Öztürk, AA muhabirine, eşinin Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü'nde öğretim üyesi olduğunu ve 2012 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı ile Anadolu Efes'in beraber yürüttüğü Lavanta Kokulu Köy Projesi'ne danışmanlık yaptığını söyledi.

Kendisinin bu proje dolayısıyla lavanta ile tanıştığını ifade eden Öztürk, "Ben de Boğaziçi'nden mezun inşaat mühendisiyim. Eşim bu projeye danışmalık yapınca ben de lavantaya merak sardım. Sonra 'Lavanta üretimini kendi memleketimizde yapabilir miyiz?' düşüncesine girdik." diye konuştu.

Lavanta üretimi konusunda detaylı araştırmalar yaptığını anlatan Öztürk, İngiltere'de bir üniversitede aromatik bitkilerle ilgili eğitim aldığını dile getirdi.

EŞİNDEN ÖĞRENDİĞİ LAVANTANIN ÜRETİMİNE KATKI SAĞLIYOR

Öztürk, Karaman merkeze bağlı Göztepe köyünde babasına ait tarlada lavanta üretimine başladıklarını söyledi.

"İlk deneme ekimini yaptık. Olumlu sonuç alınca 2019'da 40 dekar alanda 70 bin lavanta fidanı ektik." diyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sonra lavantanın sanayiyle bütünleşmesi amacıyla işleme tesisini kurduk. Çiftçiler de bizden görerek lavanta ekmeye başladı. Şimdi Karaman'da 300 dekardan fazla lavanta ekili alan var ve günden güne artıyor. Lavanta çiçeğinin Temmuz ayında toplanıp çeşitli işlemlerle yağının çıkarılması gerekiyor. Tesisimizde hem kendi ürettiğimiz hem de çiftçilerimizin hasat ettiği lavantalardan yağ elde ediyoruz. Ayrıca lavanta üretimi yapmak isteyen çiftçilerimizle tecrübelerimizi paylaşıyoruz."

"LAVANTA, ÖZELLİKLE İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ DERECE TARIM ARAZİLERİ İÇİN ELVERİŞLİ BİR BİTKİ"

Karaman'ın Türkiye'nin en kurak bölgelerinden biri olduğunu belirten Öztürk, bu bitkinin pancar ve mısıra göre suya az ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

Öztürk, lavantanın ikinci ve üçüncü derece tarım arazileri için elverişli olduğuna işaret ederek, "Kullanılmayan araziler, lavanta ekilerek değerlendirilebilir. Bakımı diğer bitkilere göre kolaydır. Su tüketimi özellikle üçüncü yıldan sonra oldukça azalır. Çok yıllık bir bitkidir. İyi bakarsan 15-20 yıl canlı kalır. Bunun büyük bölümü aktif olarak verimli geçer. Su ihtiyacı az olduğu için küresel ısınmanın etkisiyle yıl yıl kuraklaşan bölgemizde lavanta alternatif ürün olarak değerlendirilebilir." diye konuştu.

Lavanta yağıyla ilgili pazar sıkıntısının yaşanmadığını anlatan Öztürk, "Kurduğumuz tesiste ürettiğimiz lavanta yağını, yurt içinde satıyoruz. İhracat yapacak kadar üretemiyoruz. 'Ülkemizin ihtiyacı nedir, ne kadarını ihraç edebiliyoruz?', bunların iyi araştırılması lazım. Bu işi yapmak isteyenlerin eğitilmesi lazım." dedi.

Öztürk, lavanta bahçesinin binlerce ziyaretçi ağırladığını belirterek, şunları kaydetti:

"Her gelen bir tane çiçek koparıp götürmek veya koklamak istiyor. Herkes bir çiçek koparsa bizim tarlada lavanta kalmayacak. Genelde insanları uyararak ziyaretçi aldık. Hasat yaparken ziyaretçi kabul etmedik çünkü hasadın bir an önce yapılması lazım ve iş makinesi çalışırken gezmek tehlikeli. Bir vatandaş bizi 'ziyaretçi kabul etmiyorlar' diye jandarmaya şikayet etmiş, buna çok güldüm. Yine de kimseyi kırmadan insanlarımızın bu güzellikten faydalanmalarına imkan tanıyoruz."