31 Aralık 2020 tarihinden beri bu köşede belirli aralıklarla Yunus Emre konulu yazılar kaleme alıyorum. Akademik ve idari telaşeler nedeniyle kimi zaman bu yazılarımda gecikmeler yaşansa da bunları belirli bir takvim doğrultusunda devam ettirme düşüncesindeyim. İş yoğunluğundan kaynaklanan gecikmeler için okurun hoş görüsüne sığınıyorum.

Yunus Emre içerikli yeni bir makaleye başlayacağım günlerde şahsıma gazeteci büyüğümüz Ahmet Tek’in yönlendirmesiyle yeni çıkmış bir kitap ulaştırıldı: Toprak Damlı Evlerin Çocukları - II. Bu güzide eseri gönderme lütfunda bulunan Saygıdeğer Nazım Boynukalın ağabeye teşekkür ederim. Elime geçer geçmez okumaya başladığım ve bir solukta bitirdiğim bu kitap, okuduğunuz yazının konusu oluverdi.

Toprak Damlı Evlerin Çocukları - II adlı eser, İbrahim Rıfkı Boynukalın’ın yoğun emekleriyle vücut bulmuş 315 sayfadan müteşekkil bir çalışma. Tevellüdü 1944 olan Boynukalın, tahsilini sosyal bilimler üzerine yapmış bir iş adamı. Bugüne kadar ortaya koyduğu yahut yayımlanmasına vesile olduğu kitaplardan yalnızca kendi işine odaklanmadığı belli oluyor. Düşünen, üreten bir isim olarak doğup büyüdüğü topraklara hizmet etmeyi de kendisine vazife edinmiş. Yerel ve ulusal basında kaleme aldığı eğitim, tarih, ekonomi muhtevalı yazılarıyla kalkınma ve gelişmenin okumaktan, ilim tahsilinden geçtiğini anlatmaya devam ediyor.  

Editörlüğünü usta gazeteci Ahmet Tek’in üstlendiği Toprak Damlı Evlerin Çocukları-II, Anı Bisküvi’nin kültür yayınları arasından çıkan 12. kitap. Kurulduğu günden beri hem şehrin hem ülkenin ekonomisine, istihdam ve kalkınmasına büyük katkılar sağlayan bu firma, kültür yayıncılığı noktasında da sorumluluk duygusuyla hareket ediyor. Şirket, her yıl 13 Mayıs Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Etkinlikleri Haftası’nda bir kitap neşrediyor. Bunu da bir gelenek hâline getirmiş durumda. Bir işe başlamanın önemli olduğunu, devam ettirmeninse zor olduğunu ve ayrı bir emek gerektirdiğini benzer süreçleri yaşayan herkes bilir. Bu nedenle anı ailesinin her bir ferdi tebrik ve takdiri fazlasıyla hak ediyor.

Toprak Damlı Evlerin Çocukları-II, geçen yıl aynı adla çıkan eserin ikinci kitabı. Ne yazık ki elimde bulunmayan ilk kitaba ilişkin bildiklerim hayli sınırlı. İnternet kaynaklı bilgilerime göre bu kitapta 4’ü kadın olmak üzere 50 Karamanlının anıları toplanmış. İçlerinde Ahmet Boynukalın, Timsal Karabekir, İbrahim Rıfkı Boynukalın, Işın Çelebi, Nazım Boynukalın, Kâmil Uğurlu, Kemal Boynukalın, Kenan Kaynaş, Özcan Genç, Muhsin Abay, Celalettin Özer, Mustafa Şahin gibi sanayici, bilim adamı, yönetici, belediye reisi ve siyasetçinin rengârenk hatıraları var. Kitap, 30-40 kuşağının öne çıkan şahsiyetlerini toplamış görülüyor. Mevla hayatta olanlara sağlık ve huzur dolu ömürler versin.

Geçtiğimiz günlerde okurla buluşan ikinci kitapta ise doğumu 1937-1964 yılları arasında değişen 40 Karamanlının öz geçmişlerine, unutamadığı anılara, şehre dair dikkat, tespit ve önerilerine yer verilmiş. Çalışma için “Kuşağının efsanelerini buluşturmuş.” dense yanlış olmaz. Her biri kendi işinde veya alanında başarılı bir akademisyen, gazeteci, esnaf, iş adamı, mülki amir, mühendis, doktor, mimar, bankacı, yargı mensubu olan bu kişilerin ortak paydası ve derdi Karaman. Hepsi ya Karaman’da doğmuş ya da çocukluğunu, ilk ve orta mektep yıllarını bu tarihî şehirde geçirmiş. İçlerinde Muammer Baran’ı görmeyen, onunla konuşmayan yok. Herkes aşenelerde pişirilen mayalıdan yemiş, içine peynir yahut kıyma konan, çemen sürülen sıkmayla büyümüş. Hayat adı verilen avluda oyun oynamış, tren yolunun arkasına mutlaka yolunu düşürmüş. Yine tren yoluna gidip rayların üstüne taş, gazoz kapağı koymuş. Vakti saati gelince de “Düş olmadan iş olmaz.” diyerek en güzel günlerini, en özel an(ı)larını Karaman’a emanet edip tahsil için, geçim için başka diyarlara, ülkelere gitmişler. Ama doğup büyüdükleri, havasını soludukları, suyunu içtikleri, ekmeğini yedikleri toprakları hiç unutmamışlar.

