Cihannüma Karaman Şubesi tarafından düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmaları devam ediyor. Bu haftaki sohbette İslamofobiyanın Bazı Nedenleri konusu işlendi. Yunus Emre Camisinde eda edilen namaz sonrası ÖNDER seminer salonuna geçildi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından başlayan program KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Nasseruddin Mazhari’nin sohbetiyle devam etti.

Nasseruddin Mazhari konuşmasında şunları dile getirdi, hoş geldiniz tekrar bu bereketli zaman diliminde. Birkaç hafta başka yerlerden gelen değerli hocalarımızı dinledik, istifade ettik. Şimdi tekrar bizi buluşturan rabbimize şükürler olsun.

Sözümü bir ayetle başlamak isterim. Allah (cc) Enam süresi 108. Ayetinde şöyle buyurur: “ Allah’tan başkasına tapanlara hakaret etmeyin; sonra onlar da bilgisizlik yüzünden sınırı aşarak Allah’a hakaret ederler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini güzel gösterdik. Sonunda dönüşleri rablerinedir. Artık O, ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.”

Dinimiz o kadar yüce ki bizi her zaman gayri Müslimlere her konuda güzel davranmamızı ister, hatta emreder. Bu mesajı yüzyıllar boyunca Müslümanlar gayri Müslimlerle yaşayarak her kese göstermişlerdir. Hala milyonlarca Müslüman çok saçma inançlara sahip olan gayri Müslimlerle yaşar ve yaşamaya devam ederler. Asla onların inancına, tanrılarına alay konusu etmiş değillerdir.

Müslümanlar tarih boyunca hiç kimsenin mabetlerine saldırmış değillerdir. Hatta Müslümanlar yüz bulup Hristiyanları mabetlerinden çıkarmasınlar diye Hz. Ömer (ra) Filistin’e girerken kilisede bile namaz kılmamıştır. Müslümanların müsamahasını sadece Filistin üzerinden konuşacak olursak tarihte çok parlak, güzel ve her kesi ikna eden örnekler vardır.

Geçen Cuma günü yeni Zelenda da bir caninin camiye girip 50 Müslümanı ibadet sırasında taraması insanlık vicdanını üzdü. Mazlum bir şekilde şehit olan bu kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır niyaz ederiz.

İslam düşmanlarının İslam’a karşı nefret ve kin beslemeleri eskiden var olagelen bir gerçektir. Bu konuda çok kitaplar yazılmış, konferanslar verilmiştir. Bu nefret ve kinin sebepleri üzerinde uzun uzun durulmuştur. Biz burada özet bir şekilde bu nefretin bazı belli başlı sebepleri üzerinde duracağız.

Bir: Avrupa’da yükselişte olan İslam dininden korkan ve kaygı duyan marjinal, mutaassıp ve bozguncu kesimler vardır. İnsan tabiatına uygun, akla, mantığa dayalı İslam dini gün geçtikçe Avrupa’ya yayılmaktadır. Bu yayılmanın önünü kesmek İslam düşmanları tabi ki sakin durmazlar. Çok çeşitli metotlar üreten İslam düşmanları başaramadıklarından en son şiddet ve vahşet üretmeye başladılar.

 Ama bu engellemenin hiçbirisi Allah’ın izni ile işe yaramaz. Nitekim allah (cc) Saf süresini 8. Ayetin de şöyle buyuru: “Agizlariyla Allah´in nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hos görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır”.

İKİ: Müslümanlara karşı kin ve nefret besleyen kesimlerin gerçek yüzüdür bu gibi vahşetler. Camide saldırı yapan o teröristin silahında yazdığı isimler, simgeler bunun en belirgin delilidir. Bu tarihi kinleri yeniden körükleyen marjinal kesimler her zaman var olmuştur Avrupa’da.  

ÜÇ: İntikam duygusu da bir kesimi bu yola sevk ediyor. Eski hezimetlerini hatırlayıp Müslümanlara karşı şiddet gösteren radikal kesim var Avrupa toplumunda. Tabi ki bunların arkasında marjinal siyasilerin de açık desteği var. Dolayısıyla bu tür şiddet olaylarından onlar da sorumludur.

