Salgınla, eskilerin deyimiyle “kıran”la tanışalı bir yıl oluyor. Bu süre zarfında günlerimizin çoğu evlerde geçti. Buna bağlı olarak dış hareketlilik oldukça kısıtlandı. Ancak 2021 senesi hayli hareketli geçeceğe benziyor. Hareketlilik denince hemen akıllara aşı faaliyetleri gelebilir. Kuşkusuz, insanların önemli bir kısmının aşılanması toplumu canlandıracak, halk arasında ciddi bir canlılık meydana getirecektir. Ancak burada sözünü ettiğimiz, evvela UNESCO’nun, ardından ülkemizin aldığı kararların ortaya çıkaracağı hareketlilik.

2021; tarih, kültür ve medeniyetimiz açısından önemli bir yıl. Seneyi değerli kılan sadece Bizim Yunus’un vefatının 700. yılı olması münasebetiyle Yunus Emre ve Türkçe yılı olarak kabul edilmesi değil elbette. 2021, Anadolu’yu mayalandıran isimlerin başında gelen Hacı Bektaş-ı Veli’nin fena âleminden beka âlemine geçişinin 750. sene-i devriyesidir aynı zamanda. Bu topraklar o günden beri Hünkâr’ın tohumlarını ektiği kardeşlik iklimiyle besleniyor. İşte bu nedenle Bizim Yunus’tan 50 yıl önce vefat eden Hazret-i Pir unutulmamalı, tilmizinin gölgesinde asla kalmamalı. İcrası planlanan Yunus odaklı çalışmalara Hünkâr da dâhil edilmeli.

İçinde bulunduğumuz seneyi anlamlı hâle getiren bir diğer isim Ahi Evren’dir. Bu yıl dünyaya gelişinin (1171) 850. yıldönümü olan Şeyh Nasîrüddin Mahmûd, yaygın adıyla Ahi Evren, esnaf teşkilatı olan Ahilik’in Anadolu’daki öncüsüdür. Bu toprakların Türk-İslam mülkü hâline gelmesinde onun ve talebelerinin emeği büyük. Anadolu, kardeşlik üzerine bina edilen ahi birlikleri aracılığıyla kısa zamanda baştan ayağa imar edildi. Bugün ismi bir mahalle adıyla yaşatılan Ahi Osman’ın torunlarına yakışan; ahiliğin kurucusunu, debbağların pirini mutlaka yâd etmektir.

Bu yıla değer katan bir başka gelişme, ülkemizin seneyi İstiklal Marşı yılı ilan etmesi olmuştur. Mehmet Akif Ersoy’un tam bir asır önce kaleme aldığı bu eser, o tarihten beri milletimizin etrafında kenetlendiği bir metin durumunda. Bu yıl, eşsiz eserini millete armağan eden şairimizin vefatının da 85. senesi aynı zamanda. İki farklı duygunun bir araya geldiği 2021, Akif’e ve Safahat’a yaraşır şekilde yaşanmalıdır.

Gerek UNESCO’nun gerekse Cumhurbaşkanlığımızın kararlarının ülkemizde büyük karşılık bulduğu muhakkak. Elan birçok yerde, özellikle adı Yunus’la anılan şehirlerde, üniversitelerde, kurumlarda birtakım programlar planlanıyor. İçeriklerine bakıldığında bunların Yunus Emre üzerinde yoğunlaştığı göze çarpıyor. İçlerinde seyrek olmakla birlikte İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy konulu etkinlikler de var. Sayın Mehmet Doğan’ın kurucusu olduğu Türkiye Yazarlar Birliğinin, bu konuda yine öncülük ettiğini ifade etmek boynumuzun borcu.

Basına düşen haberlerden, Karaman’da da kurumların Yunus Emre ve Türkçe Yılı için birtakım çabaların içine girdiği anlaşılıyor. Vali Sayın Mehmet Alpaslan Işık’ın riyasetinde yapılan toplantıların mahiyeti hakkında bildiklerimiz, basın açıklamasına yansıyanlar kadar. Yunus/Türkçe sevdalısı ve araştırmacısı olarak çantada nelerin bulunduğunu hayli merak ettiğimi söylemem gerek. İlimizde senelerden beri Yunus Emre ve Türkçe konularında etkinliklerin merkezi durumunda olan Belediye’nin kapsamlı bir dosya hazırladığını yakinen biliyorum. Nitekim yeni yılla birlikte bunun ilk örnekleri kendini gösterdi. Şehrin muhtelif noktalarındaki ilan tahtalarına (billboard) ve otobüslere yazılan Yunus mısraları, bu hareketliliğin günbegün artacağını gösteriyor. Sevgili Âdem Kocatürk’ün de muhtevası zengin, ses getirecek bir dosya ile meşgul olduğunu ifade edeyim.