Her biri unutulmaz hatıralarla örülü bu sayfalardan âdeta tarih fışkırıyor. Hemen her satırda şehre özgü kültürel değerler, bugün özlemle hatırlanan kişiler, mekânlar boy gösteriyor; iştah açan tatlar sizi buyur ediyor. Batırık, köpük helva, sıkma, kıyma tekeri, mayalı, tahinli pide gibi bugünün de gözdesi olan lezzetlerin yanında billi gibi eski çocuk oyunlarından söz ediliyor. Bugün evlerde yerini modern dolaplara bırakan yüklük, musandıra gibi bölmelerle günümüz inşaatlarında kendisine yer bularak eski itibarına yeniden kavuşan kayıt damından, yani kilerden bahsediliyor.

Toprak Damlı Evlerin Çocukları-II adlı esere hayat veren yazılar; aralarında Ahmet Tek, Ali Güler, Murat Ay, Ahmet Mısırlıoğlu, Celalettin Ölmez, Nurten Abacı Utku, Mahmut Yavuz’un da yer aldığı 40 ismin kaleminden çıkmış. Bir kısmını yakından tanıdığım yazı sahiplerinin %10’u kadın, diğerleri erkek. Seksenler kuşağının mensubu bir Karamanlı olarak bu listelerin 50, 60, 70 kuşağından yeni isimlerle, başka başarı hikâyeleri ve yaşamlarla geliştirilebileceğini söylemek isterim. Kodabey, Özdağ, Duru, Babaoğlu, Şimşek, Binici, Dinçer, Armutlu, Evcen, Gülcan, Özpeynirci, Nas, Akpınar, Uysal soyadını taşıyan ailelerle daha pek çok kesimden, sülaleden isimlerle yeni yayınların yapılması, serinin sürdürülmesi mümkün. İbrahim Rıfkı Bey idaresindeki Anı Kültür yayınlarının bu hayırlı işi devam ettireceğinden kuşkumuz yok.

İlahi kelam dışında hiçbir çalışma ve eser kusurdan hali değildir. Elbette eldeki yayının da göze çarpan, dahası batan ama hoş görülebilecek kusurlarının olduğu bir gerçektir. Bu bahiste söylenebilecek ilk şey, imla ve noktalama yanlışlarıdır. Metinlerde yer yer noktalama eksiklikleri, anlatım bozuklukları ile karşılaşılsa da bunların, kitabın güzelliğini ve değerini örtecek kadar baskın olmadığı bilinmelidir. Nazar boncuğu kabilinden değerlendirilebilecek bu hataların bundan sonraki yayınlarda en aza indirilebilmesi için mutlaka musahhih (redaktör, düzeltici) desteği alınmalıdır. Anıların nakış nakış işlendiği bir kitabın kâğıt renginin eserin ruhuna uygun seçilmesi, bazı resim ve figürlerle süslenmesi önerebileceğimiz başka hususlardır. 12 eserden müteşekkil külliyat da gösteriyor ki Anı Kültür Yayınları rüştünü ispat etmiştir. Sıra, kaliteyi düşürmeden yükseltmeye gelmiştir.

Her biri ibret ve örnek teşkil eden yaşam öykülerinin, anıların toplandığı bu eserler; şehrin son yüzyılını yazmak isteyen tarihçiler, sosyokültürel panoramasını betimlemeyi düşünen araştırmacılar, folklorik özelliklerini ortaya koymak için uğraş veren halk bilimciler için başvuru kaynakları durumundadır. Bu güzel şehrin 70 ve 80’li yıllarının da kaleme alınmasıyla birlikte Refik Halit Karay’ın Üç Nesil Üç Hayat isimli eserine benzer bir kitap seri şeklinde vücuda getirilmiş olacaktır. Serinin tamamlanması Karaman için bir kazanç olarak görülmelidir.

Bu kitap; hayatını zor koşullar altında sürdüren fakat yılmayan, karşılaştığı onca zorluğa rağmen asla pes etmeyen, bilgi, birikim ve heyecanını ülkesine, memleketine adayan, devlet ve milletine hizmetten asla geri durmayan insanların destanıdır. Başkaca söylersek çağımızın kahramanı Karamanilerin başarı öyküleridir.

Her birine selam olsun!