Kağnıcı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemizde son 24 saatte 271 bin 547 Covid-19 testi yapıldı, 49bin 584 kişinin testi pozitif çıktı, hasta sayısı iki bin 3.211 kişi hayatını kaybetti.

Türkiye 6 Nisan 2021’de 49.584 yeni korona virüs vakası ile salgın başlangıcından bu yana en yüksek sayıyı bildirdi. Saray Kabinesinin ekonomik süreci yönetememesi ölümleri beraberinde getirdi. Alelacele ilan edilen “Ekonomi için yeni normal açılımı” bir ay içinde sayıların artışına neden oldu. Ne yazık ki aşılama hızımız virüse yetişemiyor.

Anlaşılan o ki Türkiye henüz 3. Dalganın pik seviyesine ulaşmaktan oldukça uzak bir noktada. Bu da demektir ki, 45 bin üzeri günlük vakalar artık Türkiye’nin yeni normalidir. Ne yazık ki sağlık çalışanlarının iş yükü artacak. Alınan tedbirler, salgının üreme hızını 1'in altına indirmekten çok uzak. Test pozitiflik oranı durmadan artıyor. 1 Mart’ta yüzde 7,57 olan test-pozitif vaka oranı 3 Nisan itibariyle yüzde 18’e ulaştı. Bu oran Türkiye’nin geçtiğimiz aralık ayından beri gördüğü ilk zirve oldu. Öte taraftan yoğun bakımlar %85 dolu açıklamaları yapılıyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre 5 Nisan 2021 itibariyle Türkiye’de yapılan aşı sayısı 16 milyon 845 bin 757 oldu. Tam aşılanan kişi sayısı ise 7 milyon 156 bin 512 olarak açıklandı. Öte taraftan 4 Nisan itibariyle 73 milyon 502 bin 442 kişi yani nüfusun %88’i çok yüksek riskli bölgelerde yaşıyor. Bu şehirlerde yaşayan yurttaşlarımızın sadece 6 milyon 703 bin 414’ü yani yüzde 9’u tam aşılı. Yüksek riskli illerde yaşayan yurttaşlarımızın yüzde 86’sına, Orta riskli illerde yaşayanların ise yüzde 94’üne henüz aşı yapılmadı. Bu verilere göre Türkiye’de her 100 kişiden 80’i büyük tehlike altında.

Aşılama oranı düşük olan Türkiye ve AB ülkelerinde ölümler artarken, aşılama oranı yüksek olan ABD, Birleşik Krallık ve İsrail'de ölümler düşüyor.

Tek adam rejiminin en baskın özelliği sansür mekanizmasını tereddütsüz işletmesidir. Toplumun geleceğini ilgilendiren her konuda ciddi bir sansür uygulanıyor. Ekonomide rakamlar çarpıtılıyor, sosyal hayatta haberlere erişim engeli getiriliyor, sağlık alanında ise, özellikle pandemi sürecinde, hayati önem taşıyan veriler ya açıklanmıyor ya da doğruluğu konusunda şüpheler bulunuyor. Oysa pandemi verilerinin sansürlenmesi “Aşı tedariği” kadar önemli bir sorundur. Zira Sağlık Bakanlığı uluslararası standartlara göre vaka sayılarını ve yaş dağılımlarını raporlamıyor.

 O nedenle;

1) Hangi yaş grubu için hangi tedbirler işe yaradı?

2) Kısıtlamalar gerçekten sonuç verdi mi?

 3) Aşılama Programında öncelik tanınan yaş grupları ve sosyal tabakalar doğru seçildi mi?

4) Okulların açılması ya da kapalı kalması çocukların bulaş riskini azaltıyor mu ya da artırıyor mu? Sorularının bilimsel yanıtlarını bilmiyoruz.

Bürokratik engelleri aşacağını iddia ederek sistem değişikliği getiren AKP, sistemi tıkıyor. Okullarda yayılım var mı? Ne düzeyde? Bu iki konu hakkında da elimizde veri yok. Milli Eğitim Bakanlığı, konuyla ilgili Sağlık Bakanlığından bilgi istediklerini, Sağlık Bakanlığı ise ellerinde böyle bir veri olmadığını ileri sürüyor. Parlamentonun denetim yetkisi fiilen kısıtlandığı için, soru önergeleri, bilgi edinme talepleri de cevapsız kalıyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk sağlık çalışanları için , "Evde hastalananlar var, Covid-19'u nasıl meslek hastalığı kabul edelim?" diyerek, Covid-19 yakalanan sağlık çalışanları için, “meslek hastalığı” kapısını kapattı. Bakanın bu sözler tartışma ve infial yarattı. İşsiz vatandaşlarımıza paketten hiçbir şey çıkmamış, kısa çalışma ödeneğinin işsizliği durdurmaya yetmeyeceği görmezden gelinmiş, ücretsiz izne çıkarılan işçilere 2020 yılında günde yalnızca 39 TL, 2021 yılında ise günde 47,70 TL verilerek vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin umursanmadığı bir kere daha ortaya koyulmuştur.

