Cihannüma Karaman Şubesi tarafından düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmaları devam ediyor. Bu haftaki sohbette İslam’ın Eskimeyen Haberleri konusu işlendi. Yunus Emre Camisinde eda edilen namaz sonrası ÖNDER seminer salonuna geçildi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından başlayan program KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Nasseruddin Mazhari’nin sohbetiyle devam etti. Nasseruddin Mazhari konuşmasında şunları dile getirdi.

İSLAM’IN ESKİMEYEN HABERLERİ

Değerli dinleyiciler! Hoş geldiniz safalar getirdiniz.

Bu gün yine sohbetimizi her zaman olduğu gibi bir ayeti kerime ile başlamak isteriz. Allah (cc)  Mü’minun suresinin 115. Ayetinde şöyle der: “Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” Allah (cc) bu ayet ve diğer birçok ayette insanın âlemin özü olduğunu, şairin tabiri ile zübdey-i alem olduğunu vurgulamıştır.

Hoşça bak zatına kim zübdeyi âlemsin sen     

Merdümi dideyi ekvan olan âdemsin sen

Emaneti de ondan dolayı yüklenmiştir insan. Çünkü akıl ve fikir sahibi olduğundan dolayı yeryüzünde emaneti en layık bir şekilde yerine getiren de yine odur. “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir”

İnsan her yönü ile gelişmekte olan bir varlık olduğu için Allah (cc) böyle bir emaneti ona yüklemiştir. Bazı diğer hayvanlar da çok münazaam ve düzgün bir yaşayış tarzı vardır elbette. Ama onlar ilk çağdan beri aynı minval üzere devam etmişlerdir. Hiçbir gelişme onların hayatında runumâ olmamıştır. İlk çağda nasıl yaratıldıysalar hala da aynı şekilde devam etmektedirler. Ama insan hem fikri hem sosyal yaşayış itibarı ile gelişmeye müsait ve yaşadığı sürece de gelişmeye, ilerlemeye devam edecektir. Ondan dolayı yeryüzünde hilafete en layık varlık olarak bilinmiştir.

İşte böyle bir varlığı Allah (cc) asla boşa bırakmaz. Yaptığı yapacağı bütün fillerden sorumludur. Yoksa bütün bu zulümler, tekebbür sahibi insanlar, kurumlar ve devletlerin durumu ne olacak? Onların yaptıkları yanlarına kar mı kalacak? Asla… Gün gelecek ve hepsinden hesap vereceklerdir.

ومن يعمل مثقال ذرة خيرا يره 

Demek ki ahirete inanmamak, haşir, hesap ve cezaya inanmamak bir nevi kendi değerini düşürmektir. Değer kaybı demektir. Hayvan seviyesine düşmektir. Hayatın felsefesini yeme, içme ve yatma olarak bilen ve asla öteyi düşünmeyen ve bilmeyen kimseler aslında insan şeklinde hayvanlardır. İşte bu sorumlu oluşu ona değer kazandırıyor aslında. Sorumlu olmak değer sahibi olmak demektir.

Aslında burada İslam’ın getirdiği bazı olağanüstü mesajlar, hayat veren haberleri konuşacaktık. İslam dini öyle mesajlar sunar ki insanı manevi olarak sarhoşluk verir. İnsanı mest eder her yönden. Maddi olarak insanı mest eden ve sarhoşluk veren şaraplara benzemez manevi sarhoşluk. Mevlana’nın değişi ile: “sen üzüm suyundan sarhoşsun dolayısıyla bizim meclisimizden uzaklaş”.

تو که مست عنبی دور شو از مجلس ما

Maddi sarhoşluk insanın aklını, fikrini zail eder, ortadan kaldırır. Hal bu ki manevi sarhoşluk insanın idrakine idrak katar, sonsuzluğa ulaştırır.

 Bu haberlerin en vurucusu ölümsüzlük haberidir. Ezber bozan, her kesi şaşırtan haber. Her kes yok olup gideceğiz, artık bir haşir neşir yok diye alışmışken en büyük haberi patlatıyor Hz. Peygamber (s.a).

عم يتسائلو عن النبا العظيم

 “Birbirlerine neyi soruyorlar? Hakkında ayrılığa düştükleri büyük haberi mi? Hayır! İleride bilecekler! Hayır hayır! Yakında bilecekler!”

