AK Parti Karaman Milletvekili ve 26’ncı Dönem Milletvekili Adayı Recep Konuk, katıldığı bir televizyon programında çalışmaları değerlendirdi. Recep Konuk, Karaman’ın önemli tarihi mekanlarından biri olan Tartanzade Konağı’nda gerçekleştirilen programda önemli mesajlar verdi. 
Karaman için yapmak istediklerinden bahseden Recep Konuk, “Milletvekilliği milletin tümüne hizmet edilecek, tüm hemşehrilerimizin ortak faydalanacağı işleri yapma becerisinin sergileneceği bir amme görevidir.  İş Ankara’ya gelene hoş geldin demekte değil Ankara’ya kimsenin işinin düşmeyeceği bir hizmet ortamını, yatırım ortamını hazırlamakta. Karaman’ı tarihi ağırlığına yakışır bir sanayi ve kültür şehri yapmakta. Karaman’ın Karamanlının gelirini katlayacak işler yapmakta. Recep Konuk’un siyasetteki birinci vazifesi budur. Karaman’ı, Karamanoğulları Beyliğinin başşehri Karaman’ı bir başşehre yakışır hizmetlerle buluşturacak projelere imza atmak. Bunun içinde ekonomi de var, turizm de var, tarımda var, kentleşme de var. Yani Karaman’ı hem yatırım için cazibe merkezi haline getirmek hem de sosyal hayatıyla daha canlı bir şehir haline getirmek bizim bizi seçenlere borcumuzdur. Bunun için ne gerekiyor. Serbest Bölge mi? Yapılacak. Çiftçinin daha çok üretmek için suya mı ihtiyacı var? Karaman göletler ve sulama kanallarıyla donatılacak. Karaman’lı hem daha hızlı ticaret yapmak hem de konforlu seyahat etmek için alternatif ulaşım imkânları mı istiyor? Çoğu yapıldı devam edenler süratle tamamlanacak. Mesela Karaman-Konya hızlı tren projesi önümüzdeki yıla bitecek. Karaman daha çok turist ağırlamak Türkiye yetmez dünyada da tanınmak mı istiyor? Tanıtacağız. Daha çok okul, daha nitelikli sağlık hizmeti mi istiyor? Hepsi olacak. Bunların hepsinin olabilmesi için bir tane şart var, vizyon. Bunları yapabilmek Karaman’ı tarihi ağırlığına yakışır noktaya taşıyabilmek için istediğiniz kadar iyi niyetli olun, istediğiniz kadar çok çalışın olmazsa olmaz vizyondur. Mutlaka bir vizyonun olması lazım. Ben Karaman’ın, Karamanlının ne istediğini biliyorum. Bu şehir her alanda adından övgüyle söz edilmeyi hak ediyor. Başarılarıyla anılmayı hak ediyor. Burasının mayasında büyüklük var. Haşmet var. Azamet var. Burası hem idari başkentti hem kültür başkentiydi, hem ticari başkentti. Oxford ile yaşıt Medresesi olan bu şehri Hazreti Mevlanalar, Yunus Emre’ler boşuna mesken tutmadı.
Biz de bir siyasetçi olarak bu şehre yakışan hizmetler üretmeye çalışıyoruz. Mesela bu şehrin ikinci bir ekonomik sıçrama yapacak potansiyeli var dedik ve bunun için bir çalıştay organize ettik. Bu şehre Serbest Bölge yakışır dedik ve önemli bir mesafe kat ettik. Bu sadece ilk attığımız adımlardan biri. Yine bu şehrin ekonomisinde elmacılık önemli bir yere sahip. Türkiye’de Isparta’dan sonra en çok elma üretilen yer Karaman. En çok elma fidanın olduğu il de Karaman. Elma üretiminde ikinci olmasının sebebi çoğu elma fidanının henüz genç ağaç olması. Birkaç sene sonra bu fidanlar tam verime ulaştığında elma üretiminde Karaman Türkiye birincisi olacak. Yani bugün ürettiğinden çok daha fazlasını üretecek. Üretecek üretmesine ama bu artan üretimin Karaman’a, Karamanlıya para kazandırması için organize edilmesi gereken onlarca iş var. İşte bunun içinde önceki günlerde bir çalışma gerçekleştirdik, akıl terlettik” dedi.
