Son dönem Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan Emine Işınsu Öksüz, Halide Nusret ve Aziz Vecihi Zorlutuna çiftinin kızı olarak bundan tam 83 sene önce 17 Mayıs 1938’te Kars’ta dünyaya geldi. Aile kızlarına Işınsu adını koydu. Göbek adı olarak da Emine…  Küçük Işınsu, babasının görevi nedeniyle birçok Anadolu şehrini gezdi. Bu yüzden ilk ve orta mektep tahsilini farklı yerlerde tamamlamak durumunda kaldı. Annesinin kendisinden “Hayatım onunla bir kez daha ışıdı.” şeklinde bahsettiği Işınsu, şehirlerden biri olan Karaman’a geldiğinde henüz dört yaşındaydı. Halide Nusret’in şehirde öğretmenlik yaptığı günlerde kaleme aldığı “Karaman Kavakları, Yunus’un Türbesinde” başlıklı şiirlerini ilk dinleyenlerden biri oldu. Halide Hanım bu şehirde sadece öğretmenlik yapmadı. O yıllarda (1942-43) yazdığı şiirlerle şehre hem gönül borcunu ödedi hem de farkını ortaya koydu. Onun;

Bağrında duyulmadık gizli emeller saklar

En uzak ümitleri fısıldar ruha sesi

Yazılmamış şiiridir Karaman’ın kavaklar

Kavaklar, Karaman’ın bestesi

Tanrı’ya ulaşmak mı bilmem ki emelleri

Gece sabaha kadar ne anlatırlar aya

Yeşil bir dua gibi göğe varan elleri

Allah’ın rahmetini indirir kasabaya

Gürbüz vücutlarından taşar asil bir gurur

Eğilmez başlarına basarken hayran hayran

Sanırım Türk’ün ruhu karşımda dimdik durur

Bu coşkun taşkın hayat ölüye verir can

Unutturdular bana başımdaki ayakları

Gönlüme yoldaş oldu Karaman kavakları

mısralarıyla ördüğü bu şiir, bir yandan şehrin tarihine ışık tuttu diğer yandan şehrin edebiyat mahfillerinde canlı kalmasını sağladı. Onun, rengârenk çiçekler açtıran, bir ışık demetini andıran Türkçesiyle nakış nakış işlediği “Yunus’un Türbesinde” adlı eseri ise şehrin haklı davası için tarihe düşülen bir not oldu.

Penceren her mevsimde açıyor türlü renkleri

Toz pembe, eflatun, mor, kırmızı, beyaz, sarı

Dert çeken gönüllere teselli bu çiçekler

Bu çiçekler besliyor, ümit denen baharı

Ya hasretli bir ana koparmış örtüsünden

Ya bir kız yırtıvermiş fistanının süsünden

Her parça kuvvet almış, bir aşkın büyüsünden

Solduramaz onları, göğün güneşi, karı

Semaya kalkan eller döner sonunda sana

Demir parmaklıklara sarılır yana yana

Akşam bir tütsü gibi dolarken Karaman’a

Göklerde söner, yanar ümit pırıltıları

Türk edebiyatı bu mısraların sahibi Halide Nusret Zorlutuna’yı yaklaşık 37 sene evvel kaybetmişti. 10 gün önce de doğumunun ardından “Kars’ın sonsuz karlı günleri, geceleri üstünde ışın ışın parladı” diye söz ettiği biricik kızı Emine’yi ebediyete yolcu etti, annesinin vefatından sonra “Benim annem bir tanedir.” dediği meleğinin yanına uğurladı. Türkçemiz de Yunus ve Türkçe adının verildiği yılda öksüz kaldı. “Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri” romanının müellifi artık aramızda yok. Fakat annesi de kızı da ışıl ışıl, pırıl pırıl Türkçesiyle, insanımızı anlatan şiir, roman, hatıra, tiyatro türlerindeki eserleriyle yaşamaya devam edecek.

Karaman; havasını soluduğu, ekmeğini yiyip suyunu içtiği şehirler için “Bu yerleri, bu yerlerin insanlarını, yediden yetmişe yürekten seviyordum. Onlar da beni sevdiler.” diyen Halide Nusret Öğretmen ile onun hem kızı hem öğrencisi hem sırdaşı olan Emine Işınsu Hanım’ı şehirde canlı tutmalıdır. Yunus’un ve Türkçenin memleketine yürekten bağlı olan anne kızın aziz hatırasını yaşatmalıdır. Gerek “Senden gayrı kimse yâr değil bana / Bir görün Yunus’um görün bana” diyen Halide Nusret Zorlutuna gerekse aldığı çok sayıda ödül içinde Belediyemizce kendisine takdim edilen “Türkçeyi Doğru ve Güzel Kullanma Ödülü”ne ayrı bir değer veren Emine Işınsu Öksüz bunu fazlasıyla hak ediyor.

(Not: Bu yazı, yazarın vefatından birkaç gün sonra planlanmıştı. Ancak yetiştirmek durumunda olduğum işler ve yazılar nedeniyle gazeteci büyüğümüz Ahmet Tek’in konuyla ilgili makalesinden sonraya kaldı. Kendisini bu yazı vesilesiyle kutluyorum. Usta kalemin siteminde sonuna kadar haklı olduğunu belirtmem gerekir. Şehrin de “alzaymır” illetine yakalanmadığını kanıtlaması artık vacip olmuştur.)