YA ‘’EV’’LENİRSİNİZ YA ‘’KAT’’LANIRSINIZ

Eskiden…Evet eskiden ….Evler…O metrekare hesabı yapılmadan oluşturulan evler…Ev insanoğlunun dünyada var oluşundan itibaren var etmeye çalıştığı yer.Önce basit tekniklerle yapılan dört tarafı kapatılmış korunma amaçlı yapılar.Ardından toprak ile suyun karışımını bulan insanoğlunun bunu hanesinde karması…En son makineleşme ve beton yapılar…
Köy evleri ya da şehirlerin çok değil 50-100 yıl önceki evleri.Tek katlı.Basit yapılı.İki göz bir sek altı.Toprakla evi bağlayan o çok basamaklar yok.Avlu çok geniş.Ev ortada .Cıvıl cıvıl çocuklar avluda..Tahtadan yapılan araba avlu duvarında nefessiz yol almakta.Dede bastonundan yapılmış at, dizleri geçinmiş pantolon arasında ,şaha kalkmakta.Ayşe ,Ali,Mehmet,Süleyman…Her soluk alışta hayat üstünde yol almakta.Anne babanın gönlü ise çavına gelen evlattan mürüvvet görmek aslında..Bizim oğlan falancanın kızına gönül koymakta.Gidip istemek lazım kızı bizim oğlana..Şimdi bir ev lazım bunlara..Koca avluda bir ev yapalım onlara…..
Evlenmek bir araya gelmenin yanında bir ev oluşturmak.Evlenmek bir ev içinde ezaya göğüs germek,sefayı paylaşmak yan yana..
Şimdi…Evet şimdi…Katlar...Metrekaresi arttıkça bozulan huzurlar..Üç,beş,on…Gökleri delmeyi maharet bilen yapılar…Yükseldikçe diplere çakılan umutlar..Odalar..Labirenti andıran odalar…Her bir odada aynı dünyayı paylaşamayan insanlar…Basamaklar…Çıkıldıkça çıkılmaz hal alan yalnızlıklar…Betonlar …O soğuk yüzlü buz ruhlu anlamsız karışımlar…Avlunun yerini almış surlar…En amansız düşmanlar için bile yapılmamış duvarlar...Çocuklar…Çocukluğunu yaşayamadan dünyadan kopmuşlar… Küçücük bedenlerini ve umutlarını masallardaki umacalardan beter dört köşe ekranlar almışlar...Ne tesiri derin doz ki tesirinden kurtulamıyorlar…Sus pus çocuklar evde…Bazen de pencerede…Özünü aldığı toprak birkaç mil ötede sanki hayalde…Büyükanne,büyükbaba gitti gelmezlerde…Evet evlerde çift isimli çocuklar belki de diğer ismi ona arkadaş olsun diye..Ecem Su,Yiğit Kağan,Sude Naz,Beril Damla…Hep evde..Kırpılan her göz …Sorulan tek soru:-Bu yolun sonu nereye? Verilen tek cevap:-Bilinmezlerde…Anne baba evladına artık söz geçirememekte...Artık katlanılmaz oldu evlat...Bu evlada dengi şart…Gidip istemek mi olur ? Onlar evlenmeden en mahrem mevzuları paylaştılar…Onlara bulalım şöyle en yükseğinden bir kat…’’Kat’’lansın dursun bunlara da bu şart…
Hayat bu aslında değişmemiş zaman…Mana yerine surete önem verilmiş.İşte bu o an…Ya ‘’ev’’lenirsiniz.Ya da ‘’kat’’lanırsınız…Eee bizler aklı ve iradesi olan insanlarız….