir çünkü günümüzde tüm dünyada 300 ila 350 milyon kişi diyabet hastasıdır. Türkiyede ise bu hastalık 7 milyon kişide görülmektedir ve yine Türkiyede 7 milyon gizli şeker hastası bulunmaktadır. 
Diyabet önemlidir çünkü 1995 yılında dünya diyabetli nüfusu 30 milyon iken, 2000 yılında 177 milyon olmuştur. Bu sayı maalesef günden güne artmaktadır. 
Diyabet önemlidir çünkü kişinin tüm metabolizmasını etkileyen bir hastalıktır. Eğer kişide Diyabet hastalığı varsa mutlaka kalp-damar hastalığı da oluşacaktır.
Diyabet tipleri nelerdir?
Diyabet 4 tip olarak görülmektedir;
1) Tip 1 diyabet: Çocuklarda ve ergenlerde insülin salınımı eksikliğinden kaynaklanan ve genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan diyabettir. Eğer her iki ebeveynde diyabet hastasıysa çocukta diyabet görülme olasılığı % 100, ebeveynlerden sadece biri diyabet hastasıysa çocukta diyabet görülme olasılığı % 40’tır. Tip 1 diyabet hastaları ömür boyu insülin kullanmak durumundadırlar. 
Bu tip diyabet günümüzde artık yetişkinlerde de görülmeye başlanmıştır.
2) Tip 2 diyabet: Orta ve ileri yaş grubunda görülen diyabettir . Kilo fazlalığı ve yanlış beslenme gibi faktörlere bağlı olarak meydana gelir.
3) Gestasyonel Diyabet (Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı) : Hamilelik sırasında veya hamilelikten önce başlayarak ilk kez gebelik döneminde fark edilen diyabettir. Özellikle 30 yaş üstü, kilolu ve 4 kg. üzeri çocuk doğurmuş hanımlarda rastlanmaktadır.
4)İlaç Kullanımına Bağlı Diyabet: Bazı ilaçların (Örneğin Beta Blokerler) kullanımına bağlı olarak oluşan diyabettir.
Bir de kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına rağmen direkt tanısını koyamadığımız ve gizli şeker olarak adlandırdığımız diyabet türü bulunmaktadır. Teşhis koyarken hastanın açlık kan şekeri 100-125 aralığında, tokluk kan şekeri 140-200 aralığında ve Hemoglobin A1C 6,5 üzerindeyse gizli şekerin teşhisi konulmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre 20 yaş üzerindeki yetişkinlerin yüzde 11’inde diyabet; yüzde 18’inde ise gizli şeker tespit edilmiştir
Diyabetin belirtileri nelerdir?
Belirtiler Tip 1 diyabette; ciddi kilo kaybı, çok su içme, sık idrara çıkma, karın ağrısı, halsizlik, hızlı solunum olarak kendini gösterirken, Tip 2 Diyabette; çok yemek yeme, çok su içme, sık idrara çıkma, sürekli açlık hissi, geçmeyen yaralar, ağız kuruluğu, kuru ve kaşıntılı cilt, el ve ayaklarda uyuşma olarak görülür.
ŞEKER YÜKLEMESİ ÖNEMLİDİR!!
Diyabet tanısı nasıl konur ?
Diyabeti durdurmanın ilk koşulu erken tanıdır. Yukarda ki belirtiler hastalığın tanısında yol göstericidir. Ancak kesin tanı şeker ölçümü ve kan testleri ile konur. Sağlıklı bir kişinin şekeri açken 70-100, tokken 1 kilo baklava bile yemiş olsa 100-140 aralığındadır. Eğer yapılan testlerde açlık kan şekeri 100 ve üzeri, tokluk kan şekeri 140 ve üzeriyse Hemoglobin A1C testi 6,5 ve üzerindeyse, Şeker yükleme testi sırasında kan şekeri düzeyi 200 üzeriyse şeker hastalığı tanısı konur. Gestasyonel diyabet için de gebeliğin 24. Haftasında gebelere şeker yükleme testi yapılması gerekmektedir. Şeker yükleme testinin tehlikeli olduğuna dair medyada çıkan haberlere itibar edilmemesi de yerinde olacaktır.
