Geçen yazıda internetin ve teknolojik araçların yaygınlaşmasının neticesinde çocuklarımıza yansıyabilecek zararlarından bahsetmiştik.  “Ebeveynler olarak nasıl tedbirler almalıyız ki çocuklarımızı bu teknolojik araçların ve internetin zararlarından koruyabiliriz?” sorusuna yanıt vermeye çalışmıştık. Şimdi bu yazıda yine bu soruya uzmanların fikir ve görüşleri etrafında yanıt vermeye devam edeceğiz.

Bilgisayar oyunları ve çizgi filmlerin çocuklar için eğlendirici ve öğretici tarafları vardır. Fakat bazı bilgisayar oyunları ve çizgi filmlerin çok da masum olduğunu söyleyemeyiz. “Çocuklarımızla aralarında sadece bir tık olan o sanal dünyada onlara hangi içerikler sunuluyor acaba?” sorusunun yanıtı biraz ürpertmesi lazım anne-babaları.  Çünkü o sanal dünyada çocuklarımıza şiddeti ve saldırganlığı öğreten, kazanmak için her yolun mübah olduğunu aşılayan, onları milli ve manevi değerlerden uzaklaştıran içerikler de sunuluyor maalesef. İşte bu noktada ebeveynler çocuklarını bu zararlı içeriklerden uzaklaştırırken; sanal dünyayı kökten yasaklamak yerine bu sanal dünyadaki iyi ve güzel olana yönlendirme yoluna gitmelidirler. Aynı şekilde söz konusu bu içeriklerin olası zararlarını onlara anlayabileceği şekilde izah etme yolunu tercih etmelidirler. Gerekirse defalarca bıkmadan ve tabi güzel bir üslupla anlatmalıdırlar. Nihayetinde çocuklarında şu farkındalık uyandırmayı başarmalılar: “Anne ve babam bunu izlememi istemiyorsa veya bu oyunu oynamamı istemiyorsa gerçekten bana zararlı olduğu içindir. Yoksa annem ve babam beni sevmediğinden değil!”  Nitekim bazen çocuklar arzularında aşırıya gidebilir, zararlı zararsız her şeyi isteyebilirler. Ve bazı arzularının kendilerini nereye götüreceğiyle ilgili sonuçları hesap edemezler. Çocuklar esasında kendisine zararı doğacak arzuları anne-babaları tarafından yerine getirilmediğinde ise doğrudan kendilerini hedefe koyarak sevilmediğini ve bundan dolayı arzularının yerine getirilmediğini düşünürler. Bu yüzden ebeveynlerin doğru bir üslupla çocuklarına yaklaşım sergilemesi çok çok önemli. Ve çocuklarda “anne - babam beni sevmiyor, sevseydiler zaten istediklerimi yaparlardı.” hissini uyandırmamak için özen göstermelidir.  Aksi takdirde doğru davranış kazandırma süreci sekteye uğrayabilir ve hatta ebeveyn-çocuk arasında sonu gelmez bir zıtlaşma süreci başlayabilir.

Gerekirse şiddet içeren ve saldırganlığa yol açan filmleri izlerken ve oyunları oynarken anne-babalar eşlik etmelidirler. Örneğin çocuk şiddet gösteren bir kahramana özdeşim gösteriyorsa şiddetin aslında ne kadar zararlı olduğunu hiçbir şekilde şiddetin sorun çözme aracı olmadığını anlatabilirler. Yine çocuk ölümsüzlük temalı bir oyun oynuyorsa, ona bu durumun aslında kurgu olduğu ve üzerinde yaşadığımız dünyanın gerçekleriyle örtüşmediğinden bahsedebilirler. Bu tarz mesaj ve söylemler; çocukların sanal dünyaya kendilerini kaptırmamaları ve dünya gerçekliğinden kopmamaları için âdeta bir set mahiyetinde olacaktır.

Yine anne-babalar bir çizgi film ve oyun içeriğini değerlendirirken çocuklarının nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili farkındalık geliştirmeli ve onların doğru değerlendirme yetisi kazanmasına yardımcı olmalıdırlar. Bu irade ve yetiyi kazanabilen çocuklar, ortamda anne-baba olmadığında yalnız kaldığında da yine bu zararlı içeriklere yönelim sağlamayacak ve kendini korumasını bilecektir.

***

Aslında teknolojik araçlar ve internetin zararları üzerine ne kadar konuşulsa ve yazılsa az gelir. Ama tavsiyelerin dönüp dolaşıp geldiği yer:

Anne-babaların bilinçli olması,

Çocuğun dünyaya baktığı gözden bakmayı bilmesi,

Çocuğuyla arasında sağlıklı iletişim kanalları oluşturabilmesi

Çocuğuyla ilgilenerek sosyal ve duygusal gelişimine destek olması.

Kalın sağlıcakla…