Cumartesi günü saat 12’de Cumhuriyet Parkında Atatürk Anıtına Çelenk sunulması iel başlayan Kutlama Programı, İl Başkanı İ.Atakan Ünver’in yaptığı konuşma ile sona erdi.
CHP Karaman İl Başkanı Av. İsmail Atakan Ünver konuşmasında;
“Cumhuriyet Halk Partisi, Kurtuluş Savaşı’nı örgütleyen ve yürüten “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin devamıdır. Başlangıçta “Halk Fırkası” olan partimizin adı, 1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında da “Cumhuriyet Halk Partisi” olarak değiştirilmiştir.
Bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Milli Mücadeleyi yürütmek, tüm toplumsal kesimleri temsil etmek ve ulusal birliği sağlamak amacıyla oluşturularak yurdun kurtarılmasını sağlayan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu, Sivas Kongresi’nde gerçekleştirilmiştir.
Ulu Önder Atatürk, Kurtuluş Savaşı henüz bitmeden, Ülkenin geri kalmışlığını ve çöküş tehlikesini ortadan kaldırmak, çağdaş ve ileri bir toplum yaratmak amacıyla devrimler yapmayı planlıyordu. Bu amaçlara ulaşmak ise ancak gücünü halktan alan ve belirli bir program dahilinde, bu amaçları gerçekleştirmeye odaklanmış bir siyasal parti ile mümkün olabilirdi. Bu düşünceyle “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”, “Halk Fırkası”na dönüştürülmüş ve Gazi Mustafa Kemal Paşa, 9 Eylül 1923’te İçişleri Bakanlığı’na başvurarak, “Halk Fırkası”nın kuruluşunu bildirmiştir.
12 Eylül 1980 darbesi ile demokratik siyasi hayat, kesintiye uğramış ve Askeri Cunta tarafından, diğer siyasi partilerle birlikte, Atatürk’ün mirası CHP de kapatılmıştır.
1992 yılında yapılan bir yasal düzenlemeyle 12 Eylül sonrasında kapatılan siyasal partilerin yeniden açılabilmeleri önündeki engeller ortadan kaldırılınca, CHP, 9 Eylül 1923’teki ilk açılışından 69 yıl sonra, 9 Eylül 1992’de yeniden açılmıştır.
CHP’nin yeniden açılması, Türk solunun CHP çatısı altında yeniden toparlanması, Türkiye’deki sol birikimin yeniden yapılanması ve yenilenmesi açısından önemli bir fırsat sağlamıştır.
Geçmişte olduğu gibi bugün de CHP, laik, demokratik ve modern Türkiye’nin sarsılmaz destekleyicisi ve koruyucu partisi olma niteliğini kararlılıkla sürdürmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma ve ülkemizin en köklü partisi olma gibi sahip olduğu ayrıcalıklı tarihsel mirasıyla, geleneğini ve temellerini en iyi şekilde temsil eden 6 ilkenin yanı sıra, zaman içinde, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de benimseyen CHP, bu çerçevede Uluslararası ölçekte faaliyetlerini sürdüren Sosyalist Enternasyonale de katılım sağlamıştır. Çağdaş sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan “özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği ile demokratikleşme” kavramları, içinde bulunduğumuz dönemde, CHP’nin Türkiye’de kurumsallaştırmaya çalıştığı ve Programlarında önemle vurguladığı başlıca ilkeler arasında yer almaktadır.
CHP Tarihi demek, Türkiye tarihi demektir. Dünyada hiçbir partide olmayan “devlet kuran parti” olma özelliği, partimize nasip olmuştur. Bu durumun avantajları olduğu gibi dezavantajları da yaşanmıştır. Ancak CHP, devrimci ve modern yapısı ile bu zorlukları bir bir aşarak bugünlere, güçlü bir şekilde gelmeyi başarabilmiştir.
Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bugünlerde de yine en önemli görev partimize, CHP’ye düşmektedir. Edirne’den Hakkari’ye, Kars’tan Aydın’a, Sinop’tan Hatay’a kadar ülkenin her bir köşesinde din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin milli birlik ve beraberliğin teminatı, CHP’dir.
