İslam ülkelerinin, 2013 yılında İslam İşbirliği Teşkilatında almış olduğu bir kararla 2 yıldır Ramazan ayının 15’i Dünya Yetimler Günü olarak kutlanıyor. Bu çerçevede dünyanın onlarca ülkesinde özellikle yetimler konusunda birçok proje ve yardımlar yürüten İHH İnsani Yardım Vakfının ilimizde çalışmalarını sürdüren Karaman İHH İnsani Yardım Derneği ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle derneğiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Karaman İHH, bu yıl şubat ayında faaliyetlerine başladı. 24 yıldır ülkemizde ve dünyada sayısız projelerle insanımızın güvenini kazanan İHH’nın ilimizde çalışmalarını koordine etmek ve ilimizdeki yetim kardeşlerimiz ve ihtiyaç sahiplerine yardım edebilmek için derneğimizi kurduk. Bugün itibariyle 88’i İHH İnsani Yardım Vakfı merkezinden, 12’si de ilimiz hayırseverlerinin desteğiyle olmak üzere 100 yetim öğrenci kardeşimize yıl boyu süren çeşitli yardımlarda bulunuyoruz. Bunun yanında ihtiyaç sahibi hemşehrilerimize ve mültecilere de dönemsel yardımlarla hayırseverin emanetlerini ulaştırıyoruz.
Neden yetimler ve “Dünya Yetimler Günü”
Yetim kardeşlerimiz öncelikle, Allah’ın bizlere bıraktığı kutsal emanetlerdir. Yetim peygamberini sahipsiz bırakmayan Allah (Duha Suresi, 6. Ayet) bizlere de bunu emrediyor. Dünyada savaş, açlık ve yoksulluk gibi nedenlerle yaklaşık 400 milyon yetim bulunuyor. Bu çocuklar organ mafyaları, insan tacirleri, açlık ve misyonerler nedeniyle hayatları tehlike altında bulunan en riskli grubu teşkil ediyor. Ve maalesef bu çocukların büyük çoğunluğu islam coğrafyalarında veya geri kalmış ülkelerde yaşıyor, istismar ediliyor. Yetim çalışmaları esnasında yurt dışında karşılaşılan Muhammed isimli rahipler; insan tacirleri, organ mafyası tarafından özellikle savaş bölgelerinden kaçırılan veya diğer kardeşlerinin yaşaması uğruna satılan çocuklar, bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili sorumluluklarımızı gösteriyor.  
“Neden Dünya Yetimler Günü?” sorunuza gelecek olursak, kardeşlerimizi yetim bırakan şartlar, devletler politikalarına dikkat çekmek ve bu alanda tüm insanlığın yerine getirmesi gerekenler hakkında bölgesel veya küresel farkındalıklarla çözümler üretmek istiyoruz. Bu gün, 9-11 Aralık 2013 tarihlerinde Gine’nin başkenti Conakry’de, İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyinin İHH’nın teklifini görüşerek belirlenen bir gün. İslam ülkeleri bünyesinde bulunan bütün sivil toplum kuruluşları ve hayır kuruluşları bu çerçevede, planlı ve sistemli çalışmalar başlatmış oldu. Bu karar alınırken zaman içerisinde neler yapılacağı/yapılabileceği belirlenmişti. Vakfın internet sitesi yetimler bölümünden daha fazla detaylara ulaşılabilir. (http://yetim.ihh.org.tr/tr/main/news/0/15-ramazan-dunya-yetimlerinin-gunu/2421) Fakat özellikle, her yıl açıklanan “Dünya Yetim Çocuklar Raporu” ve yetimler gününün,  farklı bir başlıkla kutlanıyor olması sorunların çözümü adına dikkat çeken önemli ayrıntılar. Mesela üye ülkelerin ilgili Bakanlıklarıyla “Yetim Çocuklar Zirvesi” düzenlendi. Geçen yıl yetimler gününün konusu, “Yetimhanelerin ıslahı” idi. Bu konuda sorunlar, dünyada yetimhaneler ve islam ülkelerinde durum nedir, çözüm önerileri ve atılacak adımlar konusunda İstanbul’da geniş katılımlı sempozyumlar düzenlendi. Bu yıl da misyonerlik konusunda bir çalışma yayımlandı. Misyonerliğin yetim kardeşler üzerimizdeki etkileri detaylı olarak ele alındı. Ayrıca ülkemizin dört bir yanında yetim ailelerimizle kaynaşma adına 20 Haziran Dünya Yetim Günü’nde ve bu hafta boyunca iftarlar ve programlar düzenlenecek. Karaman’da da 22 Haziran’da Ermenek’te, 23 Haziran’da Karaman merkezde Aktekke Meydanında olmak üzere İHH’nın iftar tırı ilimizde olacak. Bu vesileyle tüm halkımızı şimdiden iftarımıza da davet etmiş olalım.
İHH’nın yetimler dışında ne tür çalışmaları var?