“KARAMAN’IN BUNA İHTİYACI VAR”
Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin de katılımıyla Karaman’da gerçekleştirilen serbest bölge çalıştayınında konuşulduğu programda Serbest Bölgenin ne aşamada olduğu ve Serbest Bölgenin Karaman’a ve Karamanlıya ne kazandıracağına da değinen Konuk, “Bu çalıştay bir başlangıçtı. Ancak başlangıçtan daha fazlası oldu. Sayın Bakanımız tüm Karamanlıların huzurunda hem bürokratlarını talimatlandırdı hem de hayırlı olsun müjdesini bizzat kendisi verdi. Geçtiğimiz hafta bir ekibimiz Ekonomi Bakanlığı’nda Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğünde ilk teknik toplantıyı gerçekleştirdi ve başvuru süreci açısından önemli bir mesafe kat edildi.
Aslında Bizim bu çalıştaydan beklentimiz, bürokrasisi, iş dünyası, siyasetçisi, STK’larıyla şehrin Karaman’ın geleceğine odaklanması, geleceğe yönelik herkesin benimseyeceği ve üzerinde konsensüs sağlanmış ortak bir hedefe sahip olmasıydı. Başarının ön koşulunu biz elbirliği ile bir proje tesisinde görüyoruz. O nedenle de bu çalıştayla katılımcı bir süreci başlattığımızı düşünüyoruz. Ben yerine biz diyeceğimiz ve bizim başarımız diyeceğimiz, şehrin tamamının içinde olacağı ve şehrin tamamına hitap edecek bir proje inşa etmek gayesiyle bu çalıştayı yaptık. Birinci beklentimiz buydu. Ancak bu beklentiden daha büyük beklentimiz ise entegre bir proje ile tarımsal üretimden, sanayiye, sanayiden ticarete uzanan ve tüm süreci pozitif manada etkileyen entegre bir kalkınma projesini Karaman’da hayata geçirmek. Bir nevi Karaman modeli oluşturmak.
Karaman’ın buna ihtiyacı var. Ülkemizdeki birçok şehrin buna ihtiyacı var. Biz iyi niyetle bir adım attık. Biz de bir söz var, niyet hayır, akıbet hayır denir. Bizim de niyetimiz hayır, inşallah sonuç da Karaman için ülkemiz için hayır olacak.
Bizim bu çalıştay da konuştuğumuz konulardan biri serbest bölgeydi. Karaman’da serbest bölge yok. Bunun en kolay yolu, bürokratik bir süreçte Serbest Bölge kurma kararı almaktır.  Peki, doğru metot bu mudur? Bence doğru metot daha başlarken işe doğru başlamak için bu serbest bölgeye yatırım yapacak, orada iş yapacaklarla tecrübeyi buluşturup, Karaman için en doğru modeli inşa etmekti. Biz de bunu yaptık. Karaman geçtiğimiz yıl 348 milyon dolarlık ihracat yaptı. Bunun ağırlıklı kısmı, bisküvi, kek, gofretten oluşuyor. Karaman kişi başına ihracatta Türkiye’deki bilindik 3-5 ilden sonra en iyi rakama sahip illerden biri. Yani Karaman’ın bir ticaret kültürü, sanayi kültürü var. Dünyanın pek çok ülkesi ile de bir ticaret networküne sahip. Bu ticaretin hem hacmini hem de niteliğini daha da yukarı çekmemiz lazım ve Karaman bu hacmi katlayacak potansiyele de sahip. Kaldı ki, Karaman bu hacmi katlamasını sağlayacak altyapı yatırımları ile lojistik kabiliyetlerini de son yıllarda geliştirmiş bir il. Mesela hem Mersin Limanı vasıtasıyla dış pazarlara hem de iç pazarlara mamul ürünlerini kolay ve hızlı arz edebileceği alternatifli ulaştırma ağına sahip. Karaman’ı çevresine bağlayan duble yollar sadece konforlu seyahat için yapılmadı. Yine devam eden hızlı tren yatırımları sadece seyahat amacıyla yapılmıyor. Bu ulaştırma altyapısından asıl beklenen ticareti kolaylaştırması ve hızlandırmasıdır.
Karaman’ın lojistik altyapısı tamam, güçlü bir sanayi altyapısı ve üretim kültürü de var. İç ve dış ticarette bir ticaret ağına da sahip. Bunu nasıl avantaja dönüştürebiliriz? Biz bu sorunun cevabını aradık ve serbest bölge bir çözüm olarak karşımıza çıktı.  
