Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında, Benimde üç yıl görev yaptığım Bartın İlimizin Amasra İlçesini Cenevizlilerden almaya giderken Amasra’ya üç kilometre kala Amasra’yı ilk gören yer olan bakacak mevkiinde yanında bulunan vezirine “Lala Çeşmi Cihan Bu Mu Ola(Dünyanın göz bebeği burasımı)” diyerek hayranlığını dile getirmiştir.  Fatih Sultan Mehmet,  Karamanoğulları Beyliğine son vermek için Ermenek İlçemize Gedik Ahmet paşa emrinde Osmanlı Ordusunu gönderdi. 1466 yılında yapılan bu sefere Fatih Sultan Mehmet kendisi katılmış olsaydı eminim, Amasra için söylemiş olduğu Çeşmi Cihan sözünü geri alır ve Ermenek için söylerdi. Turkuaz renkli nehirleri ve gölüyle, yemyeşil ormanlarıyla adeta bir Cennet, nefes alınabilecek yaşamınıza yaşam katacak eşsiz bir yer olan Karaman İlimizin Ermenek, Sarıveliler ve Başyayla İlçelerini içine alan Taşeli bölgesi… Dünyanın göz bebeği, merkezi ve kalbinin attığı yerler.

Dünyamızda elbette birçok güzellikler var ama hiç biri Taşeli bölgemiz gibi bütün özellikleri bir arada bulundurmuyor. Turkuaz gölleri ve nehirleri, zengin maden yatakları, mağaraları, her yerden fışkıran o şifalı suları, kanyonları, dağları, tepeleri, yaylaları, Roma yolları, antik su kanalları, köprüleri, hanları, hamamları, kaya mezarları, camileri, kiliseleri, mitolojik efsaneleri, endemik bitki yapısı, yaban hayvanlarının çeşitliliği, evliyaları, halk hikâyeleri ile bütünlük kazanan eşi benzeri olmayan böyle bir yer dünyada yok. Adeta Dünyada bir Cennet buralar. Bizler o kadar şanslıyız ki dünyanın cenneti ve kalbi Karaman İl sınırlarımız içerisinde bulunan Taşeli bölgemizde yaşamaktayız. Buraların havasını içine çekmek şifalı sularından içmek her insana nasip olmazken bizler içinde yaşıyoruz. Elimizdeki bu hazinenin kıymetini ve değerini bilelim, ona sahip çıkalım, onu koruyalım.

Ermenek İlçemiz Karaman’a 113 kilometre mesafede ortalama bir buçuk iki saatlik bir zaman süresinde ulaşabileceğiniz bir mesafededir.  Coğrafi olarak stratejik bir konumda olan bölgemiz Toros dağlarının göğe yükselen konumunda bulunmaktadır. Ulaşılmaz sarp kayalıkların ve geçitlerin bulunması bölgeyi bütün dönemlerde önemli kılmıştır. İnsanların kendini koruyacağı ve sığınacağı adeta doğal bir kale olmuştur. Karaman’ın her yerinde olduğu gibi Taşeli bölgesinde de Bal-Kar/Hazar  Türkleri, Luviler, Hititler, Frigler, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklu ve Karamanoğulları dönemlerine ait bir çok tarihi kalıntı bulunmaktadır. M.Ö. 10.000 yıllarına dayanan bir geçmişi olan bölgemiz gizemleri ve sırlarıyla çözülmeyi bekliyor. Türkiyen’in en yüksek ve dünyanın sayılı barajlarından olan 218 metre yüksekliğindeki turkuaz rengiyle Ermenek barajı ve gölü Taşeli bölgesine değer kattı. Ermenek Konya İline 197 km., Antalya İli Alanya İlçesine 131 km mesafededir. Ulaşım ve birçok şehrimize olan mesafesi yakın olan İlçemiz ve bölgemiz ileride projeleriyle merkezi bir konuma ve öneme sahip olacaktır. Taşeli bölgesinde bir Milli Park alanı ve içerisine yapılacak olan hayvanat bahçesi dikkatleri Taşeli Bölgesine çekecektir. Buralarda yapılacak olan ve içerisinden çıkan zengin eserleriyle içini dolduracak dünyayı etkisinde bırakacak bir bölgesel müze, kanyonlar arasında yapılacak teleferikler, kamp alanları, Nadire Kanyonunda dağın zirvelerine kadar çıkan tekne turlarının düzenlenmesi ve bu kanyon üzerinde bölgeye malolmuş efsanelerden çıkan İlluyanka ve Medusa’nın  dev maketlerinin yerleştirilmesi, av turizmi projeleri yapılması, mağara  turizmi projeleri, ormanın ve göksunun birleştiği bir alanda çok amaçlı hem yarışmalara hem de etkinliklere cevap verebilecek macera(survıver) ve spor parkı yapılması, Zeyve Pazarı bölgesini daha da zenginleştirerek bölgesel bir pazar haline getirerek piknik alanını genişletmek, masallara ve efsanelere konu olmuş halk hikayelerinin animasyon filmlerinin yapılması gibi bir çok projeyle dünyanın kalbinin attığı Taşeli Bölgemizi, dünyaya tanıtabiliriz. Kardelen çiçeğinin Türkiye’de sadece Taşeli Bölgesinde yetiştiğini biliyor musunuz, pekala o lezzetine doyum olmayan mantarlara ne demeli.  Cesur, zeki, çalışkan ve lider ruhlu insanları olan bölgemiz okuma yazma oranında yüzde yüzü yakalamış durumda.