  Pandemi döneminde kalp krizi geçirenlerin yarısı hastaneye başvuramamıştır. Kanser taramaları ve kanser tanısında %90 azalma olmuş, diyabet ve tansiyon gibi hastalıkların taramaları da azalmıştır. Son bir yıl içerisinde herkesin Kovid-19’a yoğunlaştığı dönemde kanser hastalığı ihmal edildi. Hastanelerin tamamen Kovid-19’a yoğunlaşması nedeniyle çok sayıda geç tanı alan hasta olduğu ifade ediliyor. Uzmanlar bütün bunların sonucunda önümüzdeki yıllarda biriken hasta grubu nedeniyle kanser vakalarında artış olabilir demektedir.

6 milyon öğrenci İnternet erişimi ya da cihazları olmadığı için EBA’yı etkin kullanamamış, 2 milyon 660 binden fazla öğrenci ise EBA’ya hiç erişememiştir. Öğrencilerin yalnızca yarısının evinde sabit İnternet hattı mevcuttur. Kırsal bölgelerde yaşayan 1,5 milyon öğrencinin yaşadığı bölgede İnternet altyapısı yoktur. Öğrencilerin %5’inin televizyonu bile yoktur. EBA’ya giriş yapabilenlerin %60’ından fazlası, yani 8,5 milyon öğrenci ise dersleri küçük cep telefonu ekranından takip edebilmiştir. Öğrencilerin yalnızca %38’inin tablet ya da bilgisayara erişimi mevcuttur

ÇÖZÜMLERİ NELERDİR ?

-  "Aile Destekleri Sigortası" hayata geçirilecek, yoksul vatandaşlarımıza hanelerinin durumlarına göre yapılacak takviye sayesinde asgari bir gelir düzeyi sağlanacaktır. “Lütuf” değil, “vatandaşlık hakkı” olarak verilecek bu destekler, kriz anlarında halkımızın refahını ve gelirini güvence altına alacaktır.

-  Salgın gibi halk sağlığı krizlerinde uzmanlar ve sağlık meslek grubu temsilcileriyle düzenli iletişim kurulacak, tedbirler bu grupların görüş ve tavsiyelerine göre oluşturulacaktır

-  Kriz anlarında yerel yönetimlerle hızla koordinasyon kurulacak; yerel yönetim destekleri aracılığıyla vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarından yoksun kalmamaları sağlanacaktır.

-  Sağlık hizmetlerimizi güçlendirmek için sağlık personeli açığı kapatılacak, personel sayısı uluslararası standartlara ulaştırılacaktır. Her kademede sağlık çalışanının eğitimlerine uygun kadrolara atanmaları sağlanacaktır. Tüm sağlık çalışanlarının adil bir temel ücret alması sağlanacaktır.

-  Aşı ve ilaçlara kamu hizmeti olarak eşit fırsatlarla erişmesi sağlanacak, risk gruplarını önceleyerek halk sağlığı güvence altına alınacaktır.

- Sağlık hizmetlerinden katkı payı, ek ücret gibi ödemeler kaldırılacak, vatandaşlarımızın nitelikli sağlık hizmetine cepten harcama yapmadan erişmesi sağlanacaktır.

-  İşsizlik Sigortası’nın kapsamı genişletilecek, işsizlik ödeneğinin miktarı asgari ücret düzeyine getirilecek ve süresi artırılacaktır. İşsizlik Sigorta Fonu yalnızca amacı doğrultusunda kullanılacaktır. Asgari ücretten vergi alınmayacaktır.

- Fiziksel eğitim ortamında sınıf mevcutları ve öğretmen başına düşen öğrenci oranlarının tüm eğitim düzeylerinde AB ülkeleri ortalamasıyla aynı seviyeye gelmesi sağlanacaktır. Bu bağlamda çocuklarımızın eğitimi için ihtiyaç duyulan sayıda öğretmen ataması süratle yapılacaktır. Birleştirilmiş sınıf uygulamasına son verilecektir.”