Harmandar, yayınladı mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Çiftçimiz uzun süredir gübre fiyatlarının anormal artışın bile ötesinde aşırı yükselmesini endişeyle izleyip "Biz nasıl üretim yapacağız"? diye kara kara düşünüyordu. Hükümetimizin son donemde döviz kurlarına müdahalesi ile bir nebze olsun girdi maliyetlerinde (gübre ,mazot , elektrik) yeniden makul fiyatlara dönülür ümidi ile gözlerimiz sevinç ile ışıldamıştı(?). 2022 yılına girerken herkeste "yeni yıl şöyle bereket getirsin , böyle bolluk ile geçsin , yüzümüzde mutluluk çiçekleri açsın..." paylaşımları maalesef gece gelen zam haberleri ile yeniden yerini hayal kırıklığına bıraktı. Yeni yılın çiftçimize pek hayırlı bir şekilde gelmediğini sabahleyin uyandığımızda anladık. Gözlerimizdeki ışıltı bir anda söndü. Mazota 1.29 kuruş zam uygulanarak pompa satış fiyatı litrede 12.80 liraya ulaştı. Elektriğe %52 ila %130 arasında zam. Doğalgaza %25 ile %50arasinda zam. ...

Dolaylı yönden etkilenecek olduğumuz zamları saymıyorum bile.

Kimyevi gübre üretiminde en önemli kaynak olan doğalgaza gelen zamdan sonra gübre fiyatının düşmesi ümidi de maalesef suya düştü. Peki bu çiftçi nasıl üretime devam edecek? Bir çoğu hububatta taban gübresi kullanamadı. Bu akaryakıt, bu elektrik, bu gübre fiyatları ile nasıl baş edip de tarlada kalacak bu çiftçimiz? Verilen destekler çiftçinin yazdan-güzden kalan girdi borçlarına yetmiyor. Önünde zorlu bir kış ve zorlu bir bahar dönemi var. Ülkemizin güvenlikli ve güvenilir gıda ihtiyacının karşılanması için tarımsal üretim olmazsa olmazımızdır. Lakin hal böyleyken hububat, bakliyat ve yem bitkilerinde büyük bir tedarik krizi ülkemizi ve dolayısı ile vatandaşımızı bekliyor. Zaten dünyada küresel bir gıda krizinin sinyalleri konuşulurken en hayatı, en stratejik meselelerimizden biri olan tarımsal ve güvenli gıda üretimi neden gözardı ediliyor? "Yurtdışından ithal ederiz, paramız var." diye mi düşünülüyor? Dışardan ithal malı 5'e alarak iç piyasaya 3'e vermek acaba hangi ekonomi kitaplarında bir çözüm veya başarı olarak yazıyor ki? . Çiftçimize faydası olmayan bu sübvansiyonlu ithal zirai ürünlerin ülke ekonomisine zararı ne kadar hiç hesap eden oldu mu?

Bir çiftçi kuruluşunun temsilcisi olarak malumu yeniden ilan etmeye gerek olmadığını düşüncesi ile ilgili bakanlığımızı ve hükumetimizi derhal çiftçimizin yükünü hafifletecek önlemler almaya çağırıyorum.

Vatanperver, Müslüman bir Türk vatandaşı olarak samimi bir dille sesleniyorum:

"Lütfen çiftçimizin derdine kulak verin."

Çünkü çiftçimiz üretemez ise milletimiz aç kalır. Çiftçimizin üretimde kalmasını sağlayarak sadece tarımla uğraşanlara değil bütün ülke nüfusuna iyilik etmiş olursunuz. En basitinden ekmek fiyatı 5-6 liraları bulursa asgarî ücrete verilen zammın ne ehemmiyeti, ne cazibesi kalır?

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için şu birkaç önlem bile çiftçiye rahat bir soluk aldıracaktır.

1. Bakanlığımız daha önce hububat ve Mısır'da yaptığı gibi Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla yurt dışından uygun fiyata kimyevi gübre getirtip çiftçilerimize kar gözetmeden aldığı fiyata verebilir. Şu an ülkemiz sınırları içerisinde üre gübresinin ton fiyatı 13000-14000 TL arasında gezmektedir. Halbuki Rusya, Çin ve Özbekistan'da bu fiyatlar en fazla üre gübresinde ton başına 5000 TL'yi geçmemektedir. Bakanlığımızın hükümetimizin bu ülkeler ile ilgili gerekli ticari anlaşmalar bulunduğuna göre Toprak Mahsulleri Ofisi nasıl hububat ve mısırda dışarıdan ürün ithal edip iç piyasaya sübvanseli bir şekilde verdiyse gübreyi de dışarıdan alıp çiftçinin kullanımına sunabilir. Kaldı ki bizler dışardan alınan gübrenin sübvansiyon bile uygulanmadan alındığı fiyata tekrar bizlere verilmesine razıyız.

2. Sulu tarımda yeraltı derin kuyulardan basınçlı sulama temini için kullandığımız elektriğin ister tarımsal sulama ister zirai depo aboneliği olsun tüm zirai faaliyet alanlarında fiyatının yarı yarıya düşürülmesi gerekir.

3. Mazot desteklerinin güncel petrol fiyatlarına göre endekslenerek ödenmesi gerekir. Çünkü 2022 yılı mazot destekleri açıklandığından bu yana mazot fiyatlarına yaklaşık %50'den fazla zam gelmiştir.

Çiftçinin alacağı mazot desteği hesaplarına yattığı dönemde maalesef en az 1/3 oranında erimiş bulunmaktadır.

Ülkemizin, hükümetimizin ve bakanlığımızın bu önlemleri alabilecek gücünün olduğunu biliyoruz. 2022 yılında gıdanın hiçbir alanında kriz yaşanmaması için bu ve buna benzer önlemler süratle alınmalıdır.

Bu vesile ile yeni başlayan miladi yılın tüm ülkemiz vatandaşlarına, bütün çiftçilerimiz ve üreticilerimize berektli geçmesini temmeni ederek saygılarımı sunarım.”