Dünyada her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü olarak kutlanmakta, o gün annelerin toplum ve insanlık hayatındaki kutsal yeri ve önemi belirtilmektedir. Bu geleneğin ilk kurucusu olarak bilinen Jarvis adında duygulu bir genç kızdır.  Annesi 1906 yılının 6 Mayıs’ında ölmüştür. O gün arkadaşlarını toplayarak annesini anan Jarvis 6 Mayısı annesinin günü olarak kutlamayı arkadaşlarına teklif etti. Arkadaşları bu düşünceyi kabul ettiler. Belirli aşamalardan sonra o çevrede Jarvis’in propagandası sonucu, her mayıs ayının ikinci pazarı anneler günü olarak kabul edildi. Kısa sürede tüm ülkelere yayıldı. 1956′da yayımlanan bir kararname ile her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü Türkiye’de de Anneler Günü olarak kutlanmaya başlandı. 
 
            İnsan vücudu en fazla kırk beş del(birim) acıya dayanabilir; fakat doğum yaparken kadınlar elli yedi birime kadar çıkan ağrıyı çekerler. Bu aynı anda yirmi kemiğin kırılması demektir. Fedakârlık gösterip ALLAH’IN vermiş olduğu sabırla bizleri dünyaya getirendir ANNE!
 
      Diş ağrısını bilirsiniz! Bir dişiniz ağrıdığında huzurunuz kaçar uyuyamazsınız belkide! Ya doksan dişiniz olsa ve hepsi ağrısa dayanabilir misiniz? Anneler çocuklarını dünyaya getirirken doksan diş ağrısına bedel sancı çekendir ANNE.
 
       Bir gaz çıkartılmasından dünyanın en mutlu insanı olandır ANNE!
 
       Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır ANNE!
 
       Gecenin bir yarısı sütü gözü kapalı ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir ANNE!
 
       Aşı takvimini ezbere bilendir ANNE!
 
       Eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir ANNE!
 
       Dokuz ay karnında taşıyan değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşıyandır ANNE!
 
      Çocukları hastalandığında göz kırpmadan başlarını bekleyen iyileşmeleri için dua edendir ANNE!
 
       Her daim ihtiyaçlarımızın karşılanmasında bize yardımcı olan hiçbir masraftan kaçmadan elinden geleni yapandır ANNE!
 
      Hepimizin babasından çekindiği bazı durumlar olmuştur,bu durumlarla karsılaştığımız o anlarda ortamı yatıştıran babamızı sakinleştiren bizleri koruyandır ANNE!
 
      Kendi nefsini hiçe sayıp her zaman çocuğunun isteğini göz önünde bulundurandır ANNE!
 
      Evlenme çağına gelmiş çocuklarını evlendirirken onun nasıl olacağını düşünen, rahatının yerinde olup olmadığını aklından çıkarmayan, kendi yediklerini evladının yiyip yemediğini merak eden, bazen yavrusu gelince yesin diye yediklerinden ayırandır ANNE!
 
     Annelerin değeri öyle sadece bir güne sığdırılmaz. Annelerimiz bizim için doğduğumuz günden itibaren hatta doğmadan hamilelik dönemlerinde bile her günlerini veriyorlar bize. Peki, o zaman sadece bir gün gönlünü almak, onları hediyelere boğmak reva mıdır? Kendi nefsinden evladı için vazgeçebilen,onca güzel şeyin altına imza atan annelerimizin biz evlatlar içinde çok değerli olduklarını bir güne değil onların bize yaptığı gibi  bir ömre yaymalıyız.Ayrıca nacizane şunu belirtmeyi de bir Müslüman olarak üzerimde borç biliyorum.Yukarda da bahsettiğim gibi anneler günü Müslüman olmayan bir genç kızın çabalarından kaynaklanan bir gündür.Dinimizin "Kim bir topluluğa benzerse o topluluktandır." düsturu gereğince onlara benzememek amacıyla anneler gününü kutlamamız pek uygun olmaz.Hem bugün sadece yabancı bir genç kızın her yıl annesinin öldüğü günü anımsamasından ibaret değil midir?Bizim önderimiz peygamberimiz (s.a.v.) on sekiz bin alemin en hayırlı insani olmasına rağmen annesinin doğduğu günü kutlamayı yada doğduğu günü anmayı akil edememiş mi???Allah Teala anneler gününü emretmekte noksanlık mı göstermiş haşa.O Rab ki tüm noksanlıklardan münezzehtir.Kısacası bu İslam dışı kaynaklı bir adettir.Hem bizim dinimiz anneleri anmayı değil onları hiç unutmadan hayattayken hayır dualarını almayı,ölmüşlerse amel defterlerine sevaplar yazdıran hayırlı evlatlar olmamızı emretmiyor mu? Müslüman için mükâfat olan cenneti anaların ayağının altına sermiyor mu? Söyler misiniz bu kadarı bile İslam’ın anneye verdiği değeri ve önemi göstermiyor mu? Peki, neden başkasını taklit edişimiz, biz başkası değil kendimiz olmalıyız anlatabiliyor muyum kendimiz. Kendi Müslüman kimliğimizi korumalıyız. Zerre hatta kurre küçüklüğünde bile leke olmamalı iman gömleğimizde. Lütfen kendi yararımız için bu konuda titizliğimizi koruyalım. İnanın dinimizin  gereği gibi yaşaşak hiç bir noksanlık sadır olmaz bizden. Çünkü Rabbimizin bizim üzerimize tamamladığı bir dinin noksanlığından söz etmeye kim cüret edebilir? Hasa!
 
     Annemiz yaşamlarına devam ediyorlarsa onları üzmeyelim. Onlara of bile demeyelim. Hayatımızda değillerse onlar için bol dualar edelim yapmamız gereken mezar ziyaretlerinde bulunalım Yasin -i şerifler okuyalım.            
   
      Cennet annelerin ayakları altındadır hadisinden de anlayacağımız gibi annelerimizin değeri biçilmez hakları ödenmez…                                                                                                                          
         
                                                                                                                                                         SAYGILARIMLA!