Bu yazıma başlamadan önce şöyle bir sözü sizler ile paylaşmak istiyorum. Gotthold Ephraim Lessing'in şöyle bir sözü var.

“Yanlış düşün bu sorun değil. Ama her zaman kendin düşün.”

Belki bu söz üzerine kısa bir değerlendirme yaparsınız.

Aynı dünyada, aynı topraklarda hep beraber yaşıyoruz. Aynı sorunlar, aynı sıkıntılar ile yine hep beraber karşılaşıyoruz. Bu sorunlar ve sıkıntıların içinde yine hep beraber yaşam mücadelesi veriyoruz. Günün sonuna geldiğimizde kendi kendimize kalıyoruz. İşte burada kendimiz bir düşünelim. Neler yaşadığımızı sorgulayalım. Bize neleri yaşattıklarını, sadece düşünelim.

Bu seferde sonda söyleyeceklerimi en başta söylemek istedim. Aslında doğru olanda bu, bize hep en başta yapılması gerekenleri en sonunda gösterdiler.

Ve yine geldik ülkemizin sorunlarına, diyeceklerinizi duyar gibiyim, arkadaş yine aynı şeylere geldin, tekrar tekrar söylüyorsun bunları, bizde biliyoruz bunları diyor gibisiniz. Ama ne demiştik, sadece düşünün, kendiniz düşünün demiştik. Eğer bu sorunlara bir çözüm üretilmiyor, çözüme kavuşmuyorsa her seferinde bıkmadan hatırlatacağım güzel ülkemin, güzel insanımızın sorunlarını.

Şimdi düşünelim biraz, kendi kendinize bir düşünün ben buraya sıralamayacağım sorunları, çok değil 1 dakika ayırıp sorun kendinize ve sıralayın sorunlarınızı...

Sorunları tespit ettik mi?

Sıra çözüm de onun içinde 1 dakika ayırın ve yine kendi kendinize yine düşünün...

Evet, şimdi onu da buldunuz.

Şimdi ne yaptık, ben aynı şeylerden bahsetmedim, siz düşündünüz, siz sıraladınız ve çözüme nasıl gideceğine karar verdiniz.

Tekrar tekrar hatırlatacağım diyorum işte bu yüzden.

Öyle günler oluyor ki başka ülkelerde de gündem aniden değişiyor mu? diye düşünüyorum. Bu konuda sanıyorum bizim ülkemizin eline kimse su dökemez. Daha gün bitmeden gündem değişiyor. Geriye dönüp bir bakalım, bir haftada neler oldu diye, yetişemiyoruz, öyle konular var ki bitmek bilmiyor.

Bilmeleri gereken bir şey var işte, insanımızın gündemi bunlar değil, insanımızın gündeminde yaşam mücadelesi var. Bu sorunlar çığ gibi büyürken, insanımız hayata nasıl tutunabilirim diye mücadele veriyor. Hep olduğu gibi yine gündem farklı yönlendiriliyor.

Yaşanılan olaylar, yapılan konuşmalar, açıklamalar insanımız için değil, sadece kendi siyasi ikballeri için yapılmaktadır. Bunları dinlediğimizde de görüyoruz ki kendi ikballeri ülkenin geleceğinden daha önemli ve yine görüyoruz dil ve üslup kışkırtıcı, tehdit içerikli, tahrik edici, bu anlayış bizi iyi bir yere götürmez.

Yapılmak istenen insanımızı karşı karşıya getirmek, bugüne kadar yaptığınız kutuplaştırmayı devam ettirmek ama başaramayacaksınız. Özellikle biz gençler biliyor ve görüyoruz. Ülkemizin geleceği için hep birlikte mücadele edeceğiz. Kavgada değil barışta, sevgide buluşacağız.

Bizim sizlerin köpüre köpüre yaptığınız konuşmalara, bağırmalarınıza ihtiyacımız yok,

Bizim kavgaya, kargaşaya değil, bizim sevgiye, barışa, birlikte yan yana yaşamaya, dayanışmaya ihtiyacımız var. Daha güzel yaşanabilir bir ülkeye ihtiyacımız var.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü ile bitirmek istiyorum. “En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.