Cihannüma Karaman Şubesi tarafından düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmaları devam ediyor. Bu haftaki sohbette Allah’ı Hatırlatan Şeyler konusu işlendi.

Aktekke Camisinde eda edilen namaz sonrası Hatuniye Medresesine geçildi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından başlayan program KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Nasseruddin Mazhari’nin sohbetiyle devam etti.

Nasseruddin Mazhari konuşmasında şunları dile getirdi.

“Kurban bayramından sonra ilk defa tekrar Hatuniye Medresesinde toplanmış bulunuyoruz. Hayır ve güzel işlerden tamamen soğumak sünnete aykırıdır. Bir müddet fetrete uğramak doğaldır ama hepten uzaklaşmak ve iyilikleri unutmak, dünyaya kendini tamamen kaptırmak doğru değildir. Çünkü tamamen hayırlardan uzaklaşmak insanı gaflet ve dalalete sürükler.

Bu gün de teberruken bir hadis ile başlamak isteriz sohbetimizi. Bu gün Allah’ı hatırlatan şeylerden bahsedeceğiz.

عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ يَزِيدَ الْأَنْصَارِيَّةِ، قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِخِيَارِكُمْ؟ " قَالُوا: بَلَى قَالَ: " فَخِيَارُكُمُ الَّذِينَ إِذَا رُؤُوا، ذُكِرَ اللهُ تَعَالَى، أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِشِرَارِكُمْ؟ " قَالُوا: بَلَى قَالَ: " فَشِرَارُكُمُ الْمُفْسِدُونَ بَيْنَ الْأَحِبَّةِ، الْمَشَّاءُونَ بِالنَّمِيمَةِ

Allah Resulü (s.a) şöyle buyurur: “görüldükleri zaman sizi Allah’ı hatırlatan kimseleriniz en hayırlılarınızdır; en kötüleriniz de söz taşıyıp dostları birbirinden ayıranlarınızdır”.

Aslında yeryüzünde her şey Ayetullah’tır, yani Allah’ı hatırlatır. Kelam ilminde buna delili Kevni, delili nefsi, delili akli derler. Bu delillerin hepsi Allah’ın ispatı için söylenmiş, hepsi de Kur’an’ın ayetlerinden esinlenmiş delillerdir. Birçok ayette Allah (cc) bu konulara temas etmiştir. Belki insanın dikkatini kendisine, kâinata çeviren yüzlerce ayet vardır Kur’an’da.

 Allah’ın varlığı ve birliğini münkir insana ispat edersin, aklı selime sahip olan birisi zaten Allah’ın varlığını hisseder ve bilir, ispata gerek yoktur.

Sadis Şirazi’nin vecizesi calibi dikkattir:

برگ درختان سبز در نظر هوشیار

هر ورقش دفتریست معرفت کردگار

Yeşil ağaçların her bir yaprağı Allah’ın ispatı konusunda birer kitaptır, ancak zeki insan nezdinde.

Yunan hekimi Platon’a sormuşlar: Allah’ı hatırlatan şeyler nelerdir? Onun cevabı çok dikkat çekicidir. Der ki: İdeal bir seviyede üç şeyi biz Allah’ın zatında görüyoruz. Birincisi hakikat (doğruluk) ikincisi iyiliktir ve üçüncüsü de cemaldir, yani güzellik. Gerçekten de güzel bir cevap vermiştir Yunan hekimi.

Bu özellikleri nerde görürsek hepsi tecelliden ibarettir. Bu özelliklerin en zirve hali Allah (cc) katındadır. Başka insanlarda veya varlıklarda gördüğümüz zaman hepsi yansımadan ibarettir.  Sayılan üç hasleti hatta Allah’ın varlığına inkâr eden kimseleri de görse isteseler de istemeseler de Allah’ı hatırlarlar.

Hak hakikat, hayır iyilik ve güzellik insanı Allah’ı hatırları ve onun varlığının hissine doğru götürür. Hak karşısında insan şeytanı asla hatırlamaz, güzellik ve iyilikte öyledir. Dolayısıyla eğer biz Platonik bakış açısı ile bakacak olursak hakikat peşinde olan, hakkı söyleyen, hak tarafında saf tutan insanları gördüğümüz zaman Allah’ı hatırlarız. Hayır, hasenatta öncü olan, iyilik taraftarı olan, başka değişle ahlaklı yaşayan kimseleri de gördüğümüz zaman insan isterse de istemese de Allah’ı hatırlar. Güzelliği seven, güzelliğe önem veren yani cemal peşinde olan insanlar da insana Allah’ı hatırlatır.