Bu çalıştaydan bir beklentimiz de yine serbest bölge ile birlikte daha çok ve daha kaliteli üretmek için tarımsal üretim süreci ile sanayi ve ticaret sürecini entegre edecek, gıda sanayinde Karaman’ın inovatif yönünü de inşa edecek ismi gıda vadisi olur, FoodHub (fudhab), FoodZone (fudzon) yani Gıda Merkezi olur, Gıda Bölgesi olur, hatta kümelenme deriz fark etmez,  teşvik sistemi, AR-GE merkezleri ile Karaman’ı gıda sektöründe birkaç adım öne çıkaracak ve gıda ticaretinde Karaman’ı bir referans merkezi yapacak bir projeyi hayata geçirmektir.
Yine bir diğer beklentimiz ise markalaşma ile ilgili mesafe almamamızı sağlayacak, ürün ile birlikte marka değerimizin de ticaretini yapabileceğimiz bir adım atarak iç pazarda ve özellikle de dış pazarlarda rekabetçi yönümüzü güçlendirmektir. Yani ambalaj üstündeki Karaman’da üretilmiştir mühründen Karaman’ın para kazanmasını, ticari avantaj elde etmesini sağlayacak bir markalaşma sürecini başlatabilmek veya daha doğru ifade ile kolaylaştırmaktır” dedi.
PROJE SOKAKTAKİ VATANDAŞA NE KAZANDIRACAK?
Projenin Karaman’da sokaktaki vatandaşı nasıl etkileyeceğine de değinen Konuk, “Karaman’daki işsizlik oranı Türkiye ortalamasının çok çok altında. Hemşehrilerimizin, çalışanların ortak arzusu refahtan daha fazla pay almak. Yani hayat standartlarının yükselmesini istiyorlar. Bunu nasıl başarabiliriz? Üretim de niteliği arttırarak. Yani bir saatlik çalışmayla daha fazla katma değer üreterek. Mevcut durumda ilin toplam kazancı belli. Bu kazanç bölüşülünce de az veya çok herkesin payına düşen miktar belli. Bunu arttırmak için ilin toplam kazancını arttıracak işler yapmamız gerekiyor. Yani daha çok ve katma değeri daha yüksek ürünler üretmemiz, ürettiğimiz ürünlerin de kıymetini arttıracak işler yapmamız gerekiyor. Bunları yapacağız ki, bugün asgari ücretle çalışan kardeşimin maaşı asgari ücret artı bir asgari ücret daha olsun. Hatta daha çok olsun. Bunun seviyesini belirleyecek olan da üretebildiğimiz niteliğin ücretlendirilmiş karşılığı olacak. Yani markalaşma, serbest bölge, gıda vadisi hem daha çok üretmemizi hem de ürettiğimizi kıymetlendirmemizi sağlayacak. Daha çok ürettiğimiz miktar ne kadar çok olursa,  ürettiklerimiz ne kadar çok kıymetlendirebilirsek Karaman’da çalışan, ticaret yapan da o büyüyen pastadan pay alacak” dedi 
“2 KASIM’DA SANDIKTAN İSTİKRAR ÇIKACAK”
Recep Konuk, 2 Kasım’da nasıl bir Türkiye beklediğini ise şu cümlelerle ifade etti. “İki Kasım’da ben sandıktan istikrar çıkacağını düşünüyorum. Türkiye 13 yıl boyunca hem siyasi hem ekonomik istikrarı yakalamıştı ve bu 13 yılda asırlık işler yaptı. Hem ekonomisini sağlam bir zeminde inşa etti hem de halının altına süpürülmüş asırlık meselelerini huzur içinde çözdü. İstikrar sürdü Türkiye büyüdü. İstikrara sahip çıktık, tarihi ezberlerimizi, tabu haline gelmiş duvarları tek tek yıktık. Mesela çözülemez denen başörtüsü meselesi diye bir mesele kalmadı. Otoriter devletten müşfik devlete geçtik. Onlarca kalıplaşmış ezber bu dönemde değişti. Ekonomide sıçrama yaptık. Milli geliri üçe katladık. İhracatı beşe katladık. IMF kıskacından kurtulmakla kalmadık IMF’i Türkiye’nin eline bakar hale getirdik. Başarı hanemize yazılan onlarca işi sıralayabilirim burada. Bu başarılar yakalanan siyasi istikrar ve onun bir sonucu olan ekonomik istikrarın neticesiydi. Türkiye kısa bir dönem yani 7 Haziran’dan bu yana 13 yıldır unuttuğu bir tabloyu tekrar yaşadı. Masanın bir tarafından bir tarafına atılan bir anayasa kitapçığı bu ülkenin zenginliğini bir gecede yarı yarıya azaltmıştı. Bu acı hatıraları tekrar milletimize hatırlattı. İkili üçlü koalisyonlar dönemi, manşetlerle inen, manşetlerle kurulan hükümetler dönemini milletimiz tekrar hatırladı. O nedenle ben milletimizin tekrar istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyeceğini ve milletimizce sandıktaki iradenin istikrardan yana tesis edileceğini düşünüyorum” diyerek bu seçimin farklı bir öneminin daha olduğunu ifade etti. 