Bölgenin folklor kültürüne dayalı hikayeleri de o kadar çok ki hangi birini anlatalım. Ormanda ayı’nın saldırısından kurtulmak için “Allaha beni kuş et” diye dua eden ve duası kabul olan genç kızın Ayı Beleni efsanesi, Uzayan Kiriş Söylencesi, Arzu ile Kamber, Çığralı Efsanesi, Yurt Dağının Gelinliği, Altıntaş Efsanesi, Kral Kayası Efsanesi, Dört Sağır, Ayı-Tilki-Tekaüt Goca masalı, Gelin Kayası, Gelin Uçtu Hikayesi gibi yüzlerce hikaye halk tarafından anlatılmaktadır. Bu halk hikayelerinin çizgi film yada animasyon film şeklinde projeleri yapılırsa eminim Türk kültürü açısından bir arşiv olacak, hem de çocuklarımız bu kültürle tanışmış olacak.

Taşeli Bölgesinde, sayısız küçüklü büyüklü o kadar çok mağara var ki bunların çoğu hala keşfedilemedi, bilinenlerden çoğuna girilemedi. Taşeli dünyanın kalbi dedik ya bunu boşuna söylemiyoruz. Bölgemiz bence dünyanın merkezinde… Yeşildirek Mağarası başli başına dünya harikası, Maraspoli Mağarası 3750 metre uzunluğuyla içinde nehri olan, sarkıtları olan, şifalı suyu olan, su değirmeni olan Ermenek İlçemizin elektrik enerjisini ve su ihtiyacını karşılayan dünyadaki elle gösterilir nadir mağaralardandır. Ermenek’teki mağaralar eskiden bir han gibi kullanılmış, dönemlerine göre kimi zaman ibadet yeri, kimi zaman yabani hayvanlardan korunma yeri, kimi zamanda bir yaşam alanı olmuştur. Hemen hemen her mağaranın içinde su kaynakları, havalandırmalar ve yaşam alanları mevcuttur. Bölgede hala bulunmayı bekleyen, sırlarının çözülmesini bekleyen mağaralar vardır.

Bölgede bulunan Tol Medrese kendi alanında bir şaheser. Burada eğitim öğretim verilmiş dervişler, bilim adamları yetişmiş, astronomi çalışmaları yapılmış çok amaçlı kullanılmış bir medresedir. Karamanoğulları döneminde yapılan medresede farklı bir mimari yapı tasarlanmıştır.

Taşeli Bölgemizde, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi ve Karaman Müzesi iş birliği ile 2014 yılında kazılar yapılmış ciddi anlamda kazanımlar elde edilmiştir. 2020 yılında, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi ve Karaman Müzesi başkanlığında, aynı zamanda hemşerimiz olan Selçuk Ecza Deposu Sponsorluğunda üç ayrı yerde kazı çalışmalarına başlanılmış olup, bu çalışmaların önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor. Ben her zaman diyorum, bu Cennet vatanda yaşıyoruz fakat gizemini çözmek için parmağımızı dahi kıpırdatmıyoruz. Bilim adamlarımız ve bütün alanlardaki teknik personelimiz ve sponsorluğuna gerek duyulan sanayicilerimiz bu on bin yıllık geçmişi ellerine alıp kalburdan geçirmeleri gerekiyor. On bin yıldır yaşayan insanlar 2000 metreye döşedikleri su kanalıyla su taşıdıysa, buldozerin dahi sökemeyeceği yol yaptıysa, kayaları oyup mezar odası yaptıysa kusura bakmasınlar biraz kendimize dönüp bakalım.

