Atatürk Parkında olan basın açıklamasına Önder İmam Hatipler Dernek Başkanı Mehmet Sarı, Memur-Sen ve Eğitimbirsen Karaman Şube Başkanı Yunus Özdemir, İl Milli Eğitim Müdürü Mevlüt Kuntoğlu ve   İstanbul İmam Hatip Lisesinin ilk öğrencilerinden, Celaatin Öktem ve Mahir İz'in talebesi Yüksel Yılmazer de katıldı.

Dernek Başkanı Mehmet Sarı yaptığı konuşmada, şunları söyledi: 28 Şubat 1997, Milli Güvenlik Kurulu kararları sonrası ordunun baş tehdit irtica değerlendirmesi ve Müslüman kesimi eğitimden medyaya, sermaye gruplarından dernek ve vakıflarına kadar iç tehdit olarak tanımlaması ile tüm özgürlük alanlarına, değer yargılarına topyekün savaş ilan ettiği zorbalıklarla dolu bir utanç tarihidir.

Literatürde "Post Modern Darbe" olarak giren bu süreç; sadece asker tarafından değil sözde sivil toplum örgütleri, üniversiteler, medya ve sermaye grupları tarafından sınır tanımaz bir baskı ve zorbalık uygulamasına dönüşmüş, bu gruplar aldıkları brifinglerle militanımı meşrulaştırmak için her türlü gayri hukuki uygulamaya imza atmış geride telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi hasarlar bırakmıştır.

"İrtica" tehlikesi adı altında başlatılan ve dindar kesimi hedef alan baskı ve zulümler, akıl almaz algı oyunları ile desteklenerek ülkenin en önemli sorunu haline dönüştürülmüştür. Toplumu fişleme birimleri oluşturulmuş kamusal alan zorlama tabiri ile bir sürek avı haline getirilmiştir. Bu süreçte STK görünümlü birçok dernek ve grup militarizmin gönüllü kolluk gücü olarak faaliyet yürütmüştür.

En barışçıl özgürlük eylemleri şiddetle bastırılmış gazeteciler, sivil toplum mensupları, öğrenciler DGM'lerde idamla yargılanmıştır. Süreç içindeki uygulamalar; insan hakları, hukukun üstünlüğü; eğitimde fırsat eşitliği, inanç özgürlüğü gibi anayasal hakları hiçe sayarken ulusal ve uluslararası kurumlar ve sözleşmeler de yanlı tutumu ile meşruiyetini kaybetmiştir.

Gerekirse silah bile kullanırız ifadesi ile mücadele edilen kitlenin terör örgütü olduğu algısı yerleştirilmeye çalışılmıştır. Darbeyi, baskı ve zulmü meşrulaştırın her türlü kaos da çeşitli entrikalarla oluşturulmuştur.

Ordu, yargı, medya ve sermaye gruplan hep birlikte hareket ederek Refah-Yol Hükümeti istifaya zorlanmıştır. Milletin iradesiyle alay edercesine "Beceremediniz Bırakın" diyenlerin sözleri, zafer çığlıkları eşliğinde ana haber bültenlerinde ve manşetlerde yer bulmuştur.

Toplumun büyük bir kesiminin maddi ve manevi zarar gördüğü 28 Şubat Darbesi'nin en büyük mağdurları eğitim hakkı gasp edilen imam Hatip ve üniversite öğrencileri olmuştur. imam Hatiplerin orta kısımlarını kapatmaya yönelik uygulamaya alınan 8 yıllık kesintisiz eğitim, üniversite sınavlarına girişte uygulanan kat say, engeli, üniversitelerde başörtüsü yasağı ile tarihte örneğine ender rastlanır bir adaletsize imza atılmıştır. imam hatip okullarında eğitim gören 13-14 yaşındaki çocuklar keskin nişancıların beklediği okul kapılarından geri çevrilmiştir. Eğitim hakkı ellerinden alınan öğrencilerin yurt dışına çıkmaya başlaması ile büyük bir beyin göçü yaşanmıştır.

İmam hatiplerin orta kısımlarının kapatılması ve üniversite sınavlarında katsayı uygulamasının başlamasıyla imam hatiplerde eğitim gören öğrenci sayısı 500 binlerden 60 binlere düşmüştür.

Bu yıllarda tam anlamıyla bir varlık mücadelesi veren imam hatipler, ÖNDER rehberliğinde seslerini duyurmaya çalışmıştır. ÖNDER, imam hatipli öğrencileri okul kapılarındaki hukuk arayışında yalnız bırakmayarak eğitim haklarını savunmak için mücadele etmişti.” dedi.