Ne gemiler yaktım

Ne gemiler yaktım

O kadar yandı ki canım

Sonunda karşıdan baktım

Ne göreyim kendime

Yıldızlardan daha uzaktım...

Bu günlerde bambaşka bir ruh âlemindeyim. Hani denilir ya bir günde kışı, sonbaharı, ilkbaharı ve yazı yaşadım diye benimde durum da tam bundan ibaret. Biraz mutlu, biraz üzgün, çokça düşünceli ve tahammülsüz. Bir şarkıyı en fazla iki dakika dinleyebiliyorum. Sürekli değiştiriyorum. Misafirlikte yarım saati geçti mi duramaz oluyorum. Kalkmak istiyorum. Evdeysem dışarı çıkmak istiyorum, dışarıda isem eve gitmek istiyorum. Dahası... Siz bu ruh halime ne tanı koymak isterseniz koyun ama ben bir süredir böyleyim ve bu halimden hiç memnun değilim. Derken; yine bir türkü açtım ve dinlemeye başladım…

Drama köprüsü Hasan, dardır geçilmez bre Hasan

Dardır geçilmez

Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez

Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez

Anadan geçilir Hasan, yardan geçilmez bre Hasan

Yardan geçilmez (yardan geçilmez)

At martini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda hey dost canlar dinlesin

Bu türküyü dinlerken aklıma Debreli Hasan geldi. Siz Debreli Hasan’ın hikâyesini bilir misiniz? Bilseniz de bilmeseniz de ben size anlatayım:

Debreli Hasan, Selanik Vilayeti Kayılar Kazası Debre köyünden olup uzun askerlik yılları içerisinde haksızlığa dayanamayarak kendisine hakaret eden komutanını vurur ve dağlara kaçar eşkıya olur.

Kendisi de pişman olur ama kötü eşkıyalık yerine iyileri kollar Gayri müslimleri soyup eşyalarını fakir Türklere dağıtır. Bekârları evlendirir. Bacısı Erdemuş ta İbrahim Beylerdedir. Zaman zaman jandarmadan kaçak olarak Drama’dan Kayılara akrabalarına bacısı Esmaya ziyarete gelir. Yaptıklarına çok pişman olmuştur. Ama çare yoktur. Geri dönülmez yola girilmiştir.

Debreli Hasan, Drama’da yetişmiştir. Debreli namıyla mübadele öncesi dönemde Drama-Serez-Sarışaban bölgelerinde faaliyet göstermiş bir halk kahramanı eşkıyadır. Drama köprüsünü, o devrin haksızlıkla para kazanan halkı ezen zenginlerinden aldığı haraçla yaptırmıştır.

Debreli Hasan’ın yaşadığı, dönem kesinlikle bilinmemekle beraber Çakırcalı Efe ile çağdaş olduğu görüşleri, hatta atıştıklarına dair hikayeler onun 1870-1920 yılları arasında Makedonya dağlarında egemen olduğunu göstermektedir. Bu konuda halk arasında söylenen menkıbeye göre; Selanikli Yahudi bir tüccar ticaret için İzmir’e gidecektir. Eğer bu civar dağlarda hükümran olan Debreli’den geçsen, Ege dağlarında Çakırcalı’dan geçemezsin denir, kendisine. Nitekim de öyle olur.

Debreli’nin çetesinde çok kişi yoktur. Bilinen Kara kedi namıyla bir tek kızanı olduğudur. Büyük çaplı yapılacak baskınlarda köyden eli silah tutan çevik ve yürekli gençlerde katılmıştır ara ara. Halka onu sevdiren eşkıya kişiliğinin en üstün tarafı ise fakirlere yardım etmesi, bilhassa birbirini seven yoksul gençleri evlendirmesidir. Eşkıyalığından dolayı kendi sevdiğinden vazgeçmek zorunda kaldığı rivayet edilir. Bu konuda şöyle bir menkıbe de vardır. “Evlenmek niyetinde olan dağlı bir genç, tek danasını almış, İskece pazarına inmektedir. Yolu, Debreli Hasan tarafından kesilir. Delikanlının evlenmek için parası olmadığını anlayınca Debreli kendisine düğün için yetecek parayı verir ve ayrıca danasını satmamasını salık verip uğurlar. ” Makedon dağlarının Debreli’si sonunda padişah affına uğrar veya söylentiye göre mübadelede güvenlik güçlerinin elinden kaçmayı başarır ve Türkiye’ye göç eder.

Kısacası efsaneleşmiş hayat hikâyesiyle Rumeli Türklerinin gönlüne yerleşmiştir Debreli Hasan.

Delikanlı bir eşkıyadır…

Ve “Drama Köprüsü”, şanlı tarihimizin delikanlı hikâyelerinden birisi olarak adını Türk insanının gönlüne yazdırır.