İsterseniz tarih öncesi dönemlerden gelerek Taşeli Bölgemize şöyle bir göz atalım.

MİTOLEJİ (İLLUYANKA VE MEDUSA)’DE TAŞELİ: Tarih öncesi dönemlerde mitolojik destanlara konu olan bölgemiz, Medusa, İlluyanka, Fırtına Tanrısı gibi tanrıların mücadelesine şahit olmuştur.  Cennetten kovulan yılanın, Fırtına tanrısının dağı olan Karadağ’a indirilmesiyle başlayan ve Taşeli bölgesinde devam eden savaşından bahsedelim.

İlimizin Taşeli bölgesinde bulunan Güneyyurt Beldesinde bulunan İkiz İni Kayalıklarındaki tasfirde ''İlluyanka Efsanesinin'' bu bölgede yaşandığını anlatmaktadır.

Yılansı bir ejderha olan İlluyanka ve Fırtına Tanrısı arasında geçen savaşı anlatan; Fırtına Tanrısının bu savaşı kaybetmesi ve akabinde intikam almak için İlluyanka’nın kızını kendi oğluyla evererek, oğlunu bu intikam savaşında kullanmış İlluyanka’yı ve çocuklarını öldürmek suretiylede intikamını almıştır. Oğlunu’da bu süreçte öldürmüştür.

Zalimce ve kalleşce bir oyun sonucu intikamını alan Fırtına Tanrısının bu davranışına gönlü olmayan Medusa İlluyanka’nın kızı ve Fırtına tanrısının hamile olan gelininin ölmeden önce karnını yararak bebeği kurtarmış ve Taşkale de bulunan İncesu Mağarasında bir süre sakladıktan sonra Tarsusun derinliklerine götürmüştür. Tarsusta’ki Şahmaran Medusa’nın kaçırdığı bebek, aynı zamanda İlluyanka ve Fırtına Tanrısının torunudur.

Fırtına Tanrısının dağı olan Karadağa Cennetten kovulan yılanın inmesiyle başlayan İlluyanka efsanesi ve Şahmaran destanıyla devam eden süreçleri ileride kapsamlı bir şekilde yazacağız.

İlimizde Taşeli Bölgesini ziyarete geldiğinizde atmosferde İlluyanka efsanesinin havasını hissedeceksiniz. Medusa’nın karnını yararak kurtardığı bebeğin çığlıklarını Taşeli bölgesinde hissedeceksiniz.

İlluyanka Efsanesinin kahramanı Medusa’da aynı kaderi yaşayarak, bir ihanetin neticesinde Perseus tarafından, hamile iken kafası kesilerek öldürülmüştür. Efsanede her ne kadar Medusa’nın kesilen yılanlı kafasının tam olarak nerede olduğu bilinmemekte ise de, Taşeli Bölgemizdeki, Medusa tasvirli kaya mezarında bulunduğu eskiler tarafından anlatılmaktadır.  Medusa’nın fısıltısını Taşeli Bölgesine geldiğiniz zaman hissedeceksiniz.

Taşeli Bölgesinin zirvelerinde bulunan tanrılara adanmış ve sonradan kale olarak kullanılmış devasal şatolarda, buraların Mitolojik Efsanelerin merkezi olduğunun göstergesidir.

Mitoleji kahramanlarının cirit attığı, bölgemizde bulunan ve Göksu ya uzanan tarafında, bir dağın siliye tinde tanrı Zeus’un figürü bulunmaktadır.

Kim bilir Taşeli Bölgemizin derinliklerinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen daha ne mitolojik efsaneler vardır.

