Bir önceki yazımızda günümüz teknolojisinin ve imkanlarının insanoğlunu getirdiği noktadan ve artık bizim birtakım yetkinlikleri ve becerileri kazanmamız halinde gelişen ve değişen dünyada ayakta kalabileceğimizden bahsettik. Bu yetkinliklerin de 21.yy yetkinlikleri başlığı altında incelenmesi, araştırılması ve bireylerin bu noktada kendilerini geliştirmeleri gerektiğinden bahsettik. Şimdi bu 21.yy yetkinliklerinden sizler için seçtiğim, hayati önem arz eden ve her bireyde mutlaka bulunması gerektiğini düşündüğün birkaç yetkinlikten h-bahsedeceğim.

Eleştirel düşünme ve problem çözme: İnternetin hayatımıza girmesi ile ellerimizin altında bilgi deryası diyebileceğimiz araç gereçler bulunmaktadır.(telefon, tablet, bilgisayar) istediğimiz zaman istediğimiz bilgilere ulaşma noktasında bize çok büyük fayda sağlarlar. Fakat burada önemli olan şey bir şeyin çok olması değil onu en iyi biçimde nasıl değerlendirdiğimizdir. Tam da bu noktada elde edilen bilgiye karşı eleştirel bir şekilde yaklaşarak doğruluğunu teyit ettikten sonra kullanmalıyız. Aynı zamanda çevremizdeki HERŞEY eskisine göre daha karmaşık ve daha girift. Bu yüzden problem çözme becerisine sahip bir birey önüne çıkan problemleri çözerek kendisini yaşam boyu sürekli değişen dünyada güncel tutabilir.

Esneklik ve uyum sağlayabilirlik: Esneklik ve uyum sağlayabilirlik genel itibari ile konuşulacak olursa Z kuşağının zaten içinde bulunduğu çağ gereği sahip olduğu bir özellik. Ama şu anda 35 yaş ve üzeri insanların çok da sahip olmadığı bir özellik çünkü onların yetiştiği zamanda sabit bilgiler ve kaynaklar mevcuttu. Bu durumun okumuş insan olma ile de ilgisinin olmadığı yorumu yapılabilir çünkü yeni değişen sınav sisteminde(YKS) çoğu öğretmenin yeni sistem sorularına adapte olurken bile zorlandıkları görülüyor. Aslında bizim toplulukçu bir toplum olmamız ve geçmişe, atalarımıza, kültürümüze, değerlerimize olan bağlılığımız bizi biraz daha esnek olamama yoluna sokuyor. Bu yüzden günümüz çağında elindeki bilgi ile ayakta kalıp hayatını devam ettirebilmesi için insanların esnek olmaları ve uyum sağlayabilir olmaları gerekmektedir.

Bilgi ve medya okuryazarlığı: 21.yy. yetkinliklerinden bahsederken mutlaka bahsedilmesi gereken ve üzerine düşülmesi gereken en önemli başlıklardan birisi de bilgi ve medya okur yazarlığıdır. Günümüzde insanlar sosyalleşme, bilgi edinme, eğlenme gibi birçok işini sosyal medyalar aracılığı ile yapıyorlar. İnsanların hayatlarındaki olan biten her şeyi sosyal medya aracılığı ile öğreniyoruz ve o insanlarla iletişime geçiyoruz. Örneğin terfi alan arkadaşımızın mutlu haberini attığı tweet aracılığı ile öğreniyoruz. Diğer taraftan çoğu haberi, olayı, bilgiyi bu araçlar sayesinde öğreniyoruz. İşte tam da bu noktada bilgilerin doğruluğunu, güvenilirliğini, kaynağının sağlamlığını iyi araştırmamız gerekiyor. Bu durum sadece genç nesiller değil 7’den 70’e kadar herkesi ilgilendiren bir durum haline geldi. Örneğin covid-19 hayatımıza girdiğinden beri felaket tellallığı yapan bunun üzerinden rant ve gelir sağlamaya çalışan insanlar türedi. Şimdilerde ise aşı noktasında insanlar ikiye ayrılmış durumda. Bilgi ve medya okuryazarlığı yetkinliğine sahip bireyler bu haberlerin doğruluğunu, gerçekçiliğini iyi araştırabilirler. Bunu yaparken öncelikli olarak o konudaki en yetkili kişilerin düşünceleri dinlenebilir, değişik kaynaklardan aynı konu ile ilgili bilgiler okunarak derlenebilir ve bir sonuca varılabilir. Maalesef günümüz insanının yaptığı en büyük hatalardan birisi düşüncesine uygun haber kaynağından başkasını takip etmeyen ve onların her söylediklerini doğru kabul etmeleridir. Zaten düşünce farklılığına sahip iki kaynaktan alınan bilgi tarandığında bizi otomatikman araştırmaya sevk etmesi gerekir. Genel olarak toparlayacak olursak bireylerin bilgi ve medya okuryazarlığı yetkinliğine sahip olmaları hem bireysel hem de toplumsal sağlık(ruh) ve refah için son derece önemlidir.