افحسبتم انما خلقناكم عبثا    

 Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?

ايحسب الانسان ان يترك سدي

“İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor”.

   Bu her zaman taptaze haberdir. Asla eskimez bir haber. Bir filozofa sormuşlar edebiyat nedir? Sanat nedir diye? İkisi için de tek bir cevap vermiştir. O da şu: “sanat ve edebiyat asla eskimeyen haber demektir”. Bin sefer de dinlersen yine tazeliğini korur. İşte böyle bir haber getirmiş Kur’an insanlığa.

Hayatın anlamını bilmeyen kimseler insanoğluna şöyle demişlerdir eskiden: “bir gün ölüm sizi yer bitirir, yok olacaksınız. Ölümü kurt veya diğer yırtıcı hayvanlara benzetmişlerdir her zaman. O gelir sizi yutar, bitirir,  Hatta cahiliye şairlerinden birisi der ki:

و اذا المنية انشبت اظفارها       الفیت کل تمیمه لا تنفع

“Ölüm pençelerini sana açtığında, o anda hiçbir muska fayda vermez”.

اذا کنا عظاما نخره

من یحیی العظام و هی رمیم؟

Tam böyle bir kanaat hakim iken, Peygamber (s.a) ( Farsçadaki anlamı : Haber getiren) nebi geldi ve bu haberi yalanladı. kurt gelecek bizi yiyecek derken. Peygamber (s.a): siz kurdu öldüreceksiniz. Birçok insan ölümden korkarlar. Hatta intihar ederler ölümü düşüne düşüne. Niye acaba? Çünkü onları mest yapan ve ölüme meydan okutturacak mesaj gelmemiştir. Haberleri yoktur bu eskimeyen haberden. “Asla böyle bir şey yoktur, olamaz da. Siz sonsuz varlıklarsınız. Ölüm sizi yemez, yiyemez, yok edemez, alt edemez. Tam aksine siz ölümü tadacaksınız. Tatmak aslında yemektir, mağlup etmektir. Ondan dolayı “her nefis ölümü tadacaktır” diyor Allah (c.c). ölüm nefsi tadacaktır demiyor.

كل نفس ذائقة الموت

Siz öyle büyük bir lokmasınız ki asla ölüm sizi yutamaz. Sizi yok edemez. Sadece bir adımdır sizin için ölüm. İşte böyle bir mesaj insanı sonsuza kadar mest eden bir manevi şarap mahiyetindedir.

Manevi olarak insanı mest eden bir başka mesaj da وهو معكم اينما كنتم

Mesajıdır. “o her zaman sizinle beraberdir” insan bu dünyada ne kadar kalabalık içinde de olsa yalnızdır aslında. Hiç kimse onunla kabre girmez. Anne, baba, zevce, çocuk bunların hepsi en fazla yarım saat veya bir saat senin kabrinin başına oturur. Akşam olunca hiç kimse kalmaz. Daha birinci gecede seni o vahşet verici yere yalnız bırakırlar ve giderler. Yaşarken bile zor günlerde seni kimse aramaz, sormaz, genelde iyi günlerinde her kes etrafında olur. Yani insan bu dünyada her bakımdan yalnızdır.  Yalnızlıktan polisi arayıp sohbet eden kişilerin haberini hep birlikte okuduk ve biliyoruz. Japonya’da da yaşlıların suç işleme oranı çoğalmış derler. Niye? Çünkü yalnızlık çekiyorlar evde. Hatta hapishaneden tahliye edilip tekrar arkadaşları ile birlikte yaşamak için suç işleyen insanların haberini okuyoruz. Bunların hepsi niye oluyor? Yalnızlık hissinden.

İşte İslam geldi ve sonsuza kadar bu yalnızlık hissini insanlardan uzaklaştırdı. “Sen yalnız değilsin, ben seninleyim, nerde olursan ol ben seninleyim” ister yoğun bakımda ol, ister kabrin karanlıklarında, ister morgda, ister denizde, ister karada..

Hatta senden de san sana yakınım diye mest eden haber getirdi İslam dini…

Program yapılan dua ile sona erdi.