Cihannüma Karaman Şubesi tarafından düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmaları devam ediyor. Bu haftaki sohbette Afrika’da Misyonerlik Faaliyetleri konusu işlendi. Yunus Emre Camisinde eda edilen namaz sonrası ÖNDER seminer salonuna  geçildi.  Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından başlayan program Sudanlı Dr. Muhammed’in konuşmasıyla devam etti.  KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Nasseruddin Mazhari sohbetin tercümanlığını yaptı.

Değerli dinleyiciler! Hayırlı sabahlar. Bu gün unutulmuş belki de çok az önem verdiğimiz bir konu hakkında konuşacağız. Bu konu aslında çok önemli ama gündemimizde neredeyse hiç yok. Aramızda Sudan’dan Dr. Muhammed isimli kardeşimiz vardır. Kendisi Sudan ilahiyat mezunu, aynı zamanda iki branşta yüksek lisans yapmış birisidir. Afrika’da Hristiyanlaştırma politikası ile ilgili bize kısa bir bilgi verecektir. Ben de size tercümesini yapacağım inşallah.
Aslında olayları bölgede yaşayan ve yakından takip ede birisinden dinlemek ve öğrenmek büyük bir imkân ve ayrıcalıktır. Aynı zamanda daha güvenli ve makul olur. Uzaktan duymak ile oralarda yaşayan ve olayları yakından şahit olan birisinden dinlemek arasında çok fark vardır. Özellikle de Afrika söz konusu olunca buna daha fazla ihtiyacımız vardır.
Şimdi lafı uzatmadan kardeşimize sözü vermek isterim.
Dr. Muhammed: “ilk önce size ve bütün Türk halkına teşekkürlerimi sunarım. Afrika da yaşayan Müslümanlar Hristiyanların ilk hedefi mesabesindedirler. Bunun bazı sebepleri vardır tabi ki. İlk sebep ise İslami diğer ülkelerden uzak kalışı. İkinci sebep cahillik, fakirlik ve yönetimlerin güçlü olmayışıdır. Üçüncü sebep de Afrika’daki zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarıdır.
Hristiyanların resmi ve yasal yollardan bölgeye giriş yapıp çok uzun bir strateji ve plan ile giriyorlar. Birçok ekonomik ve sosyal faaliyet ile halkın içine karışıyorlar ve onları dinlerinden caydırmak için her türlü hileye başvuruyorlar. Hem Katolik hem de Protestan grupları birleşip Müslümanlara karşı mücadele ediyorlar. Tabi ki onların faaliyetleri oryantalistlerle beraber yürümektedir. Bir Müslümanı Hristiyanlaştırmadan daha ziyade kafasını karıştırmak onların biricik hedefidir. Bir elinde İncil diğer elinde ekmek veya başka bir vaat ile giren misyonerler tabi ki çoğu defa hedeflerine ulaşıyorlar. Avrupa’nın birçok ülkelerinden genç yaştaki misyonerler dinlerine hizmet amacı ile en çetin ve en tehlikeli şartlarda yaşıyorlar. Müreffeh bir hayatı bırakıp her türlü sefaleti göze alan misyonerlerin hali çok ilginçtir. Artık bölge onlar için bir tehdit oluşturmadığından her türlü faaliyetlerini açık bir şekilde yapabiliyorlar. İslam dünyası zayıf olduğundan ve kendi sorunları ile boğuşurken onlar fırsatı münasip görüp her türlü faaliyeti yürütüyorlar.
Bu kadar masraflarına rağmen teslis inancını anlamada kolay kolay kimseyi inandıramıyorlar. Özellikle Müslümanlık hakkında bilgisi olanları kolay kolay kandıramıyorlar. Müslüman davetçilerin girmediği veya giremediği veya ahalinin din ile ilgili malumatının kıt olduğu bölgeler onların birinci hedefi oluyor. Buna rağmen birçok büyük şehirlerde de büyük sempozyumlar, toplantılar ve diğer açık faaliyetlere girişiyorlar. Açık açık İncil dağıtıyorlar. Kabilevi hayat ve yönetimin zaafından yararlanarak her türlü faaliyetlerini aşikar bir şekilde yürütüyorlar. Hristiyanların azınlıkta olduğu bölgelerde onları yönetime getirmek için her türlü çabayı gösteriyorlar.  
Program yapılan dua ile sona erdi.