Karaman'ın Çukurbağ köyü'nde hayvancılıkla uğraşan Fadime Çetin: "Koyunlarımızı ahıra kapatsak, hormonlu gıdalarla beslesek, belki daha fazla verim alabiliriz. Ama bunu tercih etmiyoruz"

Karaman'ın, Orta Torosların eteğinde kurulu Çukurbağ Köyü'nde, yüzlerce çeşit bitki ile beslenen koyun ve keçilerden elde edilen sütlerden geleneksel yöntemlerle yapılarak sofraları süsleyen tereyağı ilgi görüyor.

Sabah kahvaltılarının ve yemeklerin vazgeçilmez lezzetlerinden tereyağı, günümüzde çoğunlukla modern tesislerde hazırlansa da birçok tüketici yüzyıllardır geleneksel şekilde üretilen doğal ürünlerden vazgeçmiyor.

Toroslarda da hünerli eller, binbir zahmetle yaptıkları tereyağını, semt pazarlarında tüketicilerin beğenisine sunuyor. 

- "Hiçbir kimyasal madde kullanmayız"

Çukurbağ Köyü'nde hayvancılıkla uğraşan Fadime Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koyun yetiştiriciliğinin zor ve zahmetli bir iş olduğunu söyledi.

Koyunların, çok fazla kar yağışının olduğu aylar dışında merada beslendiğini ifade eden Çetin, "Hayvanlar dışarı çıkamayacak kadar kar yağarsa içeride besleriz. Diğer zamanlarda devamlı merada yayılır. Kışın da yine kendi ürettiğimiz buğday, arpa, mısır, saman ve yonca gibi kaba yemle besleriz. Bunlar da tamamen doğaldır. Hayvanlarımızı beslerken hiçbir kimyasal madde kullanmayız" diye konuştu.

Çetin, bu yüzden tüm ürünlerinin doğal olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bizim ürettiğimiz et, süt, peynir, tereyağı ve yoğurdun tadı, aroması farklıdır. Hiçbir katkı maddesi kullanmayız. Koyunlarımızı ahıra kapatsak, hormonlu gıdalarla beslesek, belki daha fazla verim alabiliriz. Ama bunu tercih etmiyoruz. Bizim koyunlarımız gezecek. Merada otlayacak. Yüzlerce bitkinin tadını, kokusunu, özelliklerini hayvanlarımız alacak. Böyle gördük, böyle öğrendik."

- "Tereyağı yıllardır böyle yapılır"

Ürettikleri peynir ve tereyağına ilginin çok fazla olduğunu aktaran Çetin, tereyağının yapılışını şöyle anlattı:

"Koyunlarımızı sabah güneş doğmadan meraya çıkarır,  4-5 saat sonra gölgede istirahate alırız. Öğleden sonra koyunları sağarız. Sütü makinede çekerek yağlı ve yağsız ayırırız. Yağlı tarafını yoğurt yaparız. Bu yoğurdu birkaç gün soğuk ortamda beklettikten sonra yayık makinesine alırız. Yoğurt ayran olurken, yağı toplanır. Bir kapta soğuk su ile ovalar, ayranından ayırırız. Elde ettiğimiz tereyağını kaplara alırız. Arta kalan ayranı da misafirlere ikram ederiz, tarhana yapımında kullanırız. Tereyağı yıllardır böyle yapılır, başka yöntem bilmeyiz. Belki bugün farklı olarak sadece tuluk yerine yayık makinesi kullanıyoruz."

- Çoğunu gurbetçiler alıyor

Çetin, el emeği üretimin zor olduğu için bir ailenin yılda ancak 200-250 kilo tereyağı yapabildiğini, bunun da önemli bir kısmını, yazın Karaman'a gelen gurbetçilerin aldığını ifade etti.

Merada otlar azalmaya başlayınca, koyunlarda süt veriminin de azaldığını, ancak sütteki yağ oranın arttığını vurgulayan Çetin, "Fabrikalarda üretilen tereyağı bizim ürettiklerimizden belki biraz daha ucuz olabilir. Ama bizim tereyağımızın herkes için yararlı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü özünde Torosların yüzlerce çeşit bitkisi var, alın teri, emek var" ifadelerini kullandı.
KARAMAN (AA) - MEHMET ÇETİN