Sevgi değeri, değerli eğitimcileri değerli kılan en büyük yapıtaşlarından birisidir. Bu değer belki de bir eğitimciye en çok yakışandır.

Ben insanların iki büyük şansı olduğuna inanıyorum. Bunlardan ilki sevgi dolu bir aile ve bir diğeri ise sevgi dolu bir öğretmen. Bu iki şansa sahip olan insanların karşılarına çıkabilecek tüm güçlükleri ve engelleri aşabileceğine inanıyorum.

Sevgi değerini yaşayan, yaşatan ve ikinci büyük şans olarak gördüğüm sevgi dolu öğretmenlerden bahsetmek istiyorum. Sevgi dolu bir öğretmen öğrencisine her zaman onun ne kadar değerli olduğunu, sevilmeye layık olduğunu ve onun her zaman destekçisi olacağını öğrenciye hissettirebilmelidir.

Örnek olarak rahmetli, çok değerli Mehmet Doğan Cüceloğlu hocamızın bir kitabında anlattığı kendi hayat hikayesinden bahsetmek istiyorum. Okula başladığı ilk günkü öğretmeninin ne kadar sert ve korkutucu olduğundan bahsediyor. Bu korku ve tedirginlik durumu, Doğan Hoca’mızın sıtma olmasına kadar ilerliyor. Daha sonra yeniden okula başladığında ise öğretmeninin değiştiğini ve o öğretmenin yerine daha sevecen, cıvıl cıvıl, enerji dolu bir öğretmen geldiğini görüyor. O gün eve çok mutlu gittiğini anlatıyor.

Bir öğretmenin davranışı bir öğrenci üzerinde bu kadar etkili olabiliyorken sevgi dolu bir öğretmen dünyayı ne kadar değiştirebilir değil mi?

Bir de sevgisiz eğitimcileri düşünelim, öğrencilere fizyolojik ve psikolojik anlamda verdikleri kötü ve zararlı etkilerden bahsedelim. Sevgisiz bir eğitimci, öğrencisine kötü bir rol model olması dışında hiçbir katkıda bulunamaz. Öğretmeye çalıştığı hiçbir bilgi kalıcı olmaz. Öğrencilerinin öğrenmeye olan isteklerini yok edebilir ve bilgiye aç zihinlerini köreltebilir. Bir süre sonra okula gelmek bile bu öğrenciler için eziyet haline gelebilir. Düşünsenize, öğretmensiniz öğrencileriniz var ama öğrencileriniz sizin dersinize girmek istemiyor, dersinizle ilgilenmiyor. Yine sevgisiz bir eğitimci, öğrencilerine doğrudan ya da dolaylı olarak sevgisizliği öğretecektir. Zaman içerisinde sevgisizlik merhametsizliğe, merhametsizlik ise kin ve nefrete dönüşebilir.

 “Sevgi ile acılar tatlılaşır, sevgi ile dertler şifa bulur, sevgi ile bakırlar altın olur, sevgi ile padişah kul olur.” demiş Mevlana, sevginin gücünü bu sözleriyle net olarak ortaya koymuştur. Sevgi ile tohumlar büyüyor, fidanlar ağaç oluyor, sevgi ile cansız varlıklar bile canlanıyorken, sevginin gücü karşısında insanın tepkisiz kalması normal karşılanamaz.

Bir öğrenci öğretmeninin karşısında başı dik durabilmeli, çekinmeden düşünceleri yanlış veya eksik olsa dahi önemseneceğini bilerek konuşabilmelidir. Kısacası bir öğrenci, her ne olursa olsun öğretmeni tarafından koşulsuz sevilebileceğini hissedebilmelidir.

Bundan dolayı öğretmen, mesleğini sevmeli, öğrencisini benimsemelidir. Aksi halde öğretmenlik, sevgisiz bir bireyin icra edebileceği bir meslek değildir. Sevgi değerini önemseyen ve yaşayan öğretmen, öğrencilerinin aklına bilgileri birer lego gibi yerleştirirken, kalbine ve ruhuna da sevgi tohumları ekecektir.

Bu bağlamda eğitimcilerin sadece güzel değerleri yansıtması onun görevi değildir, ayrıca o güzel değerleri yaşaması ve yaşatması da onun üstlendiği sorumlulukların başında gelir. Öğretmen sevmeli, sevdikçe yüreği genişlemeli, sevgisinin ışığı ve gücüyle öğrencilerini eğitmeli ve yetiştirmelidir. Sözlerimi Doğan Hoca’mızın sözleriyle bitirmek istiyorum. “Korku kültürünün gücü yaşamı yok ederken, sevgi kültürünün gücü ise yaşamı besler ve destekler.” Sevgi ile kalın.