Özellikle son yıllarda yaşananlar, bu gerçeği bir kez daha tüm çıplaklığı ile ortaya koymuştur. CHP’nin temsilcisi ve günümüze taşıyıcısı olduğu Cumhuriyetin kurucu değerlerinden uzaklaşmanın ortaya çıkardığı neticeler, herkes tarafından görülmüştür; görülmelidir. Devletin siyasi mülahazalarla yapılacak günübirlik düzenlemelerle değil, Cumhuriyetin kurucu değerlerine yeniden dönmek ve kazanımlarını korumak suretiyle yeniden yapılandırılması; yeniden laik, demokratik, tam bağımsız, sosyal hukuk devleti yapısı ve Atatürk Cumhuriyeti kimliğine kavuşturulmasının zorunluluk olduğu bir kez daha görülmüştür. 40 yıldır, 50 yıldır devlet içerisinde kutsal dinimizi de istismar ederek örgütlenen FETÖ terör örgütünün, nihai hedefinin Atatürk Cumhuriyeti ve bağımsızlığımız olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu hain örgütün yıllardan beri sürdürdüğü faaliyetlere bakıldığında; nihai hedefine ulaşmak adına çeşitli ittifaklar sağlayarak, kendisine engel olarak gördüğü laik, demokratik, tam bağımsız, sosyal hukuk devletine inanan Atatürkçüleri devlet kadrolarından, kışladan, yargıdan, emniyetten, milli eğitimden uzaklaştırmayı öncelikli hedef olarak belirlediği görülecektir. Terör örgütünün, son 10-15 yılda ise elde ettiği zemin sayesinde devlet kadrolarına yerleştirdiği mensupları eliyle gerek kumpas davaları kurgulayarak gerekse de Atatürkçü kadrolara itibar suikastları düzenleyerek gerekse de devlet içindeki pozisyonunun sağladığı avantajı kullanarak her türlü hukuksuzluğun altına imza attığı ve öncelikli hedefine büyük ölçüde ulaştığı da herkesin bildiği ya da bilmesi gereken bir vakıadır. O nedenle bugün karşı karşıya olduğumuz sorun kişisel olmadığı gibi, bir siyasi partiye yönelik de değildir. Devletin, Cumhuriyetin ve Ulusun beka sorunudur. Sorun bu yönüyle kavranıp, çözüm de, bu kavrayışa göre hayata geçirilmelidir. Ancak ne var ki son bir yılda bunun pek de yapılmadığını görüyoruz.
CHP'nin eşsiz tarihini, misyonunu, ülkemiz, cumhuriyetimiz ve ulusumuz için yaptıklarını unutturmak ve gururla yâd ettiğimiz geçmişini lekelemek isteyen bazı şeref ve namus fukaraları, günümüzde partimizi terör örgütleri ile beraber göstermek için karalama kampanyası ve karalama siyaseti yürütme gayreti içindedir. Şu, bilinmelidir: CHP kurumsal olarak veya Genel Başkan düzeyinde veya temsilcileri vasıtasıyla mahkum olmuş veya olmamış terör örgütü liderleriyle görüşmemiş, onlara methiyeler düzmemiş, aynı menzilde yürümemiş, aynı fotoğraf karesinde olmamış, Dolmabahçe ve benzeri yerlerde mutabakat imzalamamış, devletin imkan ve kadrolarını hiç bir terör örgütüne teslim etmemiştir. Buna karşın CHP, kadroları ve genel başkanları tarih boyunca teröristlerin, terör örgütlerinin ve darbelerin hedefi olmuştur. Kurucumuz ve ilk genel başkanımız Atatürk'e yönelen İzmir suikastı ile başlayan bu teröre hedef olma durumu, 2. Genel Başkanımız İsmet İnönü’ye 1964 yılında Ankara’daki suikast girişimi, 1980 öncesi Ecevit'e yönelen Gerede, New York ve Çiğli suikast girişimleri ve son olarak geçen yıl Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na Artvin Şavşat'ta doğrultulan terör namluları ile devam etmiştir. Deniz Baykal'ın genel başkanlık koltuğunu bırakmak durumunda kaldığı kaset kumpasını da bir itibar suikastı olarak bu kapsamda değerlendirmek mümkündür. Bunlar doğrudan CHP genel başkanlarına yönelen terör saldırılarıdır. CHP'nin ilkeleri ve savunduğu değerler ise daima terörün ve darbelerin hedefi olmuştur. Darbeler sonrasında CHP kapatılmış, tüm mal varlıklarına el konulmuştur. Hal böyleyken terörle ve terör örgütlerinin elebaşlarıyla ilgili geçmişleri kirle ve pasla dolu olanların CHP'yi hedef gösteren iftiraları, vicdan sahibi yurttaşlarımız nezdinde karşılık bulmamaktadır ve bulmayacaktır. ‘Kişinin kendisi nasılsa karşısındakini de öyle görür’ sözünden hareketle partimize iftirayla saldıran müfterilere aynaya bakmalarını salık vererek bu bahsi burada kapatmak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi, kurulduğu günden beri sahip olduğu ve kendisine Ulu Önder Atatürk’ten miras kalan ilkeler çerçevesinde, emperyalizme taşeronluk yapan darbeci teröre karşı da bölücü teröre karşı da ve ülkenin geleceğini karartan iktidarlara karşı da devletin, cumhuriyetin ve ulusun bekası için üzerine düşen tüm sorumlulukları cesurca yerine getirmektedir, getirmeye de devam edecektir.
Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Ulu Önderimiz Atatürk’ün bir vecizesini hatırlatarak sözlerimi bitirmek istiyorum:
Ulu Önder; “Benim iki büyük eserim vardır: Birisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” demiştir.
Biz de kendisini şükranla anarak, hem Türkiye Cumhuriyeti’ne hem de Cumhuriyetin zaptedilemeyen kalesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne sonsuza kadar sahip çıkacağımıza hep birlikte söz veriyoruz.
“Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi…”
94. Kuruluş Yıldönümümüz kutlu olsun…” dedi.