Suci, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“1900’lü yılların başlarında bir avuç Yahudi’nin yaşadığı Filistin topraklarında 1917 yılında İngilizlerin işgali ve Balfour Deklerasyonu sonrası Yahudi nüfusu giderek arttı. 30 yıl süren İngiliz işgali 1947 yılında sona erdi. Tabi bu arada Filistin toprakları gelen Yahudilerle birlikte işgal edilmeye devam etti. 1948 yılında katil sürüsü devletleşti. O günden bugüne işgal, katliam, yok sayma durmaksızın devam etti. Katil İsrail’in durduğu yer ya da duracağı yer bir türlü bitmedi. Filistinliler yapılan baskı ve katliamlarla göçe zorlandı. Evleri, tarlaları, bahçeleri ellerinden alındı. Gasp edilen bu yerlere yerleşimci adıyla Yahudiler yerleştirildi. Filistinlilerin evlerine, tarlalarına, bahçelerine yerleşen bu Yahudiler hiç seslerini çıkarmadılar. Büyük bir zevkle yerleştiler. Hiç kimse bu yerleşimci işgalcilere sivil gözüyle bakamaz. Onların hepsi meşru hedeftir. Kimse bu yerleşimci işgalcileri sivil olarak değerlendirip ajitasyon yapmasın. Yıllarca öldürülen, yok sayılan Filistinliler ne yapacaktı? Uluslararası yapılarınız, örgütleriniz bu zulme bir türlü son veremedi ya da bilinçli olarak son vermedi. Bir millet yok edilmenin eşiğine geldi. Filistinliler Gazze açık hava hapishanesinde insanca yaşamaya hasret kaldı. Yahudi keyfi olarak Ramazan demeden, bayram demeden bombaladı durdu. Ne yaptı bu Siyonist Yahudi’nin ağababaları. Diğer taraftan Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar artık bardağı taşırdı. Müslümanların üçüncü haremi, ibadet mekanı Siyonist Yahudi’nin alçak postallarıyla kirletildi. Peki ne oldu? Müslümanların izzet ve şerefi bir dönem kıblegahı olan Mescid-iAksa baskınlarına kim dur diyebildi? Artık bölgedeki çıbanbaşı haline gelen bu İsrail sorununa bir çözüm bulunmalıdır. Bıçağın kemiğe dayanmasının zamanı çoktan geçti. Çocuk, genç, kadın, yaşlı demeden keyfi olarak yıllarca Müslümanlar katledildi. Evleri işgal edildi. Buradan soruyoruz bu işgal devletinin sınırları neresidir? Bu aymazlığa, bu haydutluğa dur demenin zamanı çoktan geçti. Hamas boğulmanın eşiğinde olan Filistinlilerin sesi olmuştur. Türkiye’den Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırıyoruz. İçerisinde Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın yer aldığı bereketli toprakların sadece Filistinlilerin bir meselesi olmadığını bir kez daha haykırıyoruz. İsrail’in sonu yakındır. Hiçbir zalim zulmüyle abad olmamıştır ve olmayacaktır. Tarih bunun şahididir. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”