Memleket Partisi Karaman Milletvekili Adayı Necati Şenok, geleceğimizin teminatı gençlere seslenerek çağrıda bulundu.

Şenok, gençler için yayınladığı mesajında şu ifadelere yer verdi:

Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez… Bu güzelim topraklarda nasıl olurda kaos hiç bitmez? Bulunduğu konum olarak tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu, insanlık tarihinin başladığı, bütün dünya halklarının uğrunda savaşdığı medeniyetlerin beşiği Anadolu… 300.000 yıldan bu yana hiç bitmeyen mücadelelerin yuvası Anadolu… Hitit İmparatorluğunun, Truva Krallığının, Bizansın, Osmanlının göz bebeği Anadolu… ve bu kutsal toprakların ebedi sahibi Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Arabıyla, Ermenisiyle, Rumuyla, Çerkeziyle, Lazıyla… Türk Milleti! Kimdir dünyanın en güçlü halkı? Vietnam’dan çıkamayan dünyanın en güçlüleri sıralamasındaki Amerikalılar mı, Yoksa Ukrayna’dan 2 senedir çıkamayan Ruslar mı? Biz Rusya ve Amerika’yı kendi tarihimize uzak olduğumuz için gözümüzde mi büyütüyoruz acaba? Ya da olaylara algılarken kendi tarihimizi bilmemek mi sorun? Büyük Rusya, Büyük Amerika ve Türkiye’yi kıyaslayalım… diğer büyük devletlermi yoksa aynı anda Rus, Ermeni, Fransız, İtalyan, İngiliz, Yunanı silahsız, çorapsız, yemeksiz… çoluk çocuk genç yaşlı… bu vatanı müdafaa eden kutsal Türk milletimi daha güçlü sizce? Olaylar buradan sonra başlar aslında… Bu milletin birlik olduğunda ne kadar sarsılmaz olduğunun sonucuna varanlar Atatürk’den sonra yavaş yavaş bu milleti bölmek için çabalamışlar ve bu çabaların meyvelerini 70’lerde almaya başlamışlardır. Dönemin yaşamına uygun ilerici fikirleri karizmatik liderlerleri ile gençlerin üzerinden topluma yansıttılar, hepsinin ortak söylemi emperyalist Amerika olmasına rağmen bu gençler neden birbirlerine girdiler? Yanke go home!!! Diyen 6.filoyu taşlayan Denizleri, Mehmet Şevki Eygi’ler ve dostları neden bıçakladılar kimdi dost kimdi düşman? Kim organize ediyordu bütün bunları? Toplumu arkasından götüren bu akımlar neydi? Milletimizin öz değerlerini kullanıp toplumu kimler sağa sola çekip ayrıştırdılar? Bu durum aslında milletin gelişimini mi gösteriyor, kabuğumu kırılıyordu Anadolu’nun yoksa, götürülmesi düşünülen yere doru bir yolculuk muydu? Bu milletin gelişmesini istemeyenlere göre bölmekten başka çare yoktu, iç savaş öyle bir hal aldı ki sağ, sol görüşler caddeleri sokakları ayırdılar, her görüşün mensubu evi diğer sokakta dahi olsa gizli saklı kaçak göçek evine ulaşabiliyor diğer zamanlarda herkes kendi yolunu kullanabiliyordu,1. İstasyon caddesi sağcıların 2.istasyon solcuların…Türkiye’nin her yerinde de durum aynıydı… Sağ ve sol kahvehaneleri sırayla bombalanıyor, ama nedense bu bombaların aynı yerde yapıldığı daha sonraları ortaya çıkıyor,kimdi bunlar? Sonra ufak bir iç savaş deneyimi ve sonuç; kutuplaşma! Milleti böldüler… 50 yıl Dile kolay ! Ama Milet hala inancı gereği yine birdi ve daha da bölünmek zorundaydı ve son görev sahibi siyasal İslam neferleri, aslında İslam varlığı gereği tevhit yani birlik inancıydı, yani herkesin eşit ve bir olduğu sosyalizmin esin kaynağı İslam… Peki kimdi İslamiyeti temsil edenler? İnsanları kendi algılayamadıkları İslam anlayışla zehirleyen, kutuplaştıran ve Müslümanlıkla laikliği savaştıran… Sonrasında insanları inanmaya küstürenler kimlerdi? Son zamanlarda aileler çocuklarından şikayetçiler… Beğenmediğimiz gençlerin neden her şeyi sorgulamasından rahatsız oluyoruz? Aslında çocuklar ve aılelerın arasında çok yaş farkı olmamasına rağmen neden bu kadar algı farkı? Neden bu çocuklara geleneğini göreneğini öğretmedik? Ayıbı değil de anlamını kendimiz bilmeden günah nedir onu anlattık? Kültürümüzde ayıp o kadar büyük