“BU SEÇİM AYNI ZAMANDA TOROSLARIN HAYSİYET OYLAMASIDIR”
Konuk, “Bu seçim Toroslar için, Karaman için, Konya için, Aksaray için, Niğde için, hatta Mersin için sadece bir seçimden ibaret değildir. Bu seçim Torosların haysiyet oylamasıdır. Sadece haysiyet oylaması da değil bizatihi geleceğinin oylanacağı seçimdir. Ben sadece bu bölgeye faydası dokunacak, yararı olacak, yatırım alacağız penceresinden de bakmıyorum meseleye. Mesele aslında Anadolu hassasiyeti ve Anadolu’nun bakış açısının siyasette devam etmesinin sağlanması meselesidir. Anadolu’yu önemseyen, Anadolu’nun siyasette sesini ve iradesini yükselten bu süreçSayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı ile başlamıştı, bunu devam ettirecek olan da Sayın Başbakanımız Davutoğlu’dur. Zaten onun bu yaklaşımı, Anadolu’yu örseletmeyen tavrı icraatlarından bellidir. Kendileri her ne kadar tevazu gösterip söylemese de hem Bakanlığı döneminde hem de Bakan olmadan önce bu bölge için gösterdiği gayreti, bu bölgeye kazandırdıklarını siyasetle ilgilenen ilgilenmeyen herkes biliyor. Kendileri bu bölge için büyük bir vizyon çiziyor. Karaman, Konya ve Mersin’i kapsayan bölgeyi Marmara’dan sonra stratejik bölge yapacak bir dev projeye imza atmaya hazırlanıyor. Sanayisiyle, ihracatıyla, turizmiyle Marmara bölgesi ile yarışacak bir bölge olarak burayı görüyor. Bölgenin üretim altyapısı mevcut mu? Mevcut. Potansiyeli var mı? Var. Hem iç hem dış pazarlara erişimde problem var mı? Yok, çünkü tamamlandı. O vizyon için başka ne gerekli. Sağlam bir irade? O da var mı? Var. Bu seçimde ne yapmamız gerekiyor? O sağlam iradeye,  vizyona bu bölgenin insanı olarak sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
KONUK KARAMANLILARA TEŞEKKÜR ETTİ.
1 Kasım seçimine bu ülkenin ve milletin hak etmediği bir siyasi tansiyonla gidildiğini ifade eden Recep Konuk, programın sonunda Karamanlı hemşehrilerine teşekkür ederek, “Karaman ve Karamanlı hemşehrilerime ben özellikle teşekkür etmek istiyorum. Karaman ve Karamanlılar gerilime ve kavgacı üsluba pirim vermedi. Karaman kendine yakışır bir tavır sergiledi ve siyasetin Karaman sınırları içinde hizmet ve proje eksenli yürümesi yani doğal mecrasında yürümesini sağladı. Bence Karaman’ın ve Karamanlının bu erdemli tavrı her seçim çevresine örnek gösterilecek ve örnek alınacak bir tavırdır. Zaten siyasetin doğal mecrası, siyasetçinin asıl tartıya çıkması gereken hususta bana göre kimin kime daha çok bağırdığı ya da kimin sesinin çok çıktığı değil kimin hizmet noktasında tartıda ağır bastığı olmalıdır. Siyaset kalp kırmak için değil iş yapmak için yapılır. Siyaset kısır çekişmelerin, polemiklerin mecrası değildir. Olmamalıdır da. Herkes aynı fikir de olacak diye bir kural yok. Herkesin siyasi tercihi de aynı olacak diye de bir kural yok. Ancak herkesin ortak paydası bu ülkedir.  Herkesin ortak gayreti de bu ülkedeki herkesin huzurlu ve müreffeh yaşaması için ortak çaba göstermek olmalıdır” dedi.