Medicana International Ankara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Diker, "Kalp damarında darlığın olduğu bölgedeki kan akımının ister bypass, ister balon ve stent yöntemi ile yeniden sağlanması göğüs ağrılarını ortadan kaldırmada çok etkilidir" dedi.

Medicana International Ankara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Diker, dünya üzerinde her 5 ölümden birinin nedeni olan Kalp ve damar hastalıklarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Eskiden kalp hastalarının yanından ayırmadığı bir ilacın olduğunu belirten Diker, bu ilaçların ‘dil altı’ diye bilinen dil altı nitrat tabletleri olduğunu ifade etti. Diker, "Kalp hastaları göğüs ağrısı veya tıkanıklık hissi olduğunda bu ilacı dil altında eritirler ve ağrının, sıkıntının geçmesini beklerlerdi. Bu ilaç o kadar efsane olmuştu ki kalp krizi anında bile kurtarıcı olduğu düşünülürdü. İlacın içindeki damar genişletici isosorbit dinitrat denilen bir madde ‘angina’ denilen göğüs ağrısının daha hızlı geçmesini sağlardı. Bunlar eskide kalmış gibi anlatılsa da hala bu grup ilaçlar kalp damar hastalarında başarı ile kullanılmaktadır. Eskisi kadar popüler olmamasının nedeni ilacın etkisiz olması değil yeni tedaviler sayesinde ilaca olan ihtiyacın azalmasıdır. Kalp damar hastalarında, yani tıp dilindeki adı ile koroner arter hastalığı olanlarda, damarlardaki daralma nedeniyle baskı tarzında göğüs ağrıları olur. Bu ağrı nedeniyle hasta hareketini kesip istirahat eder ve ağrının geçmesini bekler. Damarlardaki daralmaların şiddeti ve yaygınlığı ile orantılı şekilde bu durum gün içerisinde bir çok kez tekrarlayabilir. ‘Angina pektoris’ olarak adlandırılan tablo nedeniyle hastaların yaşam kalitesi ileri derecede bozulur. Ağrının sebebi hareket esnasında kalp kasının oksijen ve besin maddelerine ihtiyacının artmasıdır. Sağlıklı bir kişide kalp damarlarında kan akımı artarak bu ihtiyaç karşılanır. Ancak kalp damarlarında darlık varsa ihtiyaç karşılanamaz ve bunun habercisi olarak göğüs ağrısı başlar. Ağrı başlayınca da kişi istirahate geçer ve dengeler eski haline döner. Damarlardaki darlık durduğu müddetçe bu döngü devam eder gider" dedi.

Kırk yıl önce ortaya çıkan bir tedavi seçeneğinin hastalığı tedavi etmek için geliştirildiğine işaret eden Diker, "Koroner bypass ameliyatı denilen bu yöntemde bacaktan veya göğüsten alınan bir damarla tıkanıklığın önü ve arkası arasında (teknik anlatımıyla darlığın ötesi ile aort arasına) köprüleme yapılarak darlığın sonrasına kan akımı sağlanır. Yöntem çok başarılı olmakla beraber, büyük bir ameliyat (açık kalp ameliyatı) ile gerçekleştirilmesi, büyük bir ameliyatın göze alınabileceği önemli damarlarda darlık olması gibi sınırlamaları vardır. Başka bir ifade ile her zaman her hastada hemen yapılabilecek bir işlem değildir. Dahası bu tip yöntemlerin temel amacı ortaya çıkan ağrıları kontrol etmektir. Hayat kurtarıcı, yani yaşam süresini uzatıcı etkileri sadece sınırlı bir hasta grubunda söz konusudur" ifadelerini kullandı.

Diker, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Daha sonraki yıllarda ortaya çıkan yeni yöntem ile ameliyata gerek kalmadan kalbin damarlarındaki darlıkların açılması çok büyük oranda kolaylaşmıştır. Bu yeni yöntemin adı ‘koroner balon anjiyoplasti’dir. Bu yöntemde koroner damarların içinde şişirilebilecek kadar küçük bir balon, kasık veya kol damarları kullanılarak ( bir ameliyata ihtiyaç olmadan, lokal uyuşturma ile) kalp damarı içine gönderilmekte, o damar içinde darlığın olduğu yerde şişirilmekte ve damarın açılması sağlanmaktadır. Bu yöntem basit ve etkilidir. Ancak darlığın olduğu ve balonun şişirilerek açıldığı yerde yeniden daralma olması bu yöntemin en önemli dezavantajı olmuştur. Sonrasında geliştirilen stent denilen incecik örülmüş silindir şeklindeki metal yapıların balon sonrası buraya yerleştirilmesi ise daralma oranlarını çok azaltılmıştır. Balon yapılan ve stent konulan darlık bölgesinde tekrar daralma meselesine son darbe ise ilaçlı stentlerle vurulmuştur. İlaçlı stentler, üzerine yerleştirilen ilaçların etkisi ile yeniden daralma meselesini neredeyse ortadan kaldırmışlardır."

"Kalp damarında darlığın olduğu bölgedeki kan akımının ister bypass, ister balon ve stent yöntemi ile yeniden sağlanması, yazının başında bahsettiğimiz göğüs ağrılarını ortadan kaldırmada çok etkilidir" diyen Diker, "Balon ve stent yöntemi ile bu işin halledilmesi angina tedavisine müthiş bir ivme kazandırmıştır. Binlerce hasta yaklaşık 20 dakikalık bir işlem sonunda kalp damarlarındaki ağrıya neden olan darlıklardan kurtulabilmektedirler. Özel durumlarda, yani teknik olarak balon/stent işlemi yapılamayacak olan hastalarda bypass cerrahisi imdada yetişmektedir. İşte tam bu nedenle yazının başında bahsettiğimiz dil altı ilaç ihtiyacı biraz eskilerde kalmıştır. Artık hastalar tekrarlayan göğüs ağrılarından muzdarip iseler kolayca gerçekleştirilen balon ve stent işlemleri sonunda bu ağrılardan kurtulmaktadırlar. Şunu unutmamak gerekir ki ister balon ve stent işlemi, ister bypass cerrahisi yapılmış olsun kalp damarında hastalık devam etmektedir. Bu nedenle hastaların kendilerine özen göstermeye devam etmeleri, önerilen ilaçları kullanması ve periyodik kontrollerini aksatmaması gerekir" açıklamasında bulundu.