Kısa adı TEMA olan Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı Genel Merkez Proje Koordinatörü Özlem Katısöz gazetemizi ziyaret ederek önemli açıklamalarda bulundu.

Ziyarette Karaman TEMA yöneticileri, Levent Küçükalpelli ve Halil Başkalkan da hazır bulundu.

Katısöz ve beraberinde ki heyet gazetemizin hayırlı olması ve başarılar dileğinden sonra; Konya İli Karapınar İlçesi ve Karaman İlinin Akçaşehir Kasabası ile Ayrancı ilçesinin mülki sınırları içerisinde MTA raporu ile Türkiye’nin Afşin Elbistan dan Sonraki en büyük linyit kömürü sahası olarak ifade edilen bu bölgedeki linyit rezervinin çıkarılması ve Termik santral yapılması halinde Meydana gelebilecek etkiler hakkında bilgiler verdiler.

Katısöz TEMA Vakfının hiçbir siyasi düşünceye ya da kurumla bağlı olmadığını, yurdumuzun doğal yapısını bozmamak ve insanlarımızın rahat bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için yoğun uğraş vermeye çalıştıklarının altını çizdikten sonra 'Karaman’da bulunan Linyit Madeni kaliteli değil''dedi.

Geçtiğimiz günlerde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ilimize gelerek bir takım ziyaretlerde ve girişimlerde bulunmuştu. Bu kezde TEMA Proje Koordinatörü Özlem Katısöz gazetemize gelerek Akçaşehir, Ayrancı, Karapınar bölgelerinde bulunan linyit kömür madeninin insan yaşamını tehdit ettiğini ve gıda kenti olan Karaman’daki elma, hububat ve hatta bisküvi sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini vurgulayarak bu projeden vazgeçilmesini istedi.

Karaman’a bu vesile ile sık sık geleceğini belirten TEMA Proje Koordinatörü Özlem Katısöz, “Müjde ile haber yapılıp Karamanlılara duyurulan Linyit kömürünün ne olup olmadığını bir broşür hazırlatarak anlatıyoruz. Bu broşürün yayın organlarınızla yer almasını istiyorum” dedi.

Proje Koordinatörü Özlem Katısöz, TEMA tarafından hazırlanan broşürün içeriğinin şu konu başlıklarından oluştuğunu sözlerine ekledi.

KARAMAN'A PLANLANAN LİNYİT MADENİ ve TERMİK SANTRAL PROJESİ NEDİR?

2012 yılında, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, Konya Karapınar ve Karaman Ayrancı, Akçaşehir’i de içine alan bölgede 1,832 milyar ton linyit rezervi bulunduğunu söyledi.

Elektrik Üretim Anonim Şirketi, bölgedeki 1,83 milyar ton linyitin, 30 yıl boyunca, yıllık 5.870 MW enerji üreteceğini söyledi. Bu enerjiyi üretecek tek bir termik santral tipi bulunmuyor. Bu durumda, 6 adet 1.000 MW’lık veya 10 adet 600 MW'lık termik santral kurulması gerekecek. Bu santraller topraklarımıza, sağlığımıza büyük zararlar verecek.

LİNYİT MADENİ NASIL ÇALIŞIR?

Bu bölgede yapmayı planladıkları açık ocak madenciliği toprağın kilometrelerce uzunlukta ve çok derin kazılmasını gerektiriyor. Toprak bu kadar derin kazıldıktan ve maden çıkartıldıktan sonra, alttaki asitli ve verimsiz toprakla karışmış bir halde yeniden doldurulacak, düzlenecek ve artık üzerinde tarım yapılamaz bir alana dönüşecek. Dünyadan bir açık ocak linyit madenciliği örneği:

LİNYİT MADENİNİN BÖLGEYE VERECEĞİ ZARARLAR NELERDİR?

+ 1,83 milyar tonluk linyitin tamamının çıkartılması için gereken hafriyat miktarı yaklaşık 22 milyar ton.

+ Binde biri bile rüzgarla uçsa, yılda 700 bin ton toz uçarak tarım arazilerimiz ve evlerimizin üzerine gelecek.