HAZAR TÜRKLERİ VE HİTİTLER’DE TAŞELİ: Balkar Türkleri ve Hazar Türkleri binlerce yıl öncesi buralara yerleşmiş ve torunları Karamanoğullarına öncülük etmişlerdir. Bölgede bulunan Türk mezar taşları ve kalıntıları bunlara örnektir. Ayrıca bölgenin ıssız yerlerinde hala o günün izlerini taşıyan yerli halka rastlamak mümkün. Hitit döneminde gizemini koruyan bir yaşam mevcuttu. Günümüzde bile madeninin cinsi belli olmayan heykeller, takılar sırlarını korumakta. Anadoluda ki Hititler tarıma dayanan bir geçim sağlarken, bu bölgede yaşayan Hititler maden ve sanayi ağırlıklı çalışmışlardır. Nitekim Sarıveliler İlçemizde bir çiftçi tarafından su kuyusu kazarken bulduğu ve Müze Müdürlüğüne teslim edilen  elektrondan yapılan mitolojik dönemin tanrısı veya Hz.Musa’ya ait olduğu düşünülen figürlü heykel gizemini hala korumaktadır. Bölgede buluntu ve yakalamalardan bu tip ve benzeri eserler çıkmakta.

ROMA VE BİZANS DÖNEMİNDE TAŞELİ: Tanrıların gücüyle imparatorluğuna güç katan ve dört kıtaya yayılan Roma İmparatorluğu gittiği yerlerde işgalci olmuş ve bölge halklarına eziyet etmiştir. Yerel halkı asimile etmeye çalışmıştır. İşgal ettiği topraklarda kalıcı birçok eserler bırakmıştır. Roma döneminin de Taşeli bölgesinde bıraktığı kalıntı ve eserler, kültürler yoğun bir şekilde göze batmaktadır. Roma İmparatorluğu çok tanrılı inançla yönetildiği için Taşeli Bölgemizde adım attığınız yerde kaya mezarlarına, mahzenlere, hamamlara, aslan ve yılan heykellerine, ibadet yerlerine karşılaşırız. Tanrılarına adanan insanların yakıldığı, kesildiği, hediyelerinin bırakıldığı sunaklara mekanlara çokça rastlanır. Bölgemiz maden yatakları bakımından zengin olduğu için el işçiliği, tıp ve sanatta eş zamanlı gelişmiştir. O yüce dağlar adeta bir iğneyle işlenir gibi oyulmuş ve şekil verilmiştir. Oyulan bu kayaların içine yaptıkları muhteşem lahitleri yerleştirmişler ve muntazam bir şekilde de kapatmışlardır. Darphane, lahit atölyeleri, heykel atölyeleri, mermer atölyeleri kurarak bölgenin gelişmesini sağlamışlardır. Roma ve Bizans döneminde sağlık merkezi olmuş tıp alanında büyük ilerlemeler sağlamışlardır. 2014 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi ve Karaman Müzesinin yaptığı kazılarda yoğun bir şekilde tıbbi ve cerrahi malzemeler çıkmıştır. Buralarda virüslü hastalar tedavi edilmiş, yaralananlar ameliyat edilmiş, zehirlenenler tedavi edilmiştir. Romalılar bölgenin şifalı sularını yaptıkları su kanallarıyla 2000 metre yüksekliğe kadar taşımışlar, su şebekesi kurmuşlardır. Bir damar ağı gibi su şebekesi örmüşlerdir. Hamamlarına kurdukları sistemle suyu ısıtmışlar keyf ve sefa içinde yaşamışlardır. Yaptıkları yollar ömürlük değil on bin yıl hiç bozulmadan kalacak şekildeydi. Romalıların kullandığı yol yapma tekniği (yol yapılacak yer bir metre kazılır, en tabana kaya parçaları atılarak en üste sıfır kum gelecek şekilde sıkıştırılarak doldurulur.) bu gün Avrupa da Mimarlık ve Mühendislik fakültelerinde meslek okullarında teknik olarak gösterilmektedir. Taşeli bölgemizin bu tarihi zenginlikleri binlerce yıldır talan edilmiş, soyulmuş günümüze sadece açılmış kaya mezarları, kırılmış lahitler kalmıştır. Hristiyanlık döneminde ise, bölge yine kaya manastırlarıyla kiliseleriyle ün yapmış 10 piskoposluğun bağlı olduğu bir baş piskoposluk olmuştur. Aziz Barnabas Karadağ’da çalışmalarda bulunurken Taşeli Bölgesine de gelerek çalışmalarda bulunmuştur. Aziz Sokrotes burada dünyaya gelmiştir. Hırıstiyanlar tarafından hunharca şehit edilmiştir. Ermenek içinden liderler çıkaran bir ilçemizdir. Bizans İmparatoru Zenon Ermeneğin o günkü adıyla Zenonopolis’de doğmuştur. Zenon bu günkü adı Tavla olan Tabula oyununu bulmuş ve oynamayı çok severdi.