Bunun yanı sıra yerel basında düzenli olarak yazılar kaleme alan bir isimden Yunus Emre etkinliklerine dair gelen teklifler dikkati çekiyor. Şehrin önde gelen İnternet gazetelerinden birinde düzenli olarak yazan duayen gazeteci Ahmet Tek, son günlerde yazılarının hemen hepsini Bizim Yunus’a tahsis etmiş durumda. Yazdıklarından bu mesele için hayli kafa yorduğu, Yunus Emre ve Türkçe yılına yalnızca kalemiyle değil zihniyle, gönlüyle kendini adadığı belli oluyor. Sayın Tek’in Yunus Emre Meydanı önerisi, Belediyemiz tarafından mutlaka değerlendirilecektir. Bizim Yunus’un görklü adının baraja, meydana, ormana verilmesi şehrin köşe bucak Yunus’la anılmasına vesile olacaktır. Usta kalemin kitap, müze önerileri de göz ardı edilmemeli. Gazetecilikte 40 yılı aşkın bir tecrübesi bulunan, şehri dışarıdan çok iyi gözlemlemiş, umurgörmüş bir kalemin Karaman-Yunus Emre irtibatını güçlendiren fikirlerine sahip çıkılmalı.

Karaman bu yılı sadece Yunus ve Türkçe bağlamlarında düşünmemeli. Zira Mehmet Akif, İstiklal Marşı ve Safahat da Yunus kadar değerlidir. Biri Türkçemizin bayrağını taşırken diğeri istiklalimizin gür sesi olmuştur. Yunus Emre Anadolu’daki hikâyemizin başlangıcına katkı verirken Akif bu yolculuğun son safhasına bizzat iştirak etmiştir. İkisi de Türkçe düşünmüş, Türkçe seslenmiştir ve istikbale altın harflerle not düşmüştür.

Yunus Emre ve Türkçe Yılı’na dair düşünülenler arasında etkinlikler, yarışmalar, sergiler, kitaplar, hatırda kalacak eşyaların tasarlanması vb. bulunabilir. Bunların hepsi kıymetlidir ve yapılmalıdır. Fakat bu işte öncelik verilmesi gereken kuşak, dijital dünya ile bağları güçlü olan Z kuşağıdır. Bir de Yunus’u ve Akif’i, onların felsefesini küçük yaşlardan itibaren zihinlerine işleyebileceğimiz küçük yaş öğrenci gruplarıdır. Mesela okul öncesindeki çocuklara Yunus’un bazı şiirlerinin, Akif’in öğüt niteliğindeki birkaç beytinin bir program dâhilinde okutulması hatta ezberletilmesi bu çabaların bihakkın yerini bulacağını gösterir. Yine onların düzenleyeceği bir şiir dinletisinin bırakacağı iz, ömür boyu zihinlerinde, gönüllerinde yaşayacaktır. Karaman bu konuda öncü olmalıdır.

Şehirde eli kalem tutan birçok öğretmenimiz, akademisyenimiz var. Akif’in veya Yunus’un dizeleri üzerinden değerler eğitimine yönelik hikâyeler yazılması, bunların okutulması yılın daha anlamlı hâle gelmesine hizmet edecektir. Resimlerle zenginleştirilecek olan kitaplar sadece içinde bulunduğumuz yıl değil bundan sonra da önemli iş görecektir. Bu konuda hassas olduğunu bildiğim İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Çalışkan gerekli adımları atacaktır.

Bir öneri de İl Müftüsü Sayın M. Lutfi Ketenci hocamıza. Cuma namazı, eskisi kadar olmasa da pek çok kişiyi aynı çatı altında toplamaya devam ediyor. Hatibin, irat ettiği hutbenin sonunda Yunus Emre’den, Mehmet Akif’ten kısa bir şiir okuması insanımızın dikkatini bu değerler üzerine çekecektir. Yıl boyunca Yunus’a, İstiklal Marşı Yılı’na vurgu yapılarak okunacak beyitlerin halk nezdindeki karşılığı büyük olacaktır. Müftümüz bu hayırlı işte tüm ülkeye örnek teşkil edecektir.

Anma/kutlama günlerini anlamlı ve değerli kılan; hep birlikte, ruhuna uygun ve dolu dolu icra edilmesi olacaktır. Bu da toplumun her kesimini kucaklayan ve dikkate alarak planlanan çabalarla mümkündür.

Bir hatırlatma: İçinde bulunduğumuz sene sadece Yunus Emre ve Türkçe yılı değildir. UNESCO 2021’i aynı zamanda Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evren yılı da ilan etmiştir. Cumhurbaşkanımız da İstiklal Marşı ile taçlandırmıştır.