Değerli eğitimcilerin değerlerinden biri de saygıdır.

Saygı, kavram olarak değeri, üstünlüğü, yararlılığı ve kutsallığı dolayısıyla bir kimseye ya da bir şeye karşı dikkatli davranmaya sebep olan bir sevgi duygusudur. Bir kimsenin düşüncelerine, sözlerine ve davranışlarına, toplum içindeki itibarına ve inanırlığına karşı duyulan olumlu bir histir yani Saygı.

Her ne kadar saygı zaman zaman kibarlık ve görgü ile eş anlamlı kullanılsa da bunlar birer davranışken saygı bir tutumdur aslında. Saygı dediğimiz değer, kültürler arasında farklı davranışlarda karşımıza çıkabiliyor. Başka bir toplumda bir saygı göstergesi olarak görülen davranış, bizim toplumumuzda tam aksine saygısızlık olarak görülebilir yani.  Esasında Toplumsal yaşamın temelinde yer alan altın bir kural haline gelmesi beklenen “ Sana nasıl davranmalarını istiyorsan sen de başkalarına o şekilde davran” sözünün özüne inmek gerekiyor.

Saygı’nın bir eğitimcide, bir öğretmende bulunmasının gerekliliği ve önemi nedir? Biraz da bundan bahsetmek istiyorum.

 Olumsuz değerlerle yüklenen bireylerin topluma ve insanlığa vereceği zararlar düşünülürse bu noktada eğitimin önemi daha iyi anlaşılır. Okullar sadece psikomotor ve bilişsel kazanımların verildiği bir yer olarak düşünmemelidir, eğitimde öncelikli hedeflerimizden biri öğretmen – öğrenci arasında karşılıklı olarak saygıyı içselleştirmek ve yaşam biçimimizin bir parçası haline getirmesi olmalıdır.

Bir öğretmende Saygı, öğrenciyle kaliteli bir iletişim içinde olabilmesi için gereklidir. Kaliteli iletişim de güven, paylaşım, yardımlaşma ve başarıyı tetikler. Yani değerleri birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Bir öğrenci, öğretmeni tarafından saygı duyulduğuna şahit olduğunda bu, kendisinde olumlu bir etki yaratıp başkalarına da aynı şekilde saygılı davranmasına neden olacaktır. Unutmayalım ki bir öğretmen, kendisine saygının gösterildiği bir ortamda öğrencilerine daha fazla şey öğretme yarışına girecektir. Aynı şekilde kendisine öğretmeni tarafından saygı gösterildiğini gören öğrencinin motivasyonu ve verimi artacaktır. Öğretmen kültürel farklılıklara saygı duymalı, ötekileştirme ve ayrımcılık yapmamalı. Yapmış olduğu bir hatadan dolayı öğrenciyi aşağılamamalı, ona hakaret etmemeli ve ona saygı gösterip değer verdiğini hissettirmelidir. Kendisine saygı gösterilen, değer verilen bir öğrenci öğretmenine saygıda kusur etmeyecek ve öğretmeninin öğretmeye çalıştığı her şeyi öğrenmeye çalışacaktır. İşte bahsettiğim kaliteli iletişim budur ve bu iletişimin önceliği de saygıdır. Öğrenci kendisine saygı gösteren bir öğretmenin hem kendisini hem de dersini sever.

Peki.. Eğitimcinin bu değere sahip olmadığını düşünürsek ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz? Bunu anlatmak istiyorum;

Öncelikle bir öğretmende “Saygı” değerinin olmaması ya da yeterli düzeyde olmaması sadece öğrenciyle iletişimini değil bulunduğu toplumda da aynı şekilde iletişimini kesecektir. İnsanlar sağlıklı bir iletişime önem gösterirler. Bir öğretmen öğrencisine saygı göstermediğinde, davranması gerektiği gibi davranmadığı takdirde öğrencisiyle yukarda bahsettiğim gibi kaliteli iletişim kuramaz. “sadece kaliteli iletişim kurmak için mi saygı gösterilir?” diye sorabilirsiniz tabi ama unutmamak gerekir ki her şeyin önceliği sağlıklı ve kaliteli bir iletişimdir.

Öğrencisine saygı göstermediği zaman kontak sorunu yaşayacaktır ve bu sorun da öğrencisinin derse katılımını, ders dışı etkileşimini önemli ölçüde etkileyecektir. Hatta bu, okul dışına da taşabilir. Çünkü unutmamalıyız ki bir öğretmen okul çağında bazen aileden daha önemli bir role bürünebilir. Öğrenciler öğretmenlerini rol model olarak alabilirler. Kendisine saygı göstermeyen, onu aşağılayan, değerlerine ya da farklılıklarına hoşgörü ile yaklaşmayan bir öğretmenin verdiği zarar, öğrencinin sadece okul başarısını etkilemez. Topluma kazandırılmaya çalışılan bir öğreniciyi, okul dışında yani bulunduğu çevreye de kendisine gösterildiği saygı derecesinde saygı göstermesine neden olabilir.