Karaman’a bağlı Karalgazi, Kisecik, Demiryurt, Mecidiye, Mesudiye köylerine yapılacak olan mermer ocaklarıyla ilgili CHP heyeti Karalgazi köyünde vatandaşların sorunlarını dinledi.   

KAÇ KİŞİNİN GELECEĞİNİ ELİNDEN ALACAK?

Burada konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Elbette ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler ülkemizde üretime katkı veren, bu ülkenin geleceği için ekonomik anlamda üretim diyen herkese kapımız açık. Elbette ki biz üretime karşıda değiliz. Birçok yerde işte 'siz her şeye mi karşısınız?'. Tabi ki karşı değiliz. Ama biz diyoruz ki, üretilen ile kaybedilen arasında bir denge kuralım. Üretilecek olan mermer, kaç kişinin karnını doyuracak, kaç kişiye ekmek sağlayacak, üretilecek olan çıkarılacak olan mermer sonrasında burada 1555 kişinin yaşadığı bu bölgede kaç kişiyi ekmeğinden edecek, kaç kişinin hastalığına neden olacak, kaç kişinin geleceğini elinden alacak? Buna bakmak gerekir. Eğer gerçekten bu bölgede tarımsal anlamda halkın karnını doyuran ülke ekonomisine katkı veren ve ülkemiz biliyorsunuz bir tarım ülkesiyiz aynı zamanda. Ürettikleriyle hem kendinin hem ülkenin Karaman, Konya ve Türkiye'nin ekmeğini sağlayan ve bu ürettikleriyle de ülkeye katma değer veren bir tarım alanı var. Bu tarım alanı açılacak olan ve bir kaç kişinin ekonomisini güçlendirecek olan bir mermer ocağı için feda mı ediliyor? Bize bu bölgeden çok fazla vatandaşımız ulaştı. Değerli milletvekilimiz bu konuda sizlerin taleplerini bizlere iletti. Bizlerde bugün hem sizleri dinlemek hem de bu bölgede ne yaşanıyor, vatandaşlarımız neden karşı çıkıyor, şirket neden burada hayır zarar gelmeyecek iddiasında, gerçekten bir sorun var mı? Sizleri dinleyeceğiz, bunun arkasından da bir raporla hem bunu Türkiye'de dillendirmek hem ulusal basında bu bölgenin sorununun dile getirilmesi ve aynı zamanda da verilen hukuki mücadeleye de her anlamda destek vereceğimizi buradan başlangıçta da ifade edeyim.

VATANDAŞ ÜRETİRSE, KÖYLÜ ÜRETİRSE ÖZGÜR OLUR

Bu bölge değerli milletvekilimizin de anlattığı gibi 2016 yılında Büyük Ova ilan edilmiş. Yani Büyük Ova ne demektir? Bu bölge tarımsal üretim için çok verimli bir bölgedir, bir alandır, bu bölgede tarımsal üretim dışında hiç bir faaliyete izin verilmez. Yani ne mermer ocağına izin verilir, ne sanayi faaliyetine izin verilir, ne inşaata izin verilir. Sadece ve sadece burada tarımsal üretim yapılır. Bizde bu bölgede tarımsal üretim yapılmasını ve sürekliliğini sağlamak için burayı tarımsal sit alanı ilan ediyoruz demektir bunun anlamı. Şimdi 2016 yılında bu bölgeyi tarımsal sit alanı ilan edip, sit alanının bittiği sınırın hemen bitişiğinde şirketlere mermer ocağı işletmek için ruhsat vermeyi ben hepinizin takdirine bırakıyorum. Bir tek aslında bu bölgede değil. Örneğin Eskişehir Alp Ovası. Orası da birinci derece tarımsal sit alanı. Gerçekten gittiğimizde vatandaşlarımız bize dediler ki 'buraya insan dikseniz insan olur, büyür'. Bu bölgede aynı. Ve oraya termik santral yapmaya kalkıyorlar. Yine Samsun Çarşamba Ovası. Orası da tarımsal sit alanı ve Karadeniz'in en büyük ovası.  Oraya da bir sanayi tesis yapmak ve sanayi açmak isteniliyor. Aslında biz şunları sormamız lazım. Biz üretmeyelim mi? Vatandaş üretirse, köylü üretirse özgür olur. Ekonomik anlamda özgürlüğünü elinde tutan vatandaşlarımız başaklarının kendileri üzerinde özgürlüklerini, düşüncelerini hakimiyet altına alacak bir anlayışa teslim olmazlar. Biz buradan sormak istiyoruz. Bu kadar insan burada üretim yaparken ve devlet de, iktidar da bu bölgede tarımsal üretimin önemli olduğunu, bu toprakların verimli olduğuna karar verip Büyük Ova ilan etmiş iken neden bu insanların elinden bu üretim değerlerini almak istiyor? Bu sorunun cevabı aslında burada verilecek olan işletme ruhsatlarının da neden verildiğinin açıkça göstergesi. Biz diyoruz ki bu bölgede 1555 kişi yaşıyor ve 1555 kişide bu bölgedeki ektiğinden, diktiğinden, ürettiğinden, alın teriyle ıslattığı suladığı topraktan kazancıyla hayatını geçindirebiliyorsa neden üç beş kişinin cebini dolduracak, üç beş kişiyi zengin edecek böyle işletmelere izin veriliyor.

NEDEN TOPRAKLARIMIZI ZEHİRLİYORUZ?

Biz burada üretilen ve devlete, bu millete bu ülkeye katkı veren değer ile mermer ocağından çıkacak katkıyı da karşılaştırdık. Mermerden 4 liralık kazanç elde edilecekse tarımsal alandan onun en az 10 katı oranında biz katma değer elde edeceğiz. O zaman neden topraklarımızı zehirliyoruz? Neden insanlarımızı zehirliyoruz? Sadece topraklarımız zehirlenmekle kalmayacak. Bu vatandaşlarımızın özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu hastalıkları yada akciğer hastalıklarında ciddi artışlara neden olduğu da bilimsel anlamda bir gerçekliktir. Bizler bütün bu bölgede sizlerin taleplerini, sizlerin beklentilerini ve bu bölgenin özelliklerini de göz önüne alarak sizlerin vereceği bu mücadelede yanınızda olacağız. Hem hukuki mücadelede yanınızda olacağız hem de eylemsel mücadelenizde yanınızda olacağız. Olumlu bir gelişme yaşanmış, ÇED gereklidir raporu kararı verilmiş. Bundan sonraki süreçte sakın direnciniz kırılmasın, asıl mücadele ÇED gereklidir dendikten sonra ÇED sürecinde de yaşanacak. Arkasından burada, Valilik'ten artık Bakanlığa geçmiş durumda yetki. Hem hukuki süreci hem eylemselliğin, toplumsal dinamiğin, toplumsal direnişinde güçlenerek büyümesi gerekiyor. Biz bu bölgede eğer gerçekten bu bölgenin değeri, bu bölgenin insanı bu anlayışa bu işletmeye hayır diyorsa, o zaman Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisiyse halkın sesine kulak verecek ve sizlerle birlikte olacaktır diyorum” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, beraberindeki milletvekilleriyle birlikte mermer ocakları bölgelerinde incelemede bulundu.