bir suçtu ki bilerek isteyerek şahsi menfaati için bir başkasının hakkına tecavüz edenler obasından uzaklaştırılma cezası alırdı ve bir daha geri dönemezdi ve aslında çok az örneği vardır…yani etik bir toplum var… böyle bir kültürden menfaatperest bir topluma nasıl geçtik? Öncelikle bu soruların cevaplarını kendimize vermeliyiz ve yaşanılanları tekrar değerlendirmeliyiz… Maalesef daha söyleyecek çok şey var,daha da kısaltmak gerekirse… Milli birlikten uzaklaştırılan geleneği göreneği kaybolan inandığı değerler bile bir değilken bu millet nasıl bir olabilir? Bizi birlikte tutan ortak bütün değerlerimiz siyasete kurban olmuş kullanılmakta ve toplum ayrıştırılmakta, Atatürk’ü CHP’den.. Milliyetçiliği MHP’den.. İslamı AKP’den alsak geriye bu partilerde ülkeyi yönetecek nasıl bir vizyon kalır? Kimler yılladır sadece milli değerlerimizi kullanıp yönetimde olmak adına bizi sürekli kutuplaştırıyor ve çağı yakalamamızı engelliyor? Bu tarz bir siyaset anlayışının bitme zamanı ve uyanma vakti çoktan geçti. Dostlarım çağa geç kaldık … Farkındaysanız yine sessiz sessiz gelen aynı ayrıştırma çabalarını görmekteyiz eskiyen yüzleri yenilediler karakterli görselleriyle gençleri arkasından götürebilecek düzgün Türçeleriyle uzun boylarıyla sportif yapılarıyla solun temsilcileri… haberiniz olsun! Tasarlandılar mı acaba? Yine beyefendi duruşuyla nezaketli soğukkanlı karizmatik bir sağ idolü oluşturma çabasındalar! Bir anda yükselen değerlere dönüşüp gençlerin dünyalarında vücut buldular sosyal medyada izlenme rekorları kırdılar… Herkesin beğenebileceği şuana kadarki siyasetçilerden çok farklılar ve gençleri arkalarından götürebilecek insanlar… Dostlar! sosyal medyalardaki izlediğimiz videolar beğenilerimiz eğilimlerimizi ölçüyor tamda topluma istenilen modelleri tasarlayıp önümüze koyuyor olabilirler mi sizce ? Miadı dolmuş fikirlerin yeni yüzleri, aynı rengin bir ton açıkları.. updatemi oldular? Farklılıklarıyla eşsiz bir renk cümbüşü olan ülkem, değerli Milletim! Sağı, solu, siyasal İslamı, etnik siyaseti 50 senede üzerinden daha yeni atabildi birbiriyle uğraşmaktan bu kadar potansiyelli millet gelişemedi… Bilimsel gelişmelerle, yaptığı işlerin kalitesiyle, üretimiyle değil fikir çatışmalarıyla egolarını tatmin etti, edemedi birbirini ezerek bu işi başardı, daha güzelini nasıl yaparım diye düşünemedi, çünkü sürekli sen, ben, o, bu, şu halindeydi ve haklı olan bizlerdi egolarımızı kendi kendimiz tatmin eder hale geldi ve ne yapıyoruz biz diyemedi aynaya bakamadı… ve son yıllarda da bu işide bıraktı alkolizmde buldu belkide sessizliği huzuru… uyuşalım ki düşünmeyelim ve mutlu olalım çünkü çıkar yol görünmüyor değilmi? Ve sonuç düşünmeye de gerek kalmadı… Yapmayın! Tekrar bölünmeyelim çok diyet ödedik, 50 yıl kolay geçmedi geri kaldık, mutsuz kaldık, umutsuz kaldık bu karanlığı aşacak olan sizlersiniz! Atalarımız gibi karanlıkla mücadele etmeye yeniden başladığımız gün önümüzde hiçbir şeyin duramadığını hep birlikte göreceğiz! Sadece yerimizden kalkıp binlerce insan aynı güzel umutla aynı güzel enerjiyle nefes alalım! Bizler menfi çıkarlarımız için değil, geleceğinizi size geri vermek aziz milletin içindeki cevheri dışarı çıkarmak için bu yoldayız ve çok şanslıyız ki önümüzde güzel bir yol var hedefimiz; Emsali görülmemiş bir mücadele ile milletimizi bir eden ve 100 sene önce bu günleri görüp bizlere durmamız gereken yeri gösteren Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere vasiyetini anlatmak ve milleti tekrar canlandırmak… ‘’Gençliğe Hitabe’’ ve bizlere çizmiş olduğu günümüz hayatını dolu dolu yaşamak, takip etmek,olgunlaşmak ve 100 sene sonraki geleceğimize hedef çizmektir…"

 ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.