Kınalı Küheylanlar dünyaya yeni bir bahar yaşatıyor 

Karaman Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü münasebeti ile Demosan Otel’de bir konferans düzenledi.

Açılış konuşması sonrası Muhammed Akif Arısoy'un Kuran-ı Kerim tilavetinin okunmasıyla program başladı. Program, Konya Merve Büyükkoyuncu Anadolu ve Fen Lisesi Mehter Takımı’nın gösterisi ile devam etti. Salonu coşturan mehter marşlarının ardından, Mehter Takımı'nın bünyesinde bulunan yedi Etiyopyalıdan ikisi Adnan Mahdi ve Muhammad Fazıl kısa konuşma yaparak katılanları selamladı. Adnan Mahdi güzel Türkçesiyle yaptığı konuşmasında 5 ay önce Türkiyeye geldiklerini Türkiyede ve mehter takımının üyesi olmaktan gurur duyduklarını söyledi. Mahdi ve Fazıl karı ilk defa Türkiyede gördüklerini ve Türkiyeyi çok sevdiklerini eklediler. Etiyopyalı kardeşlerimiz konuşmalarından sonra Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale Destanı'nı ezbere okuyarak, salondaki misafirleri duygulu anlar yaşattılar. 

Yazar Harun Tokak, Çanakkale'den Bedir'e giden bir yol olduğunu belirterek, Bedir Savaşı'nın, Çanakkale Savaşı'nın önsözü olduğunu söyledi. 

Tarihin akışını değiştirenlerin kınalı küheylanlar olduğunu söyleyen Yazar Harun Tokak, "Eğer yeryüzünde yeni bir medeniyet kurulacaksa, yeni bir çığır aşılacaksa, bütün bunları yapacak olan kınalı küheylanlardır. Onların koşmaları, kişnemeleri, nefesleri, Dünya'ya yeniden bir diriliş bahşedecek ve Dünya'ya yeni bir bahar gelecekse onlarla gelecektir. Onun için biz kınalı küheylanları önemsiyoruz." dedi. 

Tarihte ilk defa kınayı kullananın Hz. İbrahim (as) olduğunu anlatan Tokak, Hz. İbrahim (as) yansaydı, Allah'ın meşalesini taşıyacak kimsenin kaymayacağını belirtti. Tokak, "O sönseydi Hz. İshak, Hz. İsa, Hz. Yakup, Hz. Yusuf da sönerdi. Mısır, Lübnan, Suriye de sönerdi. Hz. İsmail de sönerdi. Hz. Muhammed de sönerdi. Mekke, Medine, Harem-i Şerif, Hicaz da sönerdi. Oralarda bir medeniyet yükselmezdi." diye konuştu. 

BEDİR'E KATILAN MELEKLERE DE KINALI KÜHEYLANLAR DİYORUZ

Meleklerin işaretlenerek Bedir'e gönderildiğini anlatan Yazar Harun Tokak, Bedir'e katılan meleklere de kınalı küheylanlar dediklerini dile getirdi. Tokak, "Çünkü biz bir şeyi ayırt ediyorsak onlara kınalı, kınalanmış diyoruz. Mesela Kurban Bayramı'nda kurban edilmeyen koyunları, koçları kınalıyoruz. Gelinlerimize kına yakıyoruz, neden, köyün kasabanın diğer kızlarından ayrılsın. Artık o yolcudur. Gidiyor. Cepheye giden yiğitlerimizi de Anadolu'da, Anadolu kadınları bir zamanlar ellerine, saçlarına kına yakmışlar. Niye? İşte cepheye gitmeyecek olan diğer delikanlılardan ayırt edilsin diye. Biz onlara da kınalı kuzular diyoruz. Kınalı kuzuların yardımına gelen meleklere de, kınalı melekler diyoruz." şeklinde konuştu. 

KINALI KÜHEYLANLARIN KOŞULARI DEVAM EDİYOR

Çanakkale'de şehit düşen Kınalı Hasan'ın üç kardeşi olduğunu anlatan Yazar Harun Tokak, Hasan ile Mustafa'nın Çanakkale'de şehit olduğunu, sadece kınalı İsmail'in kaldığını söyledi. Tokak, "1915'te üç kardeşin ayrıldığı savaştan sadece Kınalı İsmail evine dönmüş. İsmail, köyüne döndüğünde evlenmiş ve üç çocuğu olmuş. Çocuklarının ismini Çanakkale'de kaybettiği kardeşleri Hasan ve Mustafa'nın ismini diğerine ise Yusuf ismini koymuş. Yusuf şu anda Yozgat'ın Sorgun ilçesinde hayatta ve yaşıyor. İşte biz Kınalı Küheylanların koşularının devam ettiğini anlamış ve öğrenmiş oluyoruz." dedi. 

Çanakkale'DE MAĞLUP OLSAYDIK ANADOLU OLMAZDI

Bedir'de Hz. Muhammed (sav)'in dua ettiğini, Çanakkale'de de annelerin Kur'an okuduğuna, dua ettiğine değinen Yazar Harun Tokak, sözlerine şöyle devam etti: "Düşman Çanakkale'yi geçmesin, Mehmetçiklerimiz mağlup olmasın, 'değmesin mabedimin üstüne namahrem eli.' diye aylarca dua ettiler. Yürekleri pır pır titredi. ya Çanakkale geçilseydi. Bütün İslam coğrafyasında savaşan ve çarpışan, kahramanca mücadelede eden tek bir ordumuz var. O da Çanakkale. Onlar da mağlup olsa biz ne yaparız? Anadolu diye bir şey olmaz. Genç Cumhuriyet diye bir şey olmazdı. Bugün diğer İslam ülkelerinin maruz kaldıkları o kötü talih gibi biz de mutlaka bir ülkenin esiri olarak hayat yaşardık. Onun için kaybedilmemesi gereken bir şey varsa o da özgürlüktür. İşte Çanakkale, bize bu küçük Asya'da yeniden özgürlüğün yolunu açmış ve biz genç bir cumhuriyeti Çanakkale'nin arkasından kurmuşuz." 

Tokak konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Kınalı küheylanlar dünyanın neresine bir koşu tutturursa Peygamberimiz oradadır. İşte bugün Anadolu'da her şeyin bitti, tükendi dediğimiz günde, Anadolu'da yepyeni beyin mimarlarımız çıkıyor. Memleket yeniden bir bahar haline geliyor. Yeniden kınalı küheylanlar, dünyanın dört bir yanına koşuya başlıyor. Bir ezan coşkusu doluyor Anadolu gençliğinin yüreğine. ve bugün Asya steplerinde, Afrika çöllerinde biz yine bu kınalı küheylanları görüyoruz. Bugün dünyada bir sevgi medeniyeti kuruluyorsa, Peygamberimiz Efendimiz (sav) öğretileriyle kuruluyor. Yoksa arkadaşlarımız orada kaybolup giderler. İşte dün Bedir'in, Çanakkale'nin küheylanları ile kanatlanan kınalı küheylanlarımız bugün Asya'nın, Afrika'nın karanlık kıtalarına ışık götürüyorlar." dedi.