Parti çalışmaları için Ankara’dan Adana’ya gitmekte olan Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, Karaman’da eski parti meclis üyesi arkadaşını işyerinde ziyaret etti.

Burada gündemle ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulunan DSP Genel Başkanı Aksakal, “Türkiye’de yeni bir usul ortaya konuldu 16 Nisan Anayasa Referandumundan sonra. Bu anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirilerek, artık koalisyonların tamamen ortadan kalkacağı iddiasıyla bir yola çıkıldı. O dönemlerde biz çok açıkça halkımıza anlattık, asıl koalisyon dönemleri şimdi başlayacak, eskiden koalisyonlar seçimlerden sonra partiler arasında yapılan görüşmelerdi, bundan sonra seçimlerden önce başlayacak ve hiç alışık olmadığımız siyasi anlamda da hiç etik olmayan boyutlarla sizlerin önüne gelecek dedik ve nitekim de o manzara yaşanmaya başladı.” dedi.

“İKİ PARTİLİ SİSTEMİ TOPLUMA DAYATACAKLAR”

Başka partilerin amacı, ABD’de olduğu gibi iki partili sistemi Türkiye’ye dayatmak olduğunu söyleyen Aksakal, konuşmasına şöyle devam etti;

“Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Harekat Partisi kendi aralarında bir adına ‘Cumhur İttifakı’ dedikleri oluşum sergilediler. Bunun karşılığında da ikinci bir ittifakın oluşması için çaba gösteriyorlar. Buna da muhtemelen demokrasi veya demokratlar ittifakı gibi bir isim koyacaklar. Asıl amaçlanan hedef ABD’de olduğu gibi iki partili sistemi Türkiye’ye dayatmak. Bunların da süreç içerisinde bu Cumhur İttifakında yer alanlara Cumhuriyetçiler, Demokrasi İttifakı içerisinde yer alanlara da Demokratlar gibi isimler takarak, iki partili sistemi topluma dayatacaklar. Türkiye gibi bir ülke adına hakikaten kaygı verici bir gelişmedir. Türkiye’nin 90 yıllık cumhuriyet değerleri ve demokrasi birikimleri adına da tehlikeli bir süreçtir.

“BAHÇELİ, TÜRKİYE’NİN BUGÜNLERE GELMESİNİN BAŞ AKTÖRÜ OLMUŞTU”

Devlet Bahçeli’nin geçmişteki sicili çok parlak değil. 3 Kasım seçimleri dönemini hatırlarsanız, 57.Hükümet Döneminde bir anda ülkeyi seçimlere götürerek, Türkiye’nin bugünlere gelmesinin baş aktörü olmuştu. Geçen gün bir açıklamasında arızi bir sebep olmadıkça diye bir şart koymuştu. Buradan anlaşılıyor ki önümüzdeki süreçte arızi bir durum gündeme gelebilir. Bu ittifakında hangi noktalara gidebileceği ancak o günden sonra göreceğiz.

“DEMOKRATİK SOL PARTİ SEÇİMLERE TEK BAŞINA KATILACAK”

Demokratik Sol Parti seçimlere tek başına katılacak. Gerek yerel yönetim seçimlerine, gerekse milletvekilliği genel seçimlerine ve Cumhurbaşkanı seçimine de kendi adayıyla girecek. Biz öteden beri de hep şunu savunuyoruz. Geçmişte hükümetleri kurmak için başbakanlık misyonu vardı ve parlamentoya giren her partinin genel başkanı başbakan adayıydı. Dolayısıyla bunun için özel bir adaylık açıklaması ihtiyacı duymuyoruz. Bütün siyasi partilerin genel başkanlarının, partilerinin cumhurbaşkanı adayı olmasını doğru buluyoruz. Bizde bu çerçevede çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Demokratik Sol Partinin ittifaklar konusunda da geçtiğimiz yıl anayasa değişikliği sırasında da önerdiği ve bu uyum yasaları çerçevesinde de önerilerimiz arasında olan, seçimlerde siyasi partilerin bir birleriyle ittifak yapabilmelerini kolaylaştıracak hükümlerin konulması talebi vardı ve bu doğrudur ama eksik kalmıştır. Sadece milletvekilliği seçimlerinde bu ittifak yasalaşıyor, bunun yerel yönetim seçimlerini de kapsar hale getirilmesi lazım. Ama Demokratik Sol Parti’nin olmazsa olmazları, kırmızı çizgileri vardır. Ülkenin bölünmez bütünlüğü ile üniter yapısıyla, vatanıyla, milletiyle bu bölünmezliği üzerine siyaset yapan, bununla ilgili bir duruş sergileyen hiçbir yapıyla Demokratik Sol Parti, ne kenarından köşesinden ne ortasından bir iş birliği içerisinde olamaz. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyetinin ana kavramları, Türk Bayrağı, Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizim tartışılmaz kurallarımızdır. Bu çerçevede olan bütün partilerle elbette ki demokratik kurallar çerçevesinde, DSP’nin de kendi doğruları örtüştüğü müddetçe bir işbirliği yapılabilir. Bunun dışında da zaten demokrasinin başka tarifi yoktur diye düşünüyorum.

“AFRİN OPERASYONU, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN GEÇ KALDIĞI OPERASYONLARDAN BİR TANESİDİR”

Afrin operasyonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin mecbur kaldığı ve hatta geç kaldığı operasyonlardan bir tanesidir. 16 yıl önce Kuzey Irak bölgesinde Türkiye Devleti, yaklaşık 20 km’lik bir çizgi içerisinde kendi silahlı kuvvetlerini konuşlandırarak, terör saldırılarının ve terör eylemlerinin o bölgede bloke edilmesini sağlıyordu. Hatta beklenmeyen göçlerinde o noktada tutulması politikasıydı bu. 57.Hükümet iş başından uzaklaştırıldığında Bülent Ecevit o dönem DSP’nin Genel Başkanı ve Başbakandı. ABD’nin Irak işgaline izin vermediği için iktidardan uzaklaştırıldı. Şimdiki hükümet bugünkü yaşananların birinci müsebbibidir. Yani bugünlere tepeden inme gelmedik. Afrin’e giderken oluşan sonuçları, bugün yaşamadık, dün oluşmadı bunlar, 15 yılın birikimiyle oluşan hadiselerdir. Tabi bunun vebali günahı, sumen altı edilemez. Günü geldiğinde bu olaylara sebebiyet verenler, onlarca binlerce şehidimize sebep olanlar mutlaka yasalar karşısında hesabını vereceklerdir. Afrin operasyonu doğru bir operasyondu fakat sonucu itibariyle boşa çıkmış bir operasyon haline gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı günlerce Afrin’e büyük bir kahraman edasıyla, orayı fetih ediyormuş duyguyla girecekmiş söylemlerini yapardı. Böyle de bir beklentisi vardı. Ama tabi ki karşısındaki güçleri de boşa almamak lazım. Onlarda bir anda orayı boşalttılar ve gittiler, boş sokaklarda Afrin’i teslim aldık diye. Amaçlarına ulaşabildiklerini düşünmüyorum, onların kendi siyasi amaçlarına. Ama Afrin’de yapılan operasyon tamamıyla doğrudur ve hatta bu sürecin Türkiye sınırlarının tamamına yaygınlaştırılması ve güneyimizde bir sözde devlet kurma politikasının da boşa çıkarılması gerekir. Demokratik Sol Parti olarak biz başından beri Afrin operasyonuna desteğimizi ortaya koyduk. Doğru bir harekettir. İnşallah daha fazla can yanmadan bu politikalarımızı ve sonuçlarını hayata geçirebiliriz.”