Programa konuşmacı olarak katılan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Uzmanı Dr. Kürşad ÖZBEK, katılımcılara Türkiye’nin bitkisel ve biyolojik çeşitlilik potansiyeli, biyoçeşitliliğin geliştirilmesi ve korunması ile ilgili ayrıntılı bilgiler aktardı. Programa, konuyla ilgili kamu kurum ve kuruluşu yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve üniversitelerden akademisyenler katılım sağladı.

Programın açılışında konuşan Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Ahmet Akman, “Biyoçeşitlilik, üzerinde önemle durulması ve bu konuda titiz çalışmalar yürütülmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzerinde yaşadığımız topraklarda yetişen pek çok sebze, meyve, bitki ve hayvan türleri Dünya’ya kaynaklık etmektedir. Bu durum aynı zamanda ülkemizdeki bu zenginliğin farklı yollarla yurtdışına taşınmasına da zemin hazırlamaktadır. Başta buğday çeşitleri olmak üzere ülkemizde yetişen pek çok bitki türü izinsiz olarak yurtdışına çıkarılmakta ve benzer ırktan çeşitler elde edilmektedir. Ülkemiz bu durumdan hiçbir şekilde kar etmediği gibi büyük zarara da uğramaktadır. Bunun önüne geçmek, ülkemizin sahip olduğu bu ekosistemi korumak, geliştirmek ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabilmek adına hepimize sorumluluklar düşmektedir” dedi.

Ardından konuşan Karaman Kent Konseyi Başkanı Ali Konukseven ise, “Biz Karaman halkı olarak şanslıyız. Genellikle Konya da yapılan bu projeler artık Karamanda da yapılacak. Konya Gıda Tarım Üniversitesiyle devam edecek projelerimiz var ve başta Karaman olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde bu projeler hayata geçirilecek. Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Ahmet AKMAN, Gıda Tarım ve Hayvancılık Uzmanı Dr. Kürşat Özbek ve katılımcılara teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Daha sonra konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Uzmanı Dr. Kürşad Özbek de, “Ülkemiz bitkisel biyolojik çeşitlilik açısından oldukça zengin bir ülkedir. Bitkisel biyolojik çeşitliliğimizin en önemli kısmı dünyada tarıma yön veren kültüre alınmış türlerdir. Ülkemiz bu türlerin orijin ülkesidir. Orijin ülke olmak demek bu türler üzerinde hak sahibi olmak demektir. Özellikle yerel çeşitlerimiz ve yabani akrabaları ıslahçılar için sonsuz bir hazine niteliğindedir. Dünyada ıslaha yön veren türlerin çoğu ülkemizden izinsiz olarak alınmıştır. Yıllardır genetik kaynaklarımız yabancılar tarafından sürekli bir şekilde yurt dışına kaçırılmaktadır. Yurt dışında Türkiye orijinli geliştirilen materyalden ise ülkemize herhangi bir gelir gelmemektedir. Bu nedenle özellikle çeşit geliştirme çalışmalarında yerli materyal kullanılmalı ve ıslah çalışmaları kendi öz kaynaklarımızla gerçekleşmelidir. Bunun yanı sıra doğamızda bulunan yenilebilir yabani türler üzerine de önemli projeli çalışmalar bulunmaktadır. Bu türlerin besin ve pazarlanma potansiyelleri çok iyi bir şekilde değerlendirilmeli ve kırsal kalkınmada yerini almalıdır. Sürdürülebilir kalkınmada eko turizm de önemli bir turizm şeklidir. Doğa ile iç içe olmak isteyen insanlar özellikle küçük aile işletmelerine gitmekte, buralarda konaklamakta ve yerel yiyeceklerden tatmaktadır. Böylece hem çevre dostu bir faaliyet gerçekleştirilmekte hem de o bölge için kırsal anlamda bir gelir sağlanmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde yapılan tarihi kazılardan çıkan genetik materyalde kısa sure öncesine kadar etüt materyali sayılmakta, yani imha edilebilir, yurt dışına çıkartılabilir nitelikteydi. Yaptığımız çalışmalarla artık bu materyalinde yurt dışına çıkartılması engellenmiştir” ifadelerini kullandı.

Söyleşi, katılımcılardan gelen soruların cevaplanması ile son buldu.