KARAMANOĞULLARI DEVLETİ DÖNEMİNDE TAŞELİ : Karamanoğulları Beyliği, atalarının Hazar Türklerinin binlerce yıl öncesi bu topraklarda yaşadığından  dolayımı bilinmez ama, Ermenek İlçemize gelerek, Ermeneğe 25 km. uzaklıkta 1645 rakımda, ismini Uygur Türklerinin başkenti olan Balgasandan alan Balkusan Köyünde yurt tutunmuşlar ve buradan Anadolu’nun bir çok yerine yayılarak Karamanoğulları Beyliğinin sınırlarını genişletmişlerdir. Ermenek İlçemizi başkent yapmışlar, yeni bir Türk Devletinin oluşumunu sağlamışlardır. Bölgede 250 yıllık bir egemenlik süren Karamanoğulları Devleti her zaman ileriye dönük farklılıklar gözeterek kendilerini göstermişlerdir. Yaptıkları mimari yapılarda kendilerine özgü eserler çıkartmışlardır. Karamanoğulları cesur, gözü pek, akıllı ve ileriye dönük düşünce ve fikirleri olan kişilerdi. Karamanoğlu Mehmet Bey Türklerin Farsça ve Arapça kültüründen kurtulmalarını sağlamak için Selçuklu Devletine ve bütün Anadolu beyliklerine hitaben, 13 Mayıs 1277 yılında “Bu Günden Sonra Hiç Kimse Sarayda, Divanda, Mecliste, Dergahta ve Meydanda Türkçeden Başka Dil Kullanılmayacaktır” diyerekten ferman çıkartarak bir devlet dili olmasını istemiştir. Karamanoğlu Mehmet Beyin, böyle bir fermanı Selçuklu Devleti ve Anadolu Beyliklerine hitaben çıkartması ne kadar cesur ve güçlü olduğunun göstergesidir. Karamanoğlu Mehmet Beyin bu fermanını Yunus Emre, Kaşgarlı Mahmut, Kaygusuz Abdal, Yusuf Has Hacip ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkarak Türk Dilinin gelişmesine katkı sağlamışlardır. Dayısının oğlu Fatih Sultan Mehmet gibi genç yaşta birçok başarılı işe imza atmış cesur ve yürekli olduğu kadar uzun boylu, yakışıklı, güzel ahlaklı ve karakterli özelliğiyle öne çıkan Mehmet Bey kendini hiç bir zaman bir devletin lideri gibi görmemiştir. "Bize taç ne gerek, başımız toprağa düşmedikçe"  sözüyle de ne kadar gönlü zengin bir kişiliğe sahip olduğu gözükmektedir. Karamanoğlu Mehmet Bey 36 yaşında güçlü Moğol ordusunu yenmiş ve 37 yaşında şehit olmuştur. Türbesi Balkusan Köyünde bulunmaktadır. Balkusan Köyünde beş bin yıllık bir gelenek olan kabirlere ağaç ve tahta dikme geleneği hala sürmektedir. Ayrıca Balbal türü mezar taşları da bu bölgede binlerce yıldır Türklerin yaşadığının göstergesidir.  Karamanoğulları Beyliği en son 1483 yılında tamamen Osmanlı İmparatorluğu himayesine geçmiştir. Bu süreçte Osmanlı İmparatorluğunun Gedik Ahmet Paşa komutasındaki ordusu Karamanoğullarının izini silmek için, birçok ileri gelenleri kılıçtan geçirmiş, hemen hemen bütün Karamanoğulları ailesini ve bölge halkını Afrika, Kıbrıs, Balkanlar ve ele geçirdikleri diğer yerlere sürgüne göndermiştir. Daha sonraki süreçte Karaman ve civarından sürgünlere devam edilmiş olup, bu ailelerin içinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ailesi, Pirireis’in ailesi, Barış Manço’nun ailesi gibi birçok Karaman’ın ileri gelen aileleri vardır.