Vakfın çalışmalarını kısaca iki başlık altında ele alabiliriz aslında. İlki İnsan Hak ve Hürriyetleri adına insani diplomasi çalışmaları, ikincisi de yardım ve bilinçlendirme çalışmaları. Genellikle yardım çalışmaları ile biliniyor İHH, fakat hak ve hürriyetler konusunda yapılan çalışmalar büyük önem arz ediyor. İnsana yaratılıştan gelen haklarını ve özgürlüklerini savunma fırsatı kazandırmak, zulmü duyurmak için varız. Maalesef Müslümanlar olarak tarih içerisinde bu konuda üzücü tecrübeler yaşadık. Alanda elde ettiğimiz hakları masa başında, çeşitli komisyonlarda kaybettik. Bu nedenle bazen hukuksal mücadelelerle bazen kamuoyuna zulmü duyurma adına çalışma yapmak gerekiyor. Bosna’da, Kosava’da, Irak’ta, Afganistan’da, Arakan’da, Doğu Türkistan’da ve daha nice bölgelerde insani yardımın yanında hukuksal mücadeleler ve insani diplomasi çalışmalarında bulunduk, bulunuyoruz. Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı komisyonlarındaki üyeliklerimiz daha etkin çalışmalar yürütmemize olanak sağlıyor. Örneğin Suriye’de taraflar arasında esir değişimine, rehin alınan gazetecilerin serbest bırakılmalarına aracılık ettik.
Bunun yanında bilinçlendirme, eğitim çalışmaları da çok önemli. Yardım ettiğiniz kişileri kendinize bağımlı hale getirmek hiçbir yarar sağlamaz. Aslolan ihtiyaç sahibi insanlara imkanlar sunarak kendi memleketinde kendi imkanlarıyla ayakta durarak varlığını devam ettirmek olmalı. Onun için Somali’de tarım okulu açılarak yerli halka domates, salatalık… Yetiştirmesini öğrettik. Bugün Somali, bu sayede tarım enstitüsüne kavuşmuş durumda. Ya da Hindistan’ın bazı bölgelerinde pazar yerlerinde dağıtılan 2 buçuk dolarlık, sadece misyonerlerin radyo frekansına ayarlanmış radyolar karşısında, radyoculuk çalışmalarında yerel halka bilgilendirmelerde bulunduk. Dünya genelinde sürekli destek sağladığımız 86 bin yetime yardımlarda bulunmanın ilk şartı okullarına devam etmeleri. Bilinçsiz, eğitimsiz bireyler daha kolay yem olmakta maalesef.
İsmini sıraladığınız ülkelerin hepsi savaşmış veya savaş devam eden ülkeler. Bu sorun çıkartmıyor mu?
Elbette sorun çıkartıyor ve elbette işler daha zor yürüyor. Her türlü riskle karşı karşıyasınız. Can güvenliğinden kurumsal güvenliğinize kadar. Öncelikle bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bu bölgelerde yoksanız oradaki insanları başkalarına emanet etmiş olursunuz. Irak’ta savaştan sonra yılbaşında Noel Baba kıyafetleriyle çocuklara hediyeler dağıtıldı. Ya da günümüzde Suriye’de babasını kaybetmiş çocuklar kiliseler tarafından burs verilerek okutuluyor, sahip çıkılıyor ve sonrasında da başka bölgelerde kullanılıyor. İnternetten rahatlıkla bulabilirsiniz. World Vision isimli misyoner bir yardım kuruluşu var. 2 milyon 400 bin çocuğa yardım ediyor. Bir bakın kimlere ve hangi bölgelere yardım ediyor. İşte burada bizler de risk almak zorundayız. Biz olmazsak yarın hiç olmayacağız. Tabii bunun sıkıntılı tarafları da, isminiz üzerinde birtakım karalama çalışmaları başlıyor. İHH hakkında terörle ilgili haberlerin başlangıç tarihine bakın. 2009 yılı sonrasına rastlar. Neden? İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delmek için ilk büyük çapta yardım İHH’nın organizasyonuyla “Filistin’e Yol Açık” adıyla yapıldı. İngiltere’den yola çıkan araçlar, Türkiye’den de ilavelerle 200 den fazla araç, içerisinde ambulanslar da dahil, karayolu ile Filistin’e anahtarlarıyla birlikte bırakıldı. Sonrasında malumunuz 2010 yılında Mavi Marmara yolculuğu. Bunlar, sizin orada ve diğer zulüm bölgelerinde bulunmanıza engel olacak gerekçeler. Ses çıkartmadan yardım dağıtırsanız sorun yok, fakat ses getirerek yardıma neden olabilecek olayları duyurursanız siz yok olursunuz, etkin güçler bu mesajı vermek istiyorlar. Tabi buna müsaade etmek mümkün değil. Tüm bu haberlerle ilgili, ulusal ve uluslararası yayın yapan basın kuruluşları tekzip ve düzeltmeler yapmak zorunda kalıyor. 2014 yılında İHH tarafından bu konularda tekzip ve düzeltme metinleriyle detaylı bir açıklama yapıldı. Arzu edenler internetten de ulaşabilir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Dünyada savaşlarla günden güne daha zor şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalışan insan nüfusu hızla artıyor. Bu süreçte bizlere düşen, yardım etmekten önce kardeşçe yaşamanın, birlik olmanın yollarını aramak. Her insan kendi zaviyesinden meselelere yaklaşırsa ayrışıyoruz, özellikle Müslümanlar arasında arabulucuklarımız artmalı. Daha çok çalışmalı, daha çok eğitimli bireylere sahip olmalıyız ki ümmetçe güçlü olalım. Adaleti sağlayarak zulme son verme gayemize böylelikle ulaşabiliriz. Son sözümüz de şu olsun: dünya iyiliklerle değişecek, yetim gülerse dünya gülecek, bu sebeple her zaman, her yerde iyilik.