Sosyal ve kültürler arası yetkinlikler: Biz insanoğlu olarak geçmişten beri toplumlar içerisinde hayat bulan sosyal varlıklarız bu yüzden bizi sadece kendimiz değil çevremizde sosyal olarak bir bağ kurduğumuz insanlarla birlikte etkileşimde bulunuruz. Yakın zamana kadar sadece çevremizdeki insanlarla olan sosyalliğimiz bize yetiyordu fakat artan bilgi ve tecrübeyle birlikte Türkiye’deki birçok insan uluslararası şirketlerle, insanlarla ve/veya devletlerle iletişim kurma noktasına geldi. Son birkaç yılda Özellikle pandemi döneminde bireylerin İngilizce öğrenmek için akın akın kurslara kaydolduğu çok bariz bir şekilde görünmektedir.- Örneğin eğer iş dünyasında aktif kalmak isteyen bir öğrenci hangi dilleri öğrenmeliyim diye bir soru soruyorsa ona verilebilecek en önemli örnekler Japonca, Çince, Rusça gibi diller olabilir çünkü artık teknoloji ve ekonomi dünyası dünyanın doğusuna doğru kaymaktadır-.  Bu yüzden elindeki bilgi ile hayatta kalabilen insan kültürler arası iletişim becerilerini de geliştirerek uluslararası arenada kendi yetkinliğini gösterebilir ve kendini sürekli geliştirebilir.

Artık üniversiteden mezun olduğunda bireylerin 4 yılda öğrendikleri bilgilerin onları sadece 5 yıl idare edebileceğini bireylerin bundan 7-8 yıl sonra diplomalarının bir öneminin kalmayacağı bir dünyaya doğru hızla ilerlemekteyiz. Bu durumda üniversitelerin bize kazandırması gereken en önemli şeyin öğrenmeyi öğrenmek olduğunu açıktır. Öğrenmeyi öğrenen birey okuduğu üniversite bölümü ne olursa olsun onun dışındaki her bölüm, departman ve sektör hakkında bilgi sahibi olabilir ve o kısımlarda çalışabilir. Geçmişten gelen sahip olduğumuz birikimlerimiz bilimsel alanda temel oluşturmaktan başka önemli bir getirisi kalmadığı açıkça ortada. Bu yüzden bu hayat içerisinde ayakta kalmayı düşünen bireyler gelecek hakkında kafa yormalıdırlar. Bu sebeple yaratıcı düşünme ve inovasyon, eleştirel düşünme ve problem çözme, öngörülü olabilme, gerektiği zaman inisiyatif alabilme gibi becerilere sahip olan insanlar gelecekteki dünya içerisinde kendilerine bir yer bulmayı başarabilecek, kendilerini süreli geliştirebilecek, yaşamları boyunca öğrenci olabileceklerdir.  Bireylerin bu becerileri kazanabilecekleri araçlardan bazıları şunlardır;

Seminerler, sertifikasyonlar, TEDX videoları, proje geliştirme ve yönetme, yurt dışı deneyimi, sanatsal ve sportif faaliyetler, kitap okumak, yazı yazmak.

Görüldüğü üzere içerisinde bulunduğumuz çağı en iyi şekilde analiz edip değerlendirdiğimiz taktirde kendimiz sürekli geliştirebilir ve yenileyebiliriz. Bu da yaşam boyu öğrenme becerisine sahip olmamız demektir. Bireylerin artık istedikleri her konuda bilgi sahibi olabildiği bir çağda yaşamımız boyunca öğrenmek ve öğretmek daha kolay hale gelmiştir.