Rivayete göre, Karamanoğulları Devletinin sancağının bir gurup asker tarafından kaçırıldığı ve halen bilinmeyen güçlü bir aile tarafından korunduğu, Türk Devletlerinin, bu sancak korunduğu sürece ayakta kalacağı inancı yöre halkı tarafından anlatılmaktadır. Her ne kadar bu sancağın bulunduğu söylense de kesinlik kazanmamıştır.

BÜĞLÜ BABA / ŞİFALI ÇAMUR: Karamanoğulları Beyliği sultanlarından olan Büğlü Baba Sultan Taşeli bölesinde bulunan Sarıveliler İlçesi Göktepe Kasabasında, o zamanki adı olan Fariske ormanlarında avlanırken Hz. Hızır(a.s.) rast gelir. Kul sıkışmayınca Hızır (a.s.) rast gelmezmiş, Büğlü Baba genç bir sultandı. Ama sultan olması kara sevdaya tutulmayacak manasına gelmezdi. Genç bir Rum kızına aşıktı ama o günkü töreler buna izin vermiyordu. İşte tam bu dertli zamanında dalgın dalgın avlanırken Hızır (a.s.) genç sultanın yüreğine su serpmek için karşısına çıktı. Sultanla sohbetler etti ve ortadan kayboldu. Hz. Hızır (a.s.) sultanın yanından ayrıldıktan sonra Büğlü Baba buradan yetmiş sene hiç ayrılmadı, burada hayatını devam ettirerek hakka yürüdü. Yetmiş yıl boyunca Allah yoluna kendini verdi, tekke kurarak öğrenciler yetiştirdi. Bir öğrencisinin cilt hastalığı vardı ve bu hastalığından dolayı çok üzgündü. Büğlü Baba Bir gün asasını yere vurdu ve akabinde buradan çamur çıkmaya başladı. O günden sonra bu çamur hiç kesilmedi, aksine her şifa görenden sonra kaynamaya devam etti. O gün bugündür Karaman İli Sarıveliler İlçesi Göktepe Beldesinde bulunan bu çamur şifa dağıtmaya devam ediyor. Başta cilt hastalıkları olmak üzere, mantar, sedef, egzama, frengi gibi birçok hastalığa iyi geldiği gelen hastalar tarafından teyit edilmiştir.

MENNAN KALESİ : Mennan Kalesi, Torosların zirvesinde dağ keçilerinin bile zor çıkacağı sarp kayalıkların üzerine mitolojik dönemde tanrılar için yapılmış bir şato, daha sonraki dönemlerde gizli bir ibadet yeri ve kale olarak kullanılmıştır. Akılları zorlayan dağ keçisinin bile zor çıktığı bu yere hangi güç hangi teknoloji bu dev şatoyu yaptı. On bin yıldır doğal afetlere ve savaşlara nasıl dayandı.  Yapı tek anlamıyla müthiş ve inanılmaz. Karamanoğullarının 1483 yılında en son terk ettikleri ve Karaman Beyinin intihar ettiği kale… Bütün sırlarıyla zirvede dağ keçileriyle ve geyikleriyle bizi bekliyor. Kaleye araçla belli bir mesafeye kadar geliniyor daha sonra iki saatlik bir dağ yürüyüşüyle varılıyor. Bütün zorluklara rağmen kaleye çıktığınız zaman İlluyanka’nın çığlıklarını, Medusa’nın fısıltısını ve Karaman Beyinin kalbinin kırıklığını hissedeceksiniz.

ERMENEK KALESİ: Ermenek Kalesi ’de, Ermenek’e bakan dik ve sarp bir kayanın zirvesinde tamamen doğal oluşumla meydana gelmiş bir kalemizdir. Hilal biçiminde şehri sarar görüntüsü vardır. Evliya Çelebi kale hakkında “Göklere ser çekmiş kırmızı bir dağın ortasında Tanrı kudreti ile yapılmış bir kaledir.” Diyerek hayranlığını belirtmiştir.

Taşeli Bölgemiz hakkında devam etmek istersek herhalde yüzlerce sayfa yazı yazmamız gerekiyor. Onun için şimdilik burada bırakalım, ileride yine devam ederiz. Saygılar…

İsmet ÖZTÜRK (0536 422 3873 [email protected]) Fotoğraflar: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve İsmet ÖZTÜRK  Kara Kalem Resim Çizim: Muzaffer ÇELİK