Yılmaz, yayınladığı yazılı basın açıklamasında; “Kamuoyunu bir süredir meşgul eden baroların seçim sistemlerinin değiştirilmesine yönelik tartışmalar devam etmektedir.

Daha öncesinde yapmış olduğumuz açıklamalarda ve yapılan her açıklamada değinildiği gibi çoklu baro alternatif baro, barolara üye olma zorunluluğunun kaldırılması söylemlerini asla kabul etmiyoruz.

Alternatif baro, çoklu baro söylemlerine karşı duruşumuz, daha önceki söylemlerimizde de olduğu gibi, Baroları ve Türkiye Barolar Birliği'ni bölme projesine karşı, milli mesleki duruşumuzun, vatanımıza ve Milletimize olan namus borcumuzun gereğidir.

Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızın, hukukun üstünlüğü, adil yargılanma, suçsuzluk karinesi, savunma hakkı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi temel kavram ve hakları savunması, Anayasa'dan ve kanunun açık hükmünden kaynaklanan en temel görevidir.

Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız bu görevi, bu hakların asli sahibi olan 81 milyon vatandaşımız ve henüz doğmamış evlatlarımız da dahil olmak üzere Yüce Türk Milleti adına üstlenmiştir.

Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız, sadece meslek örgütü değildir. İddia, yargılama ve savunma üçlüsünden oluşan yargının kurucu unsurudur.

Bu kurucu unsurluk görevinin dayanağı, Anayasa'daki hukuk devleti ilkesidir. Basında çıkan doğruluğu teyide muhtaç haberlerin nihai hedefi, 81 milyon vatandaşımızın temel haklarını savunmasız bırakmaktır, Yüce Türk Milleti şunu çok iyi bilmektedir: Bu amacın önündeki en büyük engel Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızdır.

Savunma mesleği, hukuk devletinin ve her vatandaşımızın insan haklarının güvencesidir. Baroların bölündüğü, alternatif baroların oluşturulduğu bir proje, adalet sistemini tamamen çökertmeye yönelik olduğu için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve TÜRK MİLLETİ'NİN BEKASINI DA doğrudan doğruya hedef almaktadır.

Türk Milleti bilmelidir ki; bu projeden en büyük heyecan ve mutluluğu Türkiye'yi bölmek ve yıkmak isteyen terör örgütleri ile onlara maddi manevi her türlü desteği veren küresel oyun kurucular duyacaklardır.

 Bunların eliyle ve baro adıyla kurulacak dernekler ve onların üst birlikleri her milli meselede iç ve dış kamuoyunu Türkiye'nin gerçekleri hakkında yanlış bilgilendirecek ve  devlet eliyle kendilerine sıfat kazandırıldığı için etkili olabilecekleri imkana kavuşacaktır.

Nitekim bu projenin, 2013 yılında FETÖ tarafından gündeme getirildiği hepimizin malumudur.

Öte yandan Türkiye Barolar Birliği'ni ve baroları bölmek, baro ve üst birlik adıyla derneğimsi yapılar türetmek, 135.000 avukatımızı, onların eş ve çocuklarını, 20.000 stajyer avukatımızı, Türkiye Barolar Birliği tarafından bir kuruş kamu kaynağı kullanılmadan verilen ve dünyada emsali olmayan sağlık yardımından, meslektaşlarımızın öksüz ve yetimlerinin sahiplenilmesinden, yaşlı ve ihtiyaç sahibi meslektaşlarımızı ek emeklilik ödeneğinden, iş göremez duruma gelen meslektaşlarımızı kimseye muhtaç olmamalarını sağlayan etkili bir sosyal yardım hizmetinden mahrum edecektir.

 Bu mahrumiyet, her siyasi görüşten en az yarım milyon vatandaşımızı dolaylı veya doğrudan mağdur konumuna düşürecektir.

Çoklu Baro uygulaması ile kuvvetler ayrılığı sistemi içinde yargı erkinin savunma ayağı parçalı ve güçsüz bir konuma düşecektir. Yüzlerce Barodan oluşacak parçalı yapı ile temsil alanında büyük sorunlar yaşanacaktır. Yargı makamlarının ve resmi kurumların hangi Baro ile muhatap olacağına ilişkin kargaşa çıkacaktır.
 

Bu durum mesleğimizi geriye götüreceği gibi yargı erkinin savunma ayağının zayıflatılması ile bütünsel olarak yargı kurumu da zayıflayacaktır. Yargı erkini oluşturan iddia makamı, savunma makamı ve hüküm makamı içinde savunma makamının parçalanması ve güçsüz kılınmasıyla yargısal meşruiyete de gölge düşecektir.

Kurulacak yüzlerce baronun birbirinden üye kapma yarışına girmesi sonucu, her baro kendine göre meslek kuralları oluşturmaya çalışacak, aynı şehirdeki farklı baroların disiplin uygulamaları arasında farklılıklar doğacak, süreç içinde disiplin hükümleri gevşetilecek ve fiilen uygulanamaz hale gelecektir.

 Bu bağlamda; disiplin kurulu kararı ile meslekten uzaklaştırma ya da meslekten çıkarma cezası alan bir avukatın aynı ildeki diğer bir baroya üye olmak istemesi durumunda veya bir disiplin suçundan dolayı Barosu tarafından hakkında kovuşturma yapılan avukatın bu kovuşturmadan kurtulmak için, üye olduğu barodan ayrılarak o ildeki başka bir baroya üyelik başvurusunda bulunması durumunda nasıl bir yol izleneceği noktasında sorun yaşanacaktır.

Doğruluğu teyit edilmeyen bu haberlerin, terör örgütlerini sevindiren ve yargıyı tamamen yok edecek geçmiş projenin halen gündeme getirilmesini defalarca reddetmiş olmamıza rağmen bir takım kesimlerce bu haberlerin ısrarla yürütüldüğünü görüyoruz.

BU KONU İLE TOPLU ŞEKİLDE AÇIKLAMA YAPAN BARO BAŞKAN VE YÖNETİMLERİNİN AYNI HASSASİYETİ MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZ ALEYHİNE AÇIKLAMA YAPAN BARO BAŞKAN VE YÖNETİM KURULLARINA KARŞIDA GÖSTERMELERİNİ BEKLERDİK.

ÜLKEMİZİN İÇERİSİNDE BULUNDUĞU SÜREÇ VE BU SÜREÇTEN EN FAZLA ETKİLENEN KESİMİN MESLEKTAŞLARIMIZIN OLMASI DİKKATE ALINDIĞINDA BU SÜREÇTE BU TARTIŞMALARIN YAPILMAMASI GEREKTİĞİNİ, HER BARONUN EŞİT OLDUĞU, EŞİT TEMSİL EDİLMESİ GEREKTİĞİ İÇİNDE DELEGE YAPISI VE NİSPİ TEMSİL SİSTEMİNİN AYRINTILI TARTIŞILMASI VE BÖYLECE ORTAK AKIL OLUŞTURULMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNEREK ÇOKLU BARO, ALTERNATİF BARO VE BAROLARA ÜYE OLMA ZORUNLULUĞUNUN KALDIRILMASI KONULARININ BİR DAHA GÜNDEME GELMEMEK ÜZERE KALDIRILMASINI BİR KEZ DAHA HATIRLATIYOR KAMUOYUNA SAYGI İLE SUNUYORUM” dedi.