Yeryüzünde Allah’ı hatırlatan ve bu özelliklere sahip olan birçok insan vardır. Yeryüzünde Ayetullah olmak yani Allah’ı hatırlatan birey olmak kolay bir mesele değildir. Her kes böyle bir iddiayı yapamaz. İddia ederse sözleri ve fillerine bakacağız. Sözleri ve filleri şeytanı mı hatırlar yoksa Allah’ı mı? Böyle bir iddiaya sahip olan kimse bu üç sıfatın hepsini şahsında toplaması gerek. Diyelim ki üçünü şahsında toplayamadı o zaman en azında bu sıfatların birisi onda olması lazım. Yoksa asla böyle bir sıfata layık olamaz.

Ayetullah, imam, Mevlevi, şeyh, vaiz gibi unvanları taşıyan kimselerin hayatına, fillerine ve sözlerine bakacağız. Bizim için kriter ve ölçü onların yaptıkları ve söyledikleridir. Bu Acaba hak ve hakikat peşinde mi değil mi? hem düşünce bazında hem fiil bazında hakikat ve hakkaniyetin peşinde mi değil mi? insanlara hak ve hakikati mi anlatıyor yoksa hurafe, rüya, evham, hezeyan ve menakıba ile mi insanları avutuyor? İnsanları taassup, donukluk ve önyargıya mı çağırıyor yoksa her türlü taassup ve donukluğun düşmanı mıdır?

 Sözünde ve filinde hiçbir maddi ve manevi beklentisi olmadan insanları hakikat ve doğruluğa çağıran kimse yeryüzünde Ayetullah’tır, yani Allah’ı hatırlatan kimsedir, kim olursa olsun; İlmi seviyesi, ırkı, rengi ne olursa olsun. Ayetullah’tır.  Hz. Musa (as) dediği gibi: (Bana, Allah’a karşı sadece gerçeği söylemem yaraşır. Ben size Rabbinizden açık bir delil (mucize) getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder). Çünkü Allah (cc) hak ve hakkaniyetin mazharıdır. Hem Kur’an hem de diğer dünya edebiyatında Allah’a yakıştırılan en büyük ve belirgin vasıf Hak’tır.

Enam süresinin 62. Ayeti ve birçok daha ayette Allah (cc) kendisini Hak imsi ile nitelendirmektedir. Kur’an’ın bir ismi de Hak’tır.

Dolayısıyla hakkı savunmayan, söylemeyen kimse Allah’ın ayeti olamaz, tam tersi Şeytanın yeryüzündeki alametidir, Şeytanı hatırlar. Şimdi bakacağız yeryüzündeki Ayetullahlar kimin safında? Kimi savunuyorlar? Hakkı mı batılı mı? Kerbela’ya ağlayanlar kimseler şimdi her tarafı Kerbela’ya dönüştürmüşlerdir. Yüzbinlerce insanın kanına girmişlerdir. Demek ki Ayetullah olmak söz de olmaz fiilde olur.

Hüseyin ve Yezid aslında iki isim değil ta Habil ve Kabil’den başlayan iki cereyan, iki saf ve iki semboldür. Birisi hak ve hakikat, mazlum, aciz, çaresiz, diğeri de zorba, zülüm ve kötülüğü temsil eder. Habil ve kabil neyse, Yezid ve Hz. Hüseyin meselesi de odur.  Hüseyin, hürriyet, adalet iyilik, güzellik özet olarak bütün hayrı temsil ediyor.

İyilik ile özdeşleşen kişiler de bize Allah’ı hatırlatıyor. Yani mütevazı yaşarlar, ihsan ile yaşarlar, sözlerinde dururlar ve insanlarla muamele konusunda titiz davranırlar, şefkat ve aşk ile yaşarlar, adalet ve insaf ile yaşarlar, emanete ihanet etmezler, söylediklerinin arkasında dururlar, kimsenin hakkını yemezler, fırsatçılık yapmazlar, kimsesiz ve çaresiz insanları maddi menfaatlarını arttırmak amacı ile istismar etmezler. İşte bu sıfatlara haiz olanlar yeryüzünde Allah’ı hatırlatan bireylerdir yani Ayetullahlardır.

Allah’ı hatırlatan üçüncü kesim ise güzellik peşinde olan ve dünyayı maharet ve sanatı ile güzelleştiren kimselerdir. Sanatkârlar, ressamlar, mimarlar, şairler, müezzinler, güzel sesi, yüzü ve ahlakı olanlar…  İnsana Allah’ı hatırlatırlar. Ayasofya, Mısır piramitleri, Tac Mahal, Sultan Ahmet ve Selimiye camisi gibi göz kamaştıran eserler de yeryüzünde Allah’ı hissettiren alametlerdir. Böylece güzel olanlar ve güzellik peşinde olanlar da dünyanın güzelliğine güzellik katıyorlar. Bu güzellik hem maddi hem manevi olabilir.

Dolayısıyla insan bu dünyada gerçekten yaşamak istiyorsa sözü ve fiili ile Allah’ı hatırlatmalı şeytanı değil. Allah (cc) bize Allah’ı hatırlatan hasletler nasip eylesin. Amin!”

Sohbet yapılan dua ile sona erdi.