DÖRT. Irkçılık duygularla hareket eden bir kesim de vardır tabi ki. Onlar zannederler ki İslam Yahudilik gibi bir ırk dinidir. Böyle zannettikleri için İslam dinini Pakistan, Afganistan, Hindistan, Türkiye veya diğer doğu ülkelerin dini olarak zannederler. Böylece İslam’ın o cihanşümul yüzünü görmezler.

Avrupa’ya göçün çok oluşu bu gibi ırkçı İslamofobik düşünceleri daha da fazla körüklemiştir.

Dört: İslam düşmanlarının İslam dünyasını doğrudan veya dolaylı bir şekilde işgal düşüncesi her zaman bir hakikat olarak kendini göstermiştir. İşte bunlar bu planlarını halklarına ve diğer milletlere meşru göstermek için İslam dünyasında terör örgütleri kurmuşlar. Bu terör örgütleri onların hedefleri doğrultusunda adım adım ilerlemiş. Her türlü vahşet ve cinayeti gösterirler. Ondan sonra da bu mihraklar bu vahşetleri tüm dünyaya sunup Müslümanları ilkeli adam öldüren cinayet yaratan halk olarak tanıtırlar. Böylece de İslam aleminin işgali için zemin hazırlanır. İnsanlara derler ki: “Müslümanlar öyle insanlar ki eğer biz gidip bunların memleketlerini işgal etmezsek dünyaya huzur ve barış gelmez.

 Garip dinleri var, bu dinde garip bazı şeyler var, şiddet var, kan var, işgal var, terör var vesaire…” Bu adımları öyle maharet ve dikkat ile yaparlar ki bırakın kafirleri bazı kendini bilmez Müslümanlar bile onları kurtarıcı olarak görür. Böylece işgali en zor olan yeri en kolay bir şekilde ele geçirirler. Bu yolda insanları inandırmak için her türlü yolu denerler. Mesela çok bariz bir şekilde İslam ve Hz. Peygamber (s.a) adına yalan söylerler. Veya bazı meseleleri çarpıtarak insanlara sunarlar. Mesela derler ki: İslam dininde 9 yaşındaki kız ile evlenmek caizdir, kadınlar dövülebilir gibi meseleleri çarpıtarak insanlara sunarlar. Böylece hem kendi halklarını hem de cahil Müslümanları kandırırlar. Bu proje o kadar etkili oldu ki onlarca sene biz İslam’ı bu gibi boş ithamlara karşı savunmak zorunda kaldık. Hayır, İslam böyle değil diye binlerce makale, kitap yazıldı; onlarca sempozyumlar düzenlendi. Ilımlı İslam kavramı da bu mahcubiyetten ortaya çıktı. “Hayır, biz radikal değiliz. Bizden zarar gelmez, biz ılımlıyız, her türlü şeye varız” demek zorunda kaldı birçok Müslüman. Biz savunma pozisyonu aldık maalesef, hatta ayetleri ve hadisleri bile çoğumuz onların hoşuna gidecek bir şekilde yorumlamaya kalktık.

Diyelim ki İslam adına terör estiren bunların piyonu değilse de bu radikalizmi kim körüklüyor İslam dünyasında? Buna kim zemin hazırlıyor?

Onların kendileri şiddet ve terör fitilini her yerde ateşliyorlar. Onlara karşı İslam dünyasında bir kin ve nefret varsa bunun müsebbibi onların kendileridir.

Mesela terör bir devleti Ortadoğu da koşulsuz destek veriyorlar. Her türlü cinayeti yapan bu devlete karşı kin besleyen binlerce Müslüman genç yetişiyor.

Demokrasi konusunda çifte standart uyguluyorlar. onlarca masum Müslümanın öldürülmesine ses siz kalıyorlar… onlarca idama sessiz kalıyorlar. Sisi gibi caniye destek verdiler ve hala veriyorlar. Demokrasi deyip halk tarafından seçilmiş insanları darbe ili indirdiler. Bu onların yalanını ve iki yüzlülüğünü her kese aşikar etmiştir.

Düşünce özgürlüğü adına İslam dininin en kutsal simgelerine saldırıyorlar. Hz. Peygamber’in karikatürlerini çizdiler defalarca düşünce özgürlüğü adına. Nasıl sonuç getireceklerini bile bile… her kes bilir ki bunun maksadı düşünce özgürlüğü falan değil… insanları kışkırtmak. Bu tür çifte standart ve ikiyüzlülük onlara karşı nefret ve kini her zaman zinde tutacaktır.

Program yapılan dua ile sona erdi.