+ Linyit madeni yerin ortalama 138 metre altında. Yani maden bazı yerlerde yeraltı suyunun altında; bazı yerlerde suyun içerisinde.

+ Suyun altındaki veya içindeki madenin çıkartılabilmesi için suların düzenli olarak boşaltılması gerekecek. Bu ise, tarım için kullandığımız yeraltı suyunun tamamen çekilmesi demek olacak.

Termik santraller, kömür, akaryakıt veya gaz gibi fosil yakıtların yakılması yoluyla elektrik üretir. Santralin kazan bölümünde dolanan su, çok sıcak buhar haline dönüşür ve bu buhar, elektrik üreten türbinleri döndürerek; buradan enerji üretir.

Termik santrallerin ürettiği ısının bir bölümü çevreye atılır. Soğutma suyunun sağlandığı kıyı ve ırmak suları birkaç derece ısınır. Kömürün yanmasıyla oluşan küller bacalardan dışarı sızar.

TERMİK SANTRALİN BÖLGEYE VERECEĞİ ZARARLAR NELERDİR?

Madenin vereceği zararların yanı sıra termik santraller de hem yeraltı suyunu, hem tarımı hem de insan sağlığını ciddi şekilde etkileyecek. Termik santralin yeraltı suyuna etkisi:

+ Bu bölgeye yapılacak 5.870 MW santralin yılda 2.585.952.000 m3 su kullanacağı hesaplanıyor.

+ Yeraltı suyunu termik santralde kullanmak için saniyede 10 litre su verebilecek 8.200 adet yeraltı suyu kuyusunun sürekli çalışması gerekecek.

+ Bunun için yaklaşık 330 km2’lik bir alandan 30 yıl boyunca sürekli yeraltı suyu çekilmesi gerekecek.

Bu, Karaman-Ereğli-Karapınar arasındaki neredeyse bütün yeraltı suyunun çekilmesi demek olacak.

TERMİK SANTRALİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ

Zonguldak’ta yapılan çalışmalar, 40 yaş ve üstünde her 5 kişiden birinde KOAH ve akciğer hastalıkları görüldüğünü gösteriyor. Doktorlar bunun sebebinin hava kirliliği ve kömür tozu olduğunu söylüyor. Karapınar-Ayrancı ve Akçaşehir'e termik santrallerin kurulması durumunda, benzer hastalıklar Karaman’da görülmeye başlayacak.

5.870 MW elektrik üretmek için yakılacak milyonlarca ton linyit sonucunda, yıllık 13,5 milyon ton külün depolanması gerekecek. Bu durumda, termik santralin 30 yıllık ömrü sonunda ise, 5.220 futbol sahası büyüklüğünde alanı 10 metre yükseklikte dolduracak kadar kül çıkacak. Bu küller tarım arazilerimiz üzerine depolanacak.

BİZ KİMİZ?

Biz, Karamanlı sivil toplum kuruluşları olarak, Anayasa’nın garanti altına aldığı temiz bir çevrede yaşama hakkımız için bir araya geldik. Karaman Çevre Gönüllüleri Hareketi olarak, bölgemizde linyit madeni ve termik santral istemiyoruz. Bu şehirdeki nefes alma ve sağlıklı yaşama hakkımızın, tarım arazilerimizin ve su varlığımızın korunması için sizleri de aramızda görmek istiyoruz.

NEYİ SAVUNUYORUZ?

Eğer bu linyit madeni ve termik santral yapılırsa; topraklarımız verimini kaybedecek, havamız suyumuz kirlenecek, bizler hasta olacağız.

+ Termik santral yerine; bölgemizin büyük potansiyeli olan güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjilere yatırım yapılabilir.

+ Bölgemizde tarıma dayalı istihdam çok yüksek düzeydedir. Bu bölgenin tarıma dayalı gelişimi desteklenmelidir.

+ Bölgemizdeki mera bitkileri kuraklığa dayanıklı türlerdir. Gelecekte iklim değişikliği sonrasında oluşabilecek kuraklıkta hayvan besiciliği için kaynak olarak kullanılabileceklerdir. Kuraklığa dayanıklı bitkilerin gen havuzu olan bu bölge geliştirilmeli ve korunmalıdır.