Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Saydam, kadınların yarısında görülen meme başı akıntısının nedenlerinin mutlaka araştırılması gerektiğini söyledi. Akıntının memenin doğal salgısından kaynaklanabileceği gibi kanser nedeniyle de oluşabileceğini belirten Saydam, “Akıntının iki memeden, çok kanaldan gelmesi, yağlı ve süte benziyor olması meme kanseri dışındaki nedenlerle olabileceğini gösterir. Ancak tek memeden, kanlı ve açık renkli bir akıntı geliyorsa, mutlaka akıntının nedenleri incelenmelidir. Bu özelliklerdeki akıntı, erken başlayan bir meme kanserinin belirtileri olabilir” dedi.

“DOĞAL SALGIYLA KARIŞTIRMAYIN”

Kadınların yarısında hayatlarının belli dönemlerinde meme başı akıntısı görüldüğüne dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Saydam, çoğunluğunun doktora gitmediğini söyledi. Saydam, meme başı akıntılarının doğal bir süreçten (sekresyon) kaynaklanabileceği gibi bir hastalık nedeniyle de oluşabileceğini ifade etti. Keratin isimli tıkaçların süt verme işlemi bittikten sonra süt kanallarını tıkadığını ve bu sayede süt akmasının engellendiğini anlatan Saydam, “Kadın meme başını sıkarsa; vücudun ürettiği süt benzeri yağlı bir sıvı gelir. Bu meme başı akıntısı değildir. Tıkacın devreden çıkmasıyla oluşan normal bir olaydır. Dar sutyen giyen kadınlarda da aynı akıntı görülebilir” diye konuştu.

“İLAÇLAR DA AKINTIYA YOL AÇABİLİR”

Meme başı akıntısında hastalık riskinin yaşın ilerlemesiyle arttığını söyleyen Saydam, meme başı akıntılarının hepsinin incelenmesi gerektiğini kaydetti. Her meme başı akıntısının memede bir hastalık olduğu anlamına gelmediğini belirten Saydam, “Çünkü mide hapları, anestezide kullanılan bazı ilaçlar, doğum kontrol hapları, kronik böbrek yetmezliği meme başı akıntısına yol açabilir” şeklinde konuştu.

Patolojik ve patolojik olmayan meme başı akıntılarını birbirinden ayıran noktalar olduğunu ifade eden Saydam, “Patolojik olmayan meme başı akıntıları genellikle her iki memeden, birden fazla kanaldan gelir. Yağlı, süt benzeri bir akıntıdır. Patolojik meme başı akıntıları ise, akıntı tek bir kanal ve tek memeden olur. Akıntı kanlı ve açık renklidir. Meme başı akıntısının kötü olma olasılığı yaşla birlikte artar. Kanlı akıntı kanserlerde, sarı ve yeşil renkli akıntı ise fibrokistik değişiklik durumlarında karşımıza çıkıyor. Sadece bunlara bakarak, ‘Akıntı sarı ve yeşil renkte, sende bir şey yok’ demek de yanlıştır. Mutlaka akıntının nedenleri araştırılmalıdır” dedi.

Meme başı akıntısının kanserle ilişkili olabileceği uyarısında bulunan Saydam, açıklamalarına şöyle devam etti: “Kendiliğinden olan meme başı akıntılarının çoğu iyi nedenlerden ortaya çıkar. Az bir kısmı başlangıç halindeki kanserlerde görülür. Yaptığımız tetkiklerde hiçbir şey bulamadığımız vakaların yüzde 3’ünde kötü, yüzde 97’sinde ise iyi sonuçlar ortaya çıkar. Meme başı akıntılarında birçok tetkik yapılabilir. Burada önemli olan hastanın yaşıdır. Gençlerde ultrason, 40 yaşın üzerindeki hastalarda ise mamografi ve ultrason istiyoruz. Başka bir teknikle, meme kanallarının içerisini görüntülüyoruz. Ayrıca meme başından girilerek yapılan endoskopi işlemi ve MR çekimi de tanı amaçlı kullanılabilir.”

“KANSERE ERKEN EVREDE YAKALANABİLİR"

Tetkiklerde olumsuz bir durum ortaya çıkmasa bile, meme başı akıntısı olan kadınlara ameliyat önerdiklerini kaydeden Saydam, şunları söyledi:

“Çünkü kesin tanı konulması ve hastanın yaşam kalitesinin korunması için ameliyatın yapılması gerekiyor. Ameliyatta hastadan çıkartılan parça patoloji uzmanları tarafından inceleniyor. İnceleme neticesinde kanser tanısı konduğunda, başlangıç halindeki bir meme kanserini vücuda yayılmadan tespit etmiş oluyoruz. Tanı konan hastanın kemoterapi almasına da gerek yoktur. Yapılan bilimsel araştırmalara göre 60 yaşında görülen meme başı akıntısının kanserden olma olasılığı yüzde 30’dur. 40 yaşında bu oran yüzde 3’e düşüyor. Tersinden de düşünülebilir. 60 yaşında meme akıntısı olan kadınların yüzde 70’i kanser değildir.”

Meme başı akıntısı olan kadınların sutyenlerinde sürekli bir ıslaklık olduğunu anlatan Saydam, “Bu durum kadınları rahatsız eder. Devamlı kirlenen sutyenleri değiştirmek zorunda kalabilirler” diye konuştu.