Diyabet Tedavisi nasıl yapılır?
Tip 1 Diyabette ağızdan ilaç alarak tedavi yapılması mümkün değildir. Bu tip hastalara enjektörle dışarıdan insülin verilmesi gerekmektedir. 
Tip 2 diyabette hasta ağızdan ilaçlarla tedavi edilebilir veya hastanın tedaviye cevap vermemesi durumunda dışarıdan insülin tedavisi başlanabilir. 
Diyabetin ortaya çıkmasının engellenmesi veya kalıcı olarak tedavisi edilmesi mümkün müdür?
Diyabet tanısı konmuşsa tamamen iyileşme diye bir şey söz konusu değildir. Diyabet, ömür boyu tedavi gerektirir ve hastaların bununla yaşamayı öğrenmesi gerekir. Uygun ve doğru ilaç kullanımı, bilinçli bir beslenme ve egzersiz planı ile yaşam kalitesi çok olumsuz etkilenmez.
BEL ÇEVRESİNE DİKKAT!
Kimler Tehdit Altındadır.
Diyabet hastalığında en önemli gösterge, bel çevresinin genişlemesidir. Bel çevresi kadınlarda 82 cm. erkeklerde 102 cm. üzerindeyse tehlike başlamış demektir. Çünkü bel çevresi kalınlaştıkça tehdit artar.
Bunun dışında en çok tehdit altında olanlar ailesinde (anne baba veya akrabalar) şeker hastalığı bulunanlar, hareketsiz yaşayanlar ve sağlıksız beslenenlerdir.
DİYABETLİ ŞEKERİN REÇELİN TADINI UNUTACAK!
Diyabetten Nasıl Korunabiliriz?
Diyabette genetik faktörler dışında en önemli etken hareketsiz yaşamdır. Finlandiya da yapılan bir araştırma her sabah 30 dakika yürüyüşün diyabeti %58 oranında azalttığını göstermiştir. Bu yüzden her gün mutlaka egzersiz yapılması özellikle yürüyüş yapılması tavsiye edilmektedir. 
Eğer diyabetli hiç egzersiz yapmayan biriyse günde 10 dakika tok karnına yürüyüş yaparak başlayabilir. Neden tok karnına derseniz hastada başlangıçta yoğun yürüyüşler hipoglisemi gelişmesine neden olabilir.
Sonrasında bu yürüyüşler günde yarım saate çıkarılabilir. Bu yürüyüşlerde hastanın yanında 1 kesme şeker taşıması yerinde olacaktır.
Diyabet hastalarına ısrarla tempolu yürüyüş tavsiye edilirken koşmaları önerilmez çünkü dedik ki diyabet beraberinde kalp hastalığını da getirir. Bu yüzden koşarken kalp krizi geçirmeleri tehlikesi vardır. Bu durumda yürüyüş yapmaları daha sağlıklı olacaktır.
İkinci önemli etkense sağlıklı beslenmedir. Diyabetli bir hasta karbonhidratlı, yağlı ve tatlı besinleri listesinden çıkaracak. Tabiri caizse şekerin reçelin tadını unutacak. Normalde her şişman diyabet olmaz, her diyabetli de kilolu değildir. Ancak beslenmesine dikkat eden herkes bunun faydasını sadece kilo açından değil sağlık açısından da görecektir. Çünkü kilo vermekle hem şeker hem de tansiyon gibi hastalıkların önüne geçilebilir.
ARABANI PARK ET, ASANSÖRÜ TERK ET
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyor, teşekkür ediyorum. Son olarak hareket, hareket, hareket diyorum ya da moda söylemle arabanı park et, asansörü terk et.
Biz de İl Sağlık Müdürlüğü olarak vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyor, çalışma hayatınızda